kageyamoonie <3 (kagehina yerine biraz kiyoyachi oldu bu bölüm ama telafi edeceğim merak etme)
"bugün ne yapıyoruz?" bana heyecanla bakan yachi'ye utanarak baktım. parmaklarımı kıtlatıp gözlerimi yerde gezdirdim. tam ağzımı açmışken daha alçak bir sesle mırıldandı. "kageyama-kun ile mi takılacaksın, yine?" hayal kırıklığına uğradığı bariz ortadaydı.
"üzgünüm yachi. söz vermiştim ona. yarın takılalım olur mu?"
tebessüm etti. "olur." ardından bana el salladı sınıf kapısına ilerlediği esnada. "o zaman bizim kızlara yetişeyim. seninle gideceğimi söyleyip göndermiştim onları."
"tamam." ben de el salladım ona. hem kageyama'ya hem yachi'ye zaman ayırmak istiyordum ama dürüst olmam gerekirse, kageyama ile vakit geçirmeyi şu sıra her şeyden çok seviyordum. yachi'den sonra bir özür dilerdim.
"oi, shoyo." çantamın fermuarlarını kapatırken kafamı kaldırıp sınıfa giren kageyama'ya baktım. "hadisene. iki saattir bekliyorum."
güldüm. "kusura bakma, biraz geç bıraktı biyoloji öğretmenimiz."
suratı daha fazla asıldı ve ekşidi. "biyoloji." kusuyormuş gibi bir hareket yaptı. kıkırdayarak ona ilerledim ve önden yürümeye başladım. "elimi tutsana." dedi hızla bana yetişip yanımda yürümeye başlarken.
"nerden çıktı bu?" dedim şaşkınlıkla.
"hep el ele yürüyoruz. neden tutmadın bu sefer?"
sesli güldüm. çok masumdu. uzattığı eli tutmak yerine koluna girdim. "okuldan çıkar çıkmaz elini sıkı sıkıya tutacağım kageyama-kun, merak etme."
"bu da iyi." koluna girmemden bahsediyordu. "hem daha yakınız. böyle kalabiliriz."
"çıkarcı."
-
yachi'nin bakış açısı (YACHI'YI YAZARKEN ASIRI MUTLU OLUYORUM BEBISIM BENIM)
"anne, ben geldim!" anahtarımı cebime atıp kapıyı kapattıktan sonra ayakkabılarımı arka kısımlarına basarak çıkardım. bana hoşgeldin demeyen annemden hesap sormak için içeri geçtiğimde misafirlerimizin olduğunu gördüm. başta onlara hiç görünmeden tüymeyi düşündüm ama eve girerken hayvan gibi kendimi anons ettiğimi biliyordum.
içeri adımladığımdığımda hepsi bana döndü. "ah, yachi." dedi annem. "gel kızım, aile dostlarımız shimizuları hatırlıyorsundur öyle değil mi?"
"umm, pek değil." yavaşça annemin yanına geçtim ve oturdum. "hoşgeldiniz."
kadın kocaman gülümsedi bana. "ah canım benim, ne de güzel olmuşsun. çok çabuk büyüdün." ve annemle birlikte benim küçüklüğümü konuşmaya başladılar. beni bu kadar iyi tanımasına rağmen onu hatırlayamadığım için biraz utandım.
"izniniz olursa ben üzerimi değiştireyim."
"tabii tabii, zaten akşam yemeğine kadar buradayız."
"yemekte de buradasınız değil mi? bak alınırım ha." annem onları yemeğe kalmaya ikna etmeye çalışırken adeta koşarak merdivenleri tırmandım. tatlı bir kadındı ama gereğinden fazla samimiydi. gerçi, ben de öyleydim. neyse.
daha odama girmemişken, koridordayken çoraplarımı çıkarıp gömleğimin düğmelerini açmaya başladım. çok terlemiştim. odama girip ayağımla kapıyı kapadım ve çantamı köşeye bir yere attım. bedenimi de yatağıma bırakmak için o taraf dönmüştüm ki, gördüğüm bedenle çığlığı bastım.
"odamda tanımadığım biri var! anne! odamda biri var! anne imdat!"
o taraftan bir kahkaha koptuğunda korku dolu gözlerle tanımadığım kıza baktım. bana ait olan okuma kitabını yatağıma bırakıp ayağa kalktı. üzerindeki elbiseyi düzelttikten sonra bana tebessümle baktı. "uzun zaman oldu, yacchan."
"yachi! bir şey mi oldu!?" annem alt kattan bana seslendiğinde tam odamdaki kızı şikayet edecekken bana doğru ilerledi ve ben korkuyla geri kaçtım. kapımı araladı ve annem gibi sesini yükseltti.
"hayır efendim. sadece ufak bir örümcek gördü de..."
annemin söylendiğini işittim. işaret parmağımı siyah saçlı ve tanrıça kılıklı kıza doğrulttum. üzerindeki beyaz elbise bembeyaz tenine hayli yakışmıştı ve yüzünde tek bir ergenlik izi olmadığı için de prensesler kadar güzel görünüyordu gözüme. ne kadar güzel olursa olsun, odama tanımadığım insanları almazdım.
"odama izinsin girmeye nasıl cüret edersin!" dedim. "üstelik kendi odanmış gibi bir de yatağıma uzanmış kitabımı okuyordun!"
kollarını göğsünde bağladı. "en azından biri o kitapları okumalı değil mi?" neyi ima ettiğini anlamadığım için boş boş suratına baktım. kıkırdadı. "kitaplığındaki kaç kitabı okudun?"
"hepsi de okuduğum kitaplardan oluşuyor!" diye bağırdım. geldiğimden beri ben bağırıyordum o da sakince karşılık veriyordu. "tanımadığın insanların odalarına girip eşyalarına göz atmak senin için normal belli ki," yatağıma ilerleyip en sevdiğim kitaplardan biri olan aynı yıldızın altında'yı alıp kitaplığa ilerledim. "ama ben bu konuda çok netim. tanışıklığımın olmadığı kimse odama giremez. şimdi lütfen-"
ona döndüğümde bedenini tam dibimde bulmak istemsizce geriye gitmeme sebep oldu. kitaplığa çarpınca kıstırıldığımı anladım. ellerini göğsünden çözüp iki yanıma koydu ve yüzüme eğildi. TANRIM!
"yachi, cidden çok konuşuyorsun."
-
YESSS
İKİ KRALİÇEMİ BİR ARAYA GETİRDİM BUNDAN SONRA KİTAP KAGEHİNA'DAN ÇIKAR KİYOYACHİ OLUR HADİ BAKİM DJBVNCIZKXJ şaka
ama kagehina'yı hemen evlendirip kiyoyachi yapmak istiyorum diğer bölümde tıpkı kalbinin ritminde olduğu gibi "sew olak mı" "tm" olursa linç yok tamam mı djsgvbusjdbzchjds
şaka bir yana yachi'yi çok seviyorum uwu minik bebeğim benim
bölüm de çok güzel olmuş var ya
BIR SEY DAHA
ALLAH RIZASI ICIN YORUM YAPIN YA BEGENMESENIZ DE OLUR YORUM ISTIYORUM SADECE NOLUR YORUM YAPIN
ŞİMDİ OKUDUĞUN
tüm aşklar kavgayla başlar # kagehina n kiyoyachi
Fanfictionkageyama tobio sırf ezik bir karaktere sahip diye nefret ettiği hinata shoyo'ya tutulmuştu. fakat bunu gösteriş şekli şeye benziyordu... ilkokulda hoşlandığı kızın saçını çekmeye? FOR ANHELEOS