46

953 108 81
                                    

"tokyo!" tokyo'ya indiğimizde otobüste uyuduğum için gözlerimi ovaladım. yachi ise aşırı enerjikti ve bir o yana bir bu yana zıplamıyordu tavşan gibi. noya-san ona eşlik ediyor, kiyoko-san fotoğrafını çekiyordu.

kageyama yanıma gelip de elimi tuttuğunda az kalsın elimi çekecektim ondan. ama dişlerimi sıktım ve bunu yapmadım.

"direkt kahvaltıya gideceğiz galiba şimdi."

öğretmenlerimizin yönlendirmesi ile ilerlemeye başladık.

kageyama'nın tuttuğu elim karıncalanıyordu. bu yüzden elimi kendime çekip üzerime sildim. "terledim." diye mırıldandım.

"üşümüyorsun değil mi? terliysen üşüyebilirsin."

"yok, üşümüyorum."

bir süre yürüdük. üzerimdeki hırkanın çekiştirildiğini fark ettiğimde sağıma baktım. kageyama parmakları ile hırkamı tutuyordu. suratı asılmıştı ve tamamen benim suçumdu bu.

hırkamı elinden kurtarıp elini usulca kavradım. yine de mutlu olmadı. gözlerime bakmak yerine etrafına bakmayı sürdürdü. ben de önüme döndüm ve aramızın biraz daha açılmasına izin verdim.

-

"tetsu'yla konuşuyorsunuz." yachi'nin tırnaklarıma parlatıcı sürmesine izin verirken telefonuyla oynayan kageyama'ya bakıyordum.

"ha, evet." dedi. telefonuna bakıyordu hâlâ. "bize yemeğe geldikleri gün konuştuk biraz. değişmiş gibi değil mi sence de? senden de özür dilemiş zaten."

gözlerimi ondan çekip ellerime baktım. yachi kısa bir an durakladı ama sonra kaldığı yerden devam etti işine.

"ben o çocuğu sevmiyorum." dedi birkaç dakika sonra. "bence ikiniz de çok yaklaşmayın ona."

"tetsu kötü çocuk değildir aslında ya. liseye geçince biraz değişmişti sadece. ortaokulda nasılsa şimdi öyle gibi. bence şans verelim."

yachi bana baktı. "kageyama'ya da şans verdim. tetsu'ya da vereceğim." dedim.

iç çekti ve başını salladı. "sen bilirsin. ama ben ona güvenmiyorum hâlâ. açığını arayacağım yani."

tırnaklarımla işi bittiğinde hayran hayran baktı. ardından tebessüm edip bana baktı. ben de tebessüm ettim ona. "harika oldular sho." dedi. ayağa kalkıp toplanmaya başladığında ellerimi kendime çekip inceledim. gerçekten güzel olmuşlardı. "ben odama geçiyorum. size iyi geceler." ikimize de öpücük atıp odadan çıktığında kageyama ile yalnız kaldık.

odalarda çift kişilik tek bir yatak vardı ve her odada iki kişi kalıyordu. biz de kageyama ile kalacaktık.

arkamdaki yastığı düzeltip ona yaslandım ve kırmızı koltukta uzanan kageyama'yı izlemeye başladım. telefonu ile ne yapıyordu bilmiyorum ama yüzündeki sırıtış bir an olsun silinmiyordu.

"üniversiteyi nerede istiyorsun?" diye sordum. konuşması için boş bir çaba içindeydim.

gözlerini telefonundan almadan cevapladı. "bilmiyorum. puanıma göre bir yer yazacağım."

başımı salladım. kafamı arkaya, yatak başlığına atıp tavanı seyretmeye başladım. kageyama ile eskisi gibi değildik. olamazdık da zaten, biliyordum. tetsu'nun söyledikleri yüzünden kageyama ile arama bir duvar örmüştüm. şimdi de o duvarı aşamıyordum. hayır, asıl sorun aşmak istemememdi. kageyama'nın beni bırakıp gitmesinden korktuğum için ona yaklaşmaktan da korkuyordum artık.

gözlerim dolduğunda onları aceleyle yumdum. ağlamak istemiyordum. özellikle kageyama'nın önünde...

dudaklarımda bir baskı hissettiğimde gözlerimi kırpıştırarak araladım. kageyama dudaklarını ayırıp da alnını alnıma yasladığında titreyen irislerimi onun koyu mavilerine sabitledim.

tüm aşklar kavgayla başlar # kagehina n kiyoyachiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin