"doğru... yanlış... yanlış... yanlış... doğru... doğru..." stresten dolayı sınıfı durmadan turlayan kageyama'ya değil onun sınav kağıdının kopyasına bakıyordum. sınavı bitirdikten sonra cevaplarını bir yere yazmasını tembihlemiştim. kontrol edecektim ve hocalardan önce ben söyleyecektim ona geçip geçmediğini. kaldıysa kurtarma sınavlarına çalışmaya erkenden başlayabilirdik.
"60." şaşkınlıkla kaşlarımı kaldırdım. "yanlış kontrol etmediysem eğer, geçiyorsun."
"ben emindim zaten kalacağımdan." dudaklarımı alayla kıvırıp ona baktım. "of ya! o kadar çalışmıştık!" kendisini o kadar hazırlamıştı ki kalmaya... "tatilde antrenmana kalamayacağım. hocaların verdiği cezalar yüzünden takımla birlikte kamp yapamayacağım. of ya, hep böyle oluyor." sınıfa birileri girip kageyama'yı huysuz bulduğunda gerisin geri terk ettiler sınıfı.
"gel." bana itaat edip yanıma geldi. "eğil." elimle kağıdı işaret ettim. dediğimi yaptı ve eğildikten sonra kağıda dikti gözlerini. "geçtin, aptal." gülüp yanağını öptüm.
"nası ya? yanlış okumadığına emin misin?"
"elbette! jaaponca'dan geçiyorsun, kageyama tobio. tebrik ederim."
"bir de dudaktan öper misin?" dudaklarını büküp yüzüme eğildiğinde gülerek kendimi geri çektim ve okulda olduğumuzu ona hatırlattım. "ya bırak okulu, sevgili olduğumuzu bilmiyor mu herkes? öp işte. sonraki sınavdan daha yüksek alırım belki bu sayede."
kahkaha attım. "öpücük işe yarıyor olsaydı seni çalıştırmaz öperdim aptalyama. çekil şuradan. yachi-" aniden dudaklarıma yapıştığında bıkkın bakışlarımı ona sabitleyip omuzlarımı düşürdüm. dudaklarıma ıslak bir öpücük bırakıp geri çekildi ve büyük bir sırıtış takınıp sınıfın çıkışına ilerledi. "şerefsizyama." diye söylendim arkasından.
×
"yachi!" kiyoko ile bir şeyler konuştuklarını görünce dönüp gitmek istemiştim fakat çoktan beni fark etmişlerdi. eh, kim fark etmemişti ki? hayvan gibi bağırmıştım. omzumu silkip seke seke onların oturduğu banka ilerledim. önlerinde durup ellerimi ceplerime soktum. "sınav nasıldı?"
"harika." dedi yachi. dersleri iyiydi onun. kiyoko-san da iyi geçtiğini söyledi.
bir süre konuşmadan birbirimize baktık salak salak. "sohbet bitti." dedim. kiyoko-san kıkırdadı. "neyse, benimki spor salonundadır. gidip bir bakayım."
yachi gülünce durup ona baktım. "benimki dedi." kiyoko-san'a doğru konuşuyordu. "en büyük aşklar en büyük kavgalardan doğarmış."
kiyoko-san güldü ve sevgilisinin alnını ittirdi. "en büyük aşklar en büyük nefretlerle başlar o."
kaşlarımı çattım ve tekrar onlara çevirdim bedenimi. "yok be, tüm aşklar kavgayla başlar değil mi o?"
"çok mantıksız senin dediğin."
spor salonuna giderken bunu düşünüyordum saçma bir biçimde. salona girdiğimde bir antrenman maçı olduğunu gördüm ve kafamı tamamen oraya verdim. hangi okul olduğunu bilmiyordum fakat en az bizimkiler kadar iyi oynuyorlardı. bizim okuldaki birkaç izleyicinin yanında durup takımımızı izlemeye başladım.
kızlar gibi arada sırada tezahürat yapıyordum. sonradan fark ettim. rakip takımın yıldızı ortaokuldan arkadaşımdı. hiç değişmediği için tanımak kolay olmuştu.
"yuzu!" onların koçu mola istediğinde kendime hakim olamayıp el salladım.
