BİAT (GAY) (+18)

XII.

"Senin amına koyim." diyerek Gökhan'ın ensesine sert bir şaplak geçirdim. "Kalk lan, revire gidelim." Sikik yine koluna faça atmıştı. Şarıl şarıl kan akıyordu kolundan. 

"İstemiyorum." dedi benden uzaklaşmaya çalışarak. Yine ailesiyle konuştuktan sonra ne olduysa nereden bulduğunu bilmediğim camla koluna faça atmıştı. 

"Gelmezsen teğmene gideceğim." diye tehdit ettiğimde kaşlarını çatarak tuvaletten dışarı adımladı. 

"Kanka inşallah otuzundan önce bitirirsin askerliği." dedim revire yürürken. "Bu gidişle ömrünün sonuna kadar burada kalacaksın gibi ama." 

Revire girdiğimizde içeride sadece hemşire Turan vardı. "Faça atmış koluna." dedim, Gökhan'ın kanayan kolunu işaret ederek. "Kazım abi ortalıkta yoktu ben getirdim direkt."

"Sorun yok. Gel böyle." Gökhan'a doğru söylediğinde Gökhan bir şey demeden gösterdiği yere ilerledi. "Bunu rapor edeceğim bu arada."

"Takıl kafana göre." dedi Gökhan ve gözlerini kapatıp kafasını geriye attı. Sanki kolunda on santimlik kesi olan bendim. İbnedeki rahatlığa bak.

"Sen görevine dönebilirsin Atilla. Dikiş lazım buna." diyerek malzeme dolabına ilerlediğinde kafamı sallayarak revirden çıktım. Revir girişin yakınında olduğu için kapı önünde kız kardeşiyle konuşan Serdar komutanı görebiliyordum. Uzaktan ikiliyi izlediğimi fark etmiş olmalı ki gözlerini bana çevirdi. Gelmemi işaret ettiğinde ağır botlarımla hızlıca yanlarına ilerledim. 

Ben yanlarına varmadan çoktan kız kardeşi ilerlemeye başlamıştı bile. 

"Neden revirdeydin?" 

"Koğuştan biri faça atmıştı onu getirdim."

"Revirci yok mu sizin koğuşta?" diye sordu kaşlarını çatarak. 

Bir an ne diyeceğimi bilemedim. "Var da... Göremedim onu. Ben getirdim." 

"Bir daha öyle bir şey yapma." dedi sert sesiyle. "Boşuna mı görev veriyoruz millete?"

"Özür dilerim, komutanım." diye mırıldandım. "Dikkat ederim." Birkaç saniye bana uzun uzun baktıktan sonra gözlerini kışlada gezdirdi. Dışarısı kalabalıktı. Bu sıcakta içeride durmayı kimse istemiyordu.

"Bu hafta sonu izinler iptal edilmiş." diye mırıldandığımda hımlayarak onayladı beni. "Görüşemeyeceğiz yani?" diye devam ettirdim konuşmamı. 

"Heveslisin?"

"Olmayayım mı?" diye sorduğumda diliyle alt dudağını ıslattı.

"Ayarlarım ben." 

Sırf onunla uğraşmak istediğimden, "Azdım." diye fısıldadım, erotik bir tonda. Tek kaşını kaldırdı. "Keşke komutanım beni sikse."

Kollarını göğsünde birleştirip alaycı bir gülümsemeyle gözlerimin içine baktı. "Domal bakayım." Söylemesini beklediğim en son şeyi söylediğinde kendime hakim olamayarak kahkaha attım. Hızlıca elimi ağzıma götürüp gülüşümü saklarken gülüşüm hoşuna gitmiş gibiydi. 

"Git yemeğine ye hadi." dedi, gülümserken. "Yemekten sonra odama gel." 

"Emredersiniz komutanım." diyerek selam verdikten sonra bizim koğuşa ilerledim.