Kalbimin hızlı kan pompalamasına neden olan "seni özledim," cümlesinden sonra ruhumun çıktığı bedenimle beni yalnız bıraktı. Bu kadar hızlı değişim 18 yaşında ki bir çocuk için iyi değildi. Bu değişim hiç bir insan için iyi değildir. 3 gün boyunca her aradığında telefondan buz gibi gelen sesi gitmişti yerine sıcak sesi gelmişti, sesi mutlu geliyordu ve bana ilk defa "seni özledim," demişti.
Telefon görüşmesinde sonra yüzüme yerleşen şaşkınlık ve mutluluk ile olayı anlamaya çalışıyordum. Onu anlamak her zaman zor bir durumdur. Bunu her defasında gözardı ederek yine de onun yaptıklarına ve söylediklerine anlamaya çalışıyordum. İdrak edemedim durumun üstüne örterek elimde ki telefonu cebime koydum. Gidip Sarah'ı bulmam gerekiyordu, uzun süredir benimle birlikte Justin'in uyanmasını bekledi ve neredeyse hiç uyumamıştı, Justin uyandığına göre artık gidip dinlenebilir. Geniş koridorda yürürken günlerdir yıkamadığım kirli saçlarımı parmaklarımın yardımıyla topladım.
Ah! Bu sefer odanın önünde sadece Sarah vardı. Sarah gri uzun elbisesinin üzerine giydiği kot ceketine sarılmış, büyük panonun önünde duruyordu. Küçük yazıları okumak için panoya yaklaşmıştı. Panonun kenarında durdum. Sarah, göz ucuyla bana baktı ve tekrar gözlerini küçük yazılarla dolu panoya çevirdi. Yan durarak duvara yaslandım, kollarımı bağlayarak. Sarah büyük bir dikkatle yazıları okurken gözlerini büyüterek okuduğu şeyin şaşırtıcı olduğunu belli ediyordu.
"Vay canına! Karınca yumurtası yüzün temizlenmesine iyi geliyormuş."
Başını geri çekerek bana baktı, "Acaba nereden bulabilirim." diyerek dudaklarını büzdü.
"Neyi?"
Dudaklarımı aralayarak gülümsedim.
"Karınca yumurtası."
Gözlerini kıstı ve bir kez daha panoya baktı. Göz ucuyla bana baktı, onunla dalga geçtiğimi fark ederek sırtını dikleştirdi.
Rahatsız olmayan sesiyle, "Benimle dalga geçiyorsun!" dedi.
Yarım ağızla gülümseyerek, "Galiba." diye takıldım kendisinde.
Söylediği şeyin mantıklı olduğunu savunmak için ciddi bir şekilde durdu.
"Bu çok önemli." diye kendini savundu. "Yüzüme baksana."
İki elinin tersi ile yüzünü işaret ederek yüzünü astı.
"Buna ihtiyacın yok. Yüzün iyi durumda. Şimdiden bu tarz şeyleri dert etme. Yüzünün kötü durmasının tek nedeni 3 gündür uyumamış olman, senin sadece gidip dinlenip uyumana ihtiyacın var."
Elbisemin cebindeki telefonu çıkarırken, "Babamı arayıp birini göndermesini isteyeceğim. Bizim eve git ve iyi bir uyku çek."
"Sen gelmiyor musun?"
"Hayır, Justin hastaneden çıkana kadar burada olacağım."
Sarah elimdeki telefonu çekerek aldı.
"Bende gitmiyorum.""Sarah, lütfen."
Gözlerini açarak başını sağa sola salladı. Dudaklarımın arasından uzun bir nefes vererek gözlerimin arasındaki noktayı iki parmağımla bastırdım. Gözlerim uykusuzluktan ağrıyor ve ayak kemiklerim kopma noktasına gelmişti yorgunluktan. Haberi aldıktan sonra neredeyse hiç uyumadım.
Gözlerim kapandığında kabus görüyordum, o ölmüş oluyordu. Kabuslar yüzünden göz kapaklarımı kapatmaya korkuyordum, uyumamak için sürekli direniyordum bunu yapmamı kolaylaştıran tek şey düşünmekti, onun uyanacağını, Harry'nin bana olan davranışını ve geleceği düşünerek uyumamıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Labirent
Hayran KurguHayatı kaybetmenin kıyısına yaklaşanlar, onu daha iyi tanırlar. Cover by @BlueHolland