yachi'ye stres içerisinde bir dolu mesaj atıp gelişmeleri bana aktarması için de rica etmiştim. öğleden sonraki hiçbir derse girmemiş, tuvalette kalmıştım.
yachi: kanka dedikoduyu amk tetsu'su çıkarmış. kageyama-kun ile konuşamadım henüz çünkü bir okulla antrenman maçları varmış. dikkati dağılmasın diye konuyu hiç açamadım. neredesin sen?
ona tuvalette olduğumu söyledim. ve çıkışta benim çantamı da alıp gitmesini söyledim. sınıfa hiç uğramadan tüyecektim.
yachi: kageyama'ya ne diyeceksin?
bulunduğum kabinin kapısı tıklatıldığında dolu diyemedim. ama açmaya çalışan çocuk açamayınca diğer kabine girdi.
yachi: tetsu'yu sikelim.
kendimi tutamayıp güldüm. "hinata?" ismimi işitmemle kaskatı kesildim. "n'aber la?"
"tanaka-san?"
"hm?"
"ne yapıyorsunuz?"
"işiyorum."
kıkırdadım. "kageyamaların maçından haberiniz var mı?"
"yok. dersimiz fizik. izin koparıp inemedim aşağı." ellerini yıkarken de biraz sohbet ettik birbirimizi görmeden. o gittiğinde yine yalnız kaldım. oflaya oflaya bir ders saatini daha bitirdiğimde son bir saatim kalmıştı.
tutulan bacaklarımı açmak için ayağa kalkıp dar kabinde dolandım. aniden tuvalete bir sürü kişi doluştuğunda korkmadım değil. basketbol takımından olduklarını anlamak zor olmadı. konuşmalarına bakacak olursak maçı almışlardı.
gitmeleri için tanrıya yalvarırken kageyama'nın sesini duydum. "gelsene bir, pişt, sarı kafa!" ortam sessizleşti. dudaklarım titriyordu. "deminden beri bana bakıyorsun. bir şey mi oldu koçum? benimle çözemediğin hir meselen mi var?"
"yok hayır. sadece..."
"ne?"
"sabahtan beri birtakım dedikodular dönüyor da." yere çöküp titreyen bedenimi zapt etmeye çalıştım. "hinata ile senin aranda."
"eee?"
"yattığınızı söylüyorlar."
ağladığımı bile çok geç fark etmiştim. iki elimle dudağımı mühürledim. ses çıkarmamaya özen gösterdim.
yani?" dedi kageyama. "konunun seni ilgilendiren kısmı nerede?"
bir süre doğru algılayıp algılayamadığımı anlamaya çalıştım.
kageyama kendi kendine söylenirken takımdakiler de onu sakinleştirmek için bir şeyler dedi. ben hâlâ söylediklerine takılı kalmıştım. dedikoduyu kimin çıkardığı ile ilgilenmemişti. beklediğim gibi bana küfretmemiş, herhangi bir suçlamada bulunmamıştı.
"hello." yachi'nin sesini duydum. "hinata burada mı?" tuvalete girmemiş görünüyordu. kapıdan soruyor olmalıydı.
"ben de sana soracaktım." kageyama'yı nefesimi tutup dinledim. "o iyi mi?"
"sanmıyorum. öğleden sonraki hiçbir derse girmedi. mesaj atayım bekle." hızla telefonumu sessize aldım.
nerede olduğumu sorduğu bir mesaj ekranda belirince ekranı kaydırdım.
: okuldan kaçtığımı söyle.
tuvalet kabinindeyim."mal okuldan kaçmış. eve gitmiştir."
tuvaleti tamamen terk ettiklerinde derin nefes verdim. ayağa kalkıp kapıyı yavaşça açtım.
tabii karşımdaki aynada kageyama'yı görünce tekrar içeri girip kapıyı kilitledim.
"hinata, ağladın mı sen?" kapımı çok nazik bir şekilde tıklattı. "neden ağlıyorsun ki? her zamanki boşlarını yapıyorlar. iki güne unutulur, cidden."
"benim yüzümden senin hakkında da dedikodu çıktı. asıl sen neden ağlamıyorsun?" burnumu çekip devam ettim. "ayrıca diğerleri yüzünden değil senin yüzünden ağlıyorum. dedikoduyu çıkaranın ben olduğumu düşünürsün sanmıştım. eskiden olsa benden nefret etmeni gram umursamazdım. ama benden yine nefret etmeye başlarsan-"
"öyle bir şey olmayacak. aptal olma. çık hadi şuradan."
"yachi'ye gittiğimi yazmıştım." kapıyı açıp çekinerek ona baktım. "gitmiş olmalıydın."
"yachi ne yazdığını gösterdi."
"pislik." diye mırıldandım.
"bencil olma. onu endişelendirmişsin." lavaboya ilerleyip suyu açtım. suratıma iki kez su serpip doğruldum ve üzerime sildim. "bu tür dedikodular neden umurunda ki?"
"senin neden umurunda değil? dedikodu bizim hakkımızda."
"yarına hepsini sustururum merak etme. hadi kütüphaneye inelim."
"dersimiz matematik ama."
"tsukishima çalıştırır bizi sınava." sırtını duvardan ayırıp elini bana uzattı. "hadi."
utansam da elini tuttum. çekinerek yüzüne baktığımda gülümsediğini gördüm. daha çok kızardım.
"hinata, çok sevimlisin."
beni çekiştirirken şaşkınlıkla konuştum. "b-bekle, kageyama'ya ne yaptın? o asla böyle bir şey demezdi bana. sen de kimsin?"
sesli güldü. koridorda sesi yankılanmıştı. koşarak merdivenleri indik birinin bizi görmesinden korkarak.
"bunu sana sormak lazım." elimi daha sıkı tuttu. "bana ne yaptın hinata?"
-
BOLUM COK GUZEL DEGIL MI SOFTLUKTAN AGLICAM SIMDI
bolumu begenin lutfen...
VE SEVISTIRMICEM SOFT BIR KURGU BU AKLINIZDAN CIKARIN O DUSUNCEYI aa sapiklar ya
yachi ile ilgili planlarim var bu arada. zaten bu kurguyu size soylemesem bile yachi icin yazmistim. yachi'yi hinata'nin bffi olarak bir kurguya sokmak aklimda vardi ve ben de yaptim.
yachi'yi bu kurguda umarim cok sevmissinizdir <3
ŞİMDİ OKUDUĞUN
tüm aşklar kavgayla başlar # kagehina n kiyoyachi
Fanfictionkageyama tobio sırf ezik bir karaktere sahip diye nefret ettiği hinata shoyo'ya tutulmuştu. fakat bunu gösteriş şekli şeye benziyordu... ilkokulda hoşlandığı kızın saçını çekmeye? FOR ANHELEOS