24

3.3K 419 498
                                    

"tamam, planımız şu..." kiyoko-san ile yan yana yürürken aynı zamanda alçak tutmaya çalıştığım sesimle planı anlatıyordum. yachi ile barışmasını istiyordum. büyük olasılıkla yachi, ilk öpücüğünü hayal ettiği gibi alamadığından sinirliydi. onu üst kata kadar getirip sınıfına bıraktığımda kageyama'nın da orada olduğunu görmüştüm.

beni fark ettiğinde arkadaşlarıyla yaptığı eğlenceli sohbete ara verdi. "birine mi baktın?" diye sordu, oturduğu öğretmenler masasından yere inerken.

"yok ya. öylesine." ellerimi ceplerime atıp içeri girdim. "sen ne yaptın sabahtan bu yana? öğle arası bir şeyler yedin mi?"

"evet. bir şeyler yedik. ya sen? genelde biz olmadığımızda yachi ile senin midene bir şeyler girmiyor." gülerek ensemi ovdum. haklıydı. yachi ile ne bulursak yiyorduk ve genelde öğle aralarında paramız kalmadığı için adam akıllı şeyler yiyemiyorduk.

ben de onların arasında konuşmaya katıldığımda kiyoko-san sadece dışarıyı seyrediyordu. sıkıntıyla ona baktım. yachi'den gerçekten hoşlanmıyor olmasa kafasına takmazdı bu kadar. göz göze geldiğimizde her şey yolunda mı dercesine baktım gözlerine.

tebessüm etti. "ne o? endişelendin mi benim için?" dürüstçe kafamı salladım. sesli güldü. "ne sevimli bir çocuksun sen, havuç."

gözüm seğirdi. "hinata." diye düzelttim.

"bu kim?"

kageyama'ya baktım. "yachi'nin sevgilisi olacak bir haftaya kalmaz." kaşları havalandı. güldüm. "yachi'den hoşlanıyor da. aralarını yapmaya çalışıyorum ben de."

"anladım. aranızda bir şey yoksa beni alakadar etmez."

yanaklarımın ısındığını fark eden kuroo-san benimle alay etmeye başladı. "havuç domates oldu."

onlarla atışırken telefonum titredi. sinirli sinilri telefonu çıkarıp ekrana baktım. yachi arıyordu.

açıp kulağıma götürdüm. "hinata sınıfa yeni biri gelmiş." sesi kısıktı. "çocuk yakıyor."

güldüm. "gay çıkmasın da."

bir süre sessiz kaldı. birkaç hışırtı duyuldu. ve yachi'nin sesini uzaktan duydum. "baksana, gay misin?"

gözlerim irileşti ve refleks olarak bağırdım. "NE YAPIYORSUN GERIZEKALI?!"

+

"arkadaşının meseleleri yüzünden bana zaman ayırmıyorsun." kageyama somurtarak konuşuyordu. ona aldığım sütü reddettiğinde anlamıştım zaten bir şey olduğunu. tebessüm ettim ve içeceğimi diğer elime alıp elimi hırkasının cebine soktum. ve cebindeki elini o şekilde kavradım.

"özür dilerim."

"affettim."

birçok kişinin iğneleyici bakışlarına maruz kalsak da birbirimize yakın durmaya devam ettik. okula yakın olan oyun salonuna geldiğimizde o tuvalete gitti, ben de yukarı çıktım.

oturacak bir yer olmadığı için jeton almak için makinenin önüne durdum.

"selam." ilk başta üzerime alınmadım ama bir çocuk sırtını makinrye verip de bana baktığında gözlerimi ona çevirdim. tebessüm edip başımı hafifçe eğdim ve karşılık verdim. "selam..."

ben makineden jeton alırken gözleri bendeydi. "bir şey mi diyecektin?" ona kaçamak bir bakış atıp tekrar işime baktım.

"bugün nakil oldum sizin okula. aynı sınıftayız diye de selam vermek istedim."

"ah," hızla eğildim özür manasında. "seni ilk an tanımadığım için affet."

sesli güldü. "sorun değil. ben fudou."

"hinata."

"biliyorum."

benden sonra o da jeton almak için cüzdanını çıkardı. "baksana, tek başına mısın? eğer öyleyse birlikte oynayabiliriz oyunları. çoğu çiftler için."

"aslında-"

"ilk hangisini oynuyoruz?" kageyama yanımda durdu ve ıslak ellerini pantolonuna silerken gözlerime baktı.

"oh, sevgilinleymişsin."

panik olup yalanlamak için ağzımı açtım ama sonra durup dudakladımı birbirine bastırdım. "şey, evet. onunlayım."

"o zaman ben kendime başka bir eş bulayım." bana el sallayıp yanımızdan ayrıldı.

kageyama ne olduğunu anlamış gibi durmuyordu. omzuna dokundum işaret parmağımla. "kageyama," kaşlarını kaldırıp bana baktı. çok sevimliydi. "biz arkadaş mı sayılıyoruz yoksa başka bir şey mi?"

kageyama gözlerini devirdi. "ne saçma sapan sorular bunlar böyle." kolunu omzuma attı. beni oyun makinelerine ilerletirken de konuşmayı sürdürdü. "seni bilmem ama ben hiçbir arkadaşımı öpmek istemiyorum. hiçbir arkadaşımla el ele eve yürümüyorum. hiçbir arkadaşımın sesine hasret kalmıyorum."

gözlerim irileşti ve işaret parmağımı yüzüne doğrulttum. "sen bana aşık mısın?!"

sesli güldü. zombi avı adlı oyunun önünde durduğumuzda elimden bir jeton aldı ve makineye ilerleyip içind bıraktı. iki silahtan birini bana uzatırken sırıtmaktaydı. "anlayamayacak kadar salaksan mevzu benim problemim olmaktan çıkar."

+

bölümü sevemedim la çok karışık oldu (aklım hxh'da olduğundan)
gomen

bai bai

tüm aşklar kavgayla başlar # kagehina n kiyoyachiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin