Çıkış kapısının önüne geldik Justin bana dönüp baktı, "Seni üzdüğüm için özür dilerim." dedi ciddi bir ifedeyle.
Kapıya dönüp açtı kapıyı.
"İstediğin her an gelebilirsin"dedim.
"Teşekkür ederim" diye beni yanıtladığı sırada ona sarıldım. Vedalaşma faslını bittikten sonra gitti kapıyı kapatıp içeri geçtim. Sephadaki bardakları almak için eğildiğimde telefonuma gelen mesajı fark ettim. Elimdeki bardakları bırakıp telefonu aldım. Mesaj Harry'den.
Mesaj: "Müsait misin? Sana gelmek istiyorum."
"Evet müsaitim bekliyorum seni." diye onu cevapladım.
Harry'nin gelecek olması beni mutlu etmişti biraz.Bardakları mutfağa götürüp bulaşık makinesine yerleştirdim.20 dakika sonra kapı çaldı ayağa kalkıp kapıyı açmaya gittim.Kapıyı açıp gülümsedim ama çok geçmeden yüzüm düştü. Harry'nin yüzünde sinirli bir ifade vardı.
"Bir sorun mu var Harry?"
"Evet var oda sensin"
"Efendim ne dediğini anlamıyorum lütfen içeri gel"
Salona geçip Harry'e döndüm bana hala sinirli bir şekilde bakıyordu.
Harry, "Seni Gerçekten anlamıyorum"
"Duygularımız karşılıklı çünkü bende seni anlamıyorum" dedim sert bir ses tonuyla.
"Sana mesaj attım."
"Evet gördüm cevapta verdim."
"Cevaplar demek istedin herhalde."
"Cevaplar mı? Açık konuşur musun? Lütfen"
"Sana mesaj attıktan sonra bana müsait olmadığını sevgilinle olduğunu söyledin ardından ikinci bir mesaj attın bunda ise müsait olduğunu söyledin. Bu ne demek oluyor?"
Harry'i anlamış değilim ben iki mesaj atmamıştım.
"Harry ister inan ister inanma ama ben sadece bir mesaj attım sana onda da müsait olduğumu söyledim"
"Ama bana iki defa cevap verdin istersen al bak"
Telefonunu bana uzatıp benim numaramdan gönderilmiş mesajı gösterdi.
"Evet bu benim numaramdan gönderilmiş ama kesinlikle ben göndermedim bunu"
"O zaman kim yazdı bunu?"
Aklıma gelen bir tek isim var oda Justin.
"Bak sen mesajı gönderdiğin zaman eski erkek arkadaşım buradaydı o göndermiş olabilir"
"Yani mesaj doğruydu bir nebze"
"Öyle"
"Onun ne işi vardı burada?"
"Beni görmeye geldi sadece"
Harry gözleriyle beni süzdükten sonra ağızını araladı konuşmak için.
"O buradayken üzerinde bunlar mı vardı?"
"Evet"
Bana biraz yaklaşıp aramızdaki mesafeyi kapattı gözünü benimkilerle buluşturdu.
"Kural listesine bir kural daha ekliyorum"
Anlamsız bir ifadeyle Harry'e baktım.
"Neymiş o?"
"Eski erkek arkadaşınla yada herhangi bir erkekle aynı ortamdayken bu kadar açık giyinmeyeceksin" dedi. bunu söylerken yüzü oldukça ciddiydi. Harry'nin bana bu kadar kural koymasını anlamıyorum.
"Duyuldum mu?"
"Evet."
Çenemi kavrayarak kendine doğru çekti beni diliyle üst dudağımı yaladı ve geri çekildi.Kanepeye oturup beni kendine çekip kucağına oturmamı sağladı. Bir eli sırtımda diğer eli ise bacağımdaydı. Bacağımı okşayıp bana sinsi bir bakış attı. Ellerimi saçlarına daldırdım bana verdiği sinsi bakışın aynısını bende ona verdim
"Hediyen için teşekkür ederim. Mezuniyet için elbise bulamamıştım"
"Üzerinde görmek için sabırsızlanıyorum"
"Mezuniyete kiminle gidiceksin?" Bu soruyu sormayı planlamamıştım aniden ağızımdan çıkmıştı. "
Aklımda şuan bir isim yok" Yüzüm düşmüştü belki beni davet eder diye düşünmüştüm."Ben beni davet edersin diye düşünmüştüm"Bugün ağızımdan çıkanları kulaklarım duymuyordu düşünmeden konuşuyordum.
"Benimle birlikte gitmek istediğini bilmiyordum"
Burnuma bir öpücük kondurup tekrar yüzünü yüzüme sabitledi.
Harry, "Sana bişey söyleyebilirmiyim?"
"Tabi dinliyorum" dedim
"Benimle mezuniyet balosuna gelir misin?" Harry'nin yüzünde en çekici gülüşü vardı. Hafifçe tebessüm edip ona baktım.
"Sen mükemmelsin Harry"
"Bu ne demek oluyor? Evet mi? Hayır mı? Demek oluyor"
"Evet demek oluyor tabi ki gelirim"
Harry'nin muhteşem yüzüne bakıp güldüm. Sadece onu izliyordum onu izlemeye dalmıştım.
"Bir sorun mu var? Neden bana bu şekilde bakıyorsun"
"Senin muhteşem yüzünü seyretmek hoşuma gidiyor"
Harry'nin telefonu çaldı ben konuşurken. Bacağımı kavradığı elini çekerek dar pantolonunun cebine soktu. Cebi o kadar dardı ki çıkarmakta zorlanıyordu en sonunda çıkarmayı başarmıştı. Telefonu açıp kulağına dayadı.Ses çıkarmadan karşısındakini dinliyordu. O telefondaki kişiyi dinlerken bende ona çekici bir şekilde bakıyordum. Yere bakan yüzünü kaldırıp bana baktı. Ona attığım çekici bakışları fark edip bana gülümsedi. Çok çekiciydi kimse onunla yarışamazdı çekicilik konusunda kesinlikle. Harry telefondaki kişiyi onaylayıp telefonu kapattı.
"Üzgünüm gitmem gerek. Umarım kızmazsın bana"
İçimden kızarım demek istedim ama beni küçük mız mız bir kız gibi görmesini istemiyordum."Önemli değil" Harry'nin kucağından kalktım elim ile onu elini kenetledim onu kendime doğru çektim.Kapıya gelip Harry kapıyı açtı yanağımı öpüp kapıdan çıktı.Gitmek üzereyken kendime cesaret yükleyip aklımdan geçeni söylemeye karar verdim.
"Harry" dedim. Harry bana döndü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Labirent
Fiksi PenggemarHayatı kaybetmenin kıyısına yaklaşanlar, onu daha iyi tanırlar. Cover by @BlueHolland