Sen... Aşağılık... sen bana ait olan şeye nasıl cüret edip dokunursun."
Sesinde bir gram dahi sakinleşme hissi yoktu. Eğer bu sözleri Harry bana daha uygun bir ortamda söyleseydi o zaman hoşuma gidip kızarırdım ama şu an bunu düşünmek için uygun bir zaman değildi. Harry kırmızı görmüş boğa gibi burnundan soluyup bir ileri bir geri gidip duruyordu. Sırtımı buz gibi duvara yaslayıp Harry'i izliyordum. Gözümdeki yaşlara mani olamayıp tekrar serbest bıraktım. Harry dönüp öfke saçan yeşil gözlerini bana sabitledi iki saniye sonra hızla yerde kıvranan Jack'e doğru eğilip tişörtünün yakasından tutup ayağa kaldırıp ve sertçe duvara çarptı sırtını. Jack'ın kendisine gelmesinin beklemeden ellerini Jack'ın boğazına koydu onu boğmak istercesine, nefessiz kalmasını sağladı. Harry'nin ani hareketleri beni fazlasıyla korkutuyordu. Hızlı bir şekilde nefes alıyordum korkudan irice açılmış gözlerimle onu seyredip yutkundum. Harry, Jack'in nefessiz bırakacak şekilde boğazını sıkmaya devam ediyordu. Jack, Harry'e karşı debeleniyordu ama Harry'nin sinirden sertleşmiş olan vücudunu hareket dahi ettiremiyordu.
"Ha-Harry" dedim korku ve panik dolu ince sesimle.
Harry, beni duymamazlıktan geliyordu. Sinir ve korku vücudumu ele geçirmişti. Ne hareket edebiliyordum ne de konuşabiliyordum. Gözlerimi sıkıp sakinleşmeye ve rahatlamaya çalışıyordum. Jack Harry'e direnecek kadar gücü kalmamıştı artık. Yüzü kıpkırmızı olmuştu nefes dahi zor alabiliyordu. Ani panikle
"Harry" dedim. Bu sefer sesim sert ve güçlü çıkmıştı.
"Bırak lütfen" Harry bu sefer beni dinlemişti en azından kollarını gevşetmişti.
"Lütfen onun için değmez."
Jack hızlı hızlı nefes alırken beni izliyordu. Harry kollarını tamamen Jack'ın üzerinden çekti. Jack yerde olan başını kaldırıp Harry'e baktı. "Onun seninle olduğunu bimiyordum." Harry duvarı seyreden gözlerini Jack'e çevirdi.
"Harry" dedi onu sakinleştirmek istercesine bir ses tonuyla.
Harry düz çizgide olan ağzını araladı. "Bir daha sakın ama sakın." Derin bir nefes alıp burnundan solumaya devam ediyordu. "Bana ait olan birşeye dokunma."
Jack Harry'nin söyledikleri şeyler karşısında afallamış bir şekilde görünüyordu.
"Duydun mu?" bu sefer Harry'nin sesi fazlasıyla sert ve tehditkar çıkmıştı. "O bana ait." üstüne basa basa söylemişti cümleleri.
"O pis ellerini bir daha ona sürdüğünü görürsem o zaman işin biter."
Jack sırtını dikleştirip Harry'nin karşısında durdu.
"Duydum." Jack tek bir kelimeyle cevap verdikten sonra odadan hızlı adımlarla çıkmıştı. Harry, Jack odadan çıktıktan sonra dakikalarca arkası dönük bir şekilde durmuştu. Boş gözlerle onu seyrediyordum ama o nefes almak dışında hareket etmiyordu.
"Harry"
Sadece öylece durup derin derin nefes alıyordu.
"İyi misin?" Başını arkaya doğru atıp saçlarını düzeltti.
"Harry lütfen cevap ver?" dedim yalvarırcasına. Topuklarının üstünden dönüp bana baktı.
"Üzgünüm seni buraya asla getirmemeliydim."
"Ahh! Hayır, lütfen kendini suçlama. Bunda senin hatan yok, Harry."
Harry önüme gelip durdu aramızda kısacık bir mesafe bıraktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Labirent
FanfictionHayatı kaybetmenin kıyısına yaklaşanlar, onu daha iyi tanırlar. Cover by @BlueHolland