şaşkınlıkla bana baktı. ona uzatılan havluyu alıp hızla yanıma geldi. "bir ihtimal, hinata?"
kocaman gülümsedim. "üzerine bastın koca adam. hâlâ basketbol takımındasın ha."
"evet. iyi de oynuyorum." kocaman sırıttı. "kızlar bana hasta."
kıkırdadım. "sana hasta olmayıp ne yapsınlar?" saçlarına uzandım. bu hareketime alışkın olduğu için hızla eğildi hafifçe. boyum yetmezdi hiç. bu yüzden böyle yapardı her başına uzanışımda. elim bir süre durakladı. ardından gülerek saçlarını dağıttım. "sıkı çalış. göreyim seni."
doğruldu. arkadaşları ona sesleniyordu. geri geri sahaya girerken bağırdı. "baksana, hâlâ sap mısın?"
tam ağzımı açmıştım ki, yuzuru kafasına bir basketbol topu yedi. gözlerim irileşti. topu atanı aradı gözlerim.
"değil." kageyama... dudağımı dişledim. bazen kıskanç olduğunu unutuyordum. bir ara onu kenara çekip bu konu hakkında konuşsam iyi olurdu. "sevgilisi var o mandalinanın."
bizim takım koçu kageyama'yı azarlarken diğer takımdan da özürler diliyordu aynı zamanda.
gözlerim koçun azarını dinlerken öylece yere bakan kageyama'daydı. suratım asıldı. azarlanmayı hak etmiyordu. çok masumdu bir kere o esnada. nasıl azarlayabiliyorlardı onu?
ikinci yarının ikinci çeyreğinde kageyama kenara alındı. kendimi daha suçlu hissedemezdim...
×
"özür dilerim."
"dileme dedim ya." her ne kadar bana kırılmadığını ve özür dilememem gerektiğini söylese de yüzüme bakmıyordu. ses tonundan bile trip yediğim anlaşılıyordu. ama o inatla trip atmadığını söylüyordu. "öğle yemeği için bizimkilerle anlaştık. sen de aç kalma." genelde beni de çağırırdı.
"peki." o giderken arkasından el salladım ama dönüp bana bakmadı.
ellerimi ceplerime sokup sallana sallana yürümeye başladım. bahçeye çıktığımda tanıdık kimseyi göremedim. birkaç hafta önce bana sataşan iki çocuk yanımdan bana selam vererek geçtiklerinde şaşkın şaşkın bakakaldım arkalarından. herkes çok tuhaftı.
arka bahçeye ilerledim. yachi muhtemelen kiyoko-san ile yangın merdivenlerine oturmuş flörtleşiyordu. kameranın görmediği tek yer orasıydı.
"orospu çocuğu ya. ona neyse bizden?" duyduğum seslerle etrafa bakındım. merdivenin ilk basamağında oturan iki kişi sinirli sinirli konuşuyordu. "şu gay canımı sıkıyor. gerçekten dövemeyecek miyiz?" omzumu silktim. benim hakkımda konuşuyorlardı. tam arkamı dönmüş gidecekken bir şey daha söylediler. "yanındaki orospu çocuğu olmasa gösterirdim ben o turuncu kafaya. kageyama mıdır ne siktir, çok olmaya başladı. şerefsiz..." sonrasını duymadım.
x
HEY HEY HEY BEN GELXIM
kurgu unutuldu dimi lan, biliyorum biliyorum. ama arkadaslar bu kurgu zaten o kadar ciddi bir kurgu degil bolumler gec gelse de taaa en basa donmenize gerek falan yok. eglenmek icin yaziyorum ve kesit tarzinda oluyorlar. siz de eglenmek icin okuyun cok bir seyi hatirlamaniza gerek yok. hinata ve kageyama'nin sew oldugunu bilin yeter cjksjcownck
optum kocaman sizi seviyorum
AZR4IL ERKEN DOGUM GUNU HEDIYESI HADI YINE IYISIN CIMCIME <3
ŞİMDİ OKUDUĞUN
tüm aşklar kavgayla başlar # kagehina n kiyoyachi
Fanfictionkageyama tobio sırf ezik bir karaktere sahip diye nefret ettiği hinata shoyo'ya tutulmuştu. fakat bunu gösteriş şekli şeye benziyordu... ilkokulda hoşlandığı kızın saçını çekmeye? FOR ANHELEOS