"selam." çardakta oturan gruba selam verip kageyama'nın arkasında durdum ve ellerimi yaslandığı kısma koydum. "ne yapıyorsunuz?"
"uno oynuyoruz." tanaka-san soruma cevap verip bir kart attığında ortaya, sırası gelen kageyama da ileri çıkmış ve kartını bırakmıştı diğerlerinin üzerine. ciddi ciddi uno oynuyorlardı...
nasıl oynandığını bilmediğim oyuna dalmışken buraya neden geldiğimi unutmuştum. yachi'den gelen mesaj hatırlatmıştı unuttuğum şeyi. "oh," eğildim ve kageyama'nın yanağını öptüm. "okulun yapacağı geziye katılacak mısın? tokyo'da gezilecek çok yer var."
"katılmayacağım çünkü her tatilde tokyo'ya gidiyorum zaten."
"zengin piç."
"ananız babanız çalışsın siz de gidin oğlum bana ne?" onların komik atışmasına güldüm ve doğruldum.
"ben ismimi yazdırdım. gideceğim yani."
kageyama kafasını kaldırdı ve bana baktı. "ben de geleceğim o zaman." tebessüm ettim. böyle diyeceğini biliyordum zaten.
"bunu ön görüp ismini yazdırmıştım zaten." eğilip tekrar öptüm onu. "sonra haberleşiriz, size iyi eğlenceler."
-
"shoyo,"
yanımıza gelen tuanna'ya ters bir bakış atan yachi'nin kafasına bastırıp sıraya yatmasını sağladım ve tebessüm edip ona baktım. "efendim anna?"
"kalemim bozuldu." kaşlarını çatmış, elindeki kalemle oynarken küçük bir çocuk gibi mızmızlanmıştı.
"bundan shoyo'ya ne?"
"yachi." ona uyarıcı bir bakış atıp tuanna'nın elindeki kalemi aldım. "yaparım ben. otur şuraya." önümdeki sıraya oturdu ve ben sıkışan ucu çıkarmaya çalışırken beni izlemeye başladı. yachi arada sırada ona laf soksa da o, hiçbir şey demiyor ve onu bir nevi görmezden geliyordu.
birkaç dakikada tamir ettiğim kalemi ona verdiğimde kocaman gülümseyip teşekkür etti. yachi aniden onun elini tuttuğunda ikimiz de ona baktık. yapmak üzere olduğu şeyi ön göremesem de iyi bir şey olmadığını düşünüp kolunu tuttum. ama o, ne benim ne de tuanna'nın aklından geçen bir şey söyledi.
"bu kalem bizim couple kalemlerimizden biri değil mi?" elimi usulca kolundan çekip geriye yaslandım ve dudaklarımı birbirine bastırıp ikisine baktım.
tuanna asık bir suratla kaleme baktı. "evet. kullanmaya devam ediyorum çünkü diğer kalemlerim gibi uç kırmıyor. ayrıca elimi de acıtmıyor..." sesi sonlara doğru kısıldı. yachi de benim gibi arkasına yaslandığında kafasını kaldırıp ona bakmıştı. "rahatsız mı oldun?"
yachi derin nefes verdi ve kafasını arkaya attı. "kendimden utanıyorum ya." diye mızmızlandıktan sonra tekrar tuanna'ya baktı. "özür dilerim." deyiverdi. "yani... cidden anna, çok saçmaladım ben. sana küstüm ve elle tutulur bir sebebim bile yoktu. hoşlandığım çocuğun senden hoşlanması tamam sinirimi bozmuş olabilir ama neden sana cephe aldım ki? aramız sandığımdan çok açıldı. ve sonrasında yanına gelemedim bile özür dilemeye, çünkü yüzsüzlük olduğunu düşündüm. sana olan o sinir bozucu hareketlerimden de vazgeçemedim çünkü alışkanlık olmuşlardı sanki. buna rağmen bir kez olsun aynı şekilde davranmadın bana. kendimden utanıyorum bu yüzden. çok özür dilerim."
yachi konuşmasını bitirdiğinde tebessüm etti tuanna. "sorun değil demek istemiyorum çünkü siz ikiniz benim tek arkadaşlarımdınız. ettiğimiz kavgadan sonra her şeyimi yitirmiş gibi oldum ben. seni ve shoyo'yu çok seviyorum. ikinizden uzak kalmak çok yorucu..."
yachi ofladı. "hâlâ çok yumuş bu ya." tuanna'nın elindeki kalemi aldıktan sonra cebine soktu. ikimiz de ona şaşkınlıkla bakarken ayağa kalkmıştı. "ben kalemin eşini kırmıştım sana olan sinirimden de..." ensesini ovdu. "yeni bir tane alırız, olur mu?"
"olur ama diğerini de ver. cidden çok rahat o kalem."
onlar kalemler hakkında tuhaf bir konuşma içerisine girerken tek gözümü kısıp anlamayan bakışlar attım ikisine de. aptallar yılların ardından barışmışlardı fakat ne bir sarılma ne bir şey vardı ortada. bunun yerine geçmişler kaliteli kalem konuşması yapıyorlardı.
ben onlara ters bakışlar atarken yachi'nin az önce boşalttığı kısma biri oturdu. dikkatimi yachilerden alıp yanımdaki şahsa çevirdim.
"ne var?"
kaşlarım havalandı. "pardon?" dedim. "tetsu, yanıma gelen sensin. bunu söylemesi gereken benim. ne istiyorsun?"
benden aldığı ters yanıttan sonra o da beni tersleyecekti ki yachi onu saçlarından tuttu ve ayağa kaldırdı. "ne istiyorsun lan?" onlar ayakta atışırlarken gözlerimi devirip ayağa kalktım ve çıkışa ilerledim.
"hinata." durup bıkkınlıkla bir nefes verdim ve tetsu'ya baktım. yanaklarını şişirdi ve kaçırdığı gözlerini bana dikti. sınıftaki üç beş kişinin gözleri bizdeydi. "özür dilerim."
başımı salladım. "tamam." ve ardından sınıftan çıktım.
kageyama'nın sınıfına ilerledim ve ulaştığımda kafamı sınıftan içeri uzatıp orada mı diye baktım. onu göremeyince sınıftaki herhangi birine sorma gereksinimi duymadan üst kata yöneldim. kuroo-san'ın sınıfında toplanıyorlardı genelde hepsi de.
"hinata, biraz dinler misin beni?" ben merdivenleri çıkarken peşimden gelen tetsu'ya bakmadım bile. "hatalı olduğumu anlıyorum artık hinata. gerçekten bak. çok özür dilerim yaptığım her şey yüzünden. biliyorum affedilecek şeyler değildi yaptıklarım ama yine de özür dilemek istiyorum senden."
"tamam tetsu. özrünü diledin. sal beni şimdi."
bileğimi tuttuğunda kaşlarımı çattım ve durup ona baktım. merdivenlerin önünde durmak yerine beni kenara çekti. ne istediğini bilmiyordum ama onun benimle konuşmasından, benimle göz göze gelmesinden bile hoşlanmıyordum. yaptığı şeyler unutulacak şeyler değildi. koca bir yılı bana zehir eden kişiydi o.
"sana bilmen gereken bir şey söyleyeceğim. dinle sadece."
derin nefes verdim. "seni dinlersem beni rahat bırakacak mısın?"
başını salladı usulca. "evet."
kolumu ondan kurtarıp göğsümde bağladım ve tek ayağıma yüklendim. "dinliyorum o halde. acele et."
bir süre konuşmak yerine derin nefesler aldı. ardındansa ağzını açtı nihayet. "kageyama seninle yalnızca oyun oynuyor."
kaşlarım havalandı. "hmm, öyle mi?" kendime hakim olamamış, ses tonumun alaycı bir şekilde çıkmasını önleyememiştim. "kaynak?"
"gerçeği söylüyorum. biz kageyama ile yakındık en başta, bunu biliyorsun."
başımı salladım, ciddileşirken. ilk dönem kageyama bizim sınıftaydı ve tetsu ile yakın arkadaşlardı.
"o zamanlar senin gay olduğunu söylemişti ortaokuldan seni tanıyan biri. biliyorsun kageyama başta seninle hiç uğraşmıyordu ve sai bu yüzden ona senden hoşlanıyor muamelesi yapmaya başlamıştı. kageyama bundan rahatsız oldu ve sınıfını bile değiştirdi. sonra bir şeyler daha yaşandı ve iddiaya girdik, seni kendisine aşık edecekti ve biz bir üst sınıf olduğumuzda da senden ayrılacaktı. seni rezil etmeyi düşünüyorduk. anlattıklarımın hepsi gerçek, cidden. sana yaptıklarımdan dolayı suçluluk duyduğum için bunları bilmeni istedim. artık seninle uğraşmayacağım. söz veriyorum." yavaşça eğildi ve ben ona şaşkınlıkla bakarken yanımdan geçip gitti. bense o gitmesine rağmen az önce durduğu yere şaşkın gözlerle bakmayı sürdürdüm bir süre.
hayır. bir kez daha olamaz, hayır...
-
naber la
wattpad klişelerini seviyorum o yüzden neden bir tanesini hikayeye katmayayım ki dedim <3
ŞİMDİ OKUDUĞUN
tüm aşklar kavgayla başlar # kagehina n kiyoyachi
Fanfictionkageyama tobio sırf ezik bir karaktere sahip diye nefret ettiği hinata shoyo'ya tutulmuştu. fakat bunu gösteriş şekli şeye benziyordu... ilkokulda hoşlandığı kızın saçını çekmeye? FOR ANHELEOS