XLIII.

30.1K 1.3K 252
                                    

Annemle kahvaltılık alışverişi yaptığımız sırada denk geldiğimiz komşuyla konuşurlarken ben de birkaç reyon ötedeki peynirlerle bakışıyordum. Çok pahalanmışlar.

En sevdiğim kaşar özellikle. Mecbur eski sevgilimi tost yapıcam.

"Bizim oğlan da hala bekar." Annemin sesinden 'oğlum' kelimesini duyduğum an ona baktım. Bekar mı? Deyilim ana, deme öyle.

"Valla bizim kız da bekar." dedi komşu teyze. "Öğretmenlik okudu ama ne atanabildi ne de evlendi." Göz ucuyla bana baktığında dudaklarımı birbirine bastırıp yine uzaklara baktım.

Deme, deme, deme.

"Sizin oğlan da pek bir efendi."

Ne efendisi amk ya, sen bir de beni Serdar'la gör.

"Öyledir oğlum." Evde benim ne kadar hayırsız olduğumu sürekli söyleyen anneme şaşkınlıkla baktım. "Valla kızın razı olursa bir konuşsunlar. Belki uyuşurlar, ne biliverirsin?"

"Hımm." Teyze beni şöyle bir süzdü yeniden. "Ben söylerim benim kıza."

"Aynur zaten bizi tanırsın. Oğlum askerliğini yaptı, e mesleği de elinde. Senin de için rahat olsun diye söylüyorum."

"Biliyorum canım biliyorum. Ben de olsun çok isterim." Sonra birkaç bir şey daha konuştular. Ben bilerek birkaç adım uzakta, uzaklara bakıyordum. En sonunda kadın gittiğinde annemle yürümeye başladık.

"Anne." diye mırıldandım. "Birini bulmak istesem ben bulurum değil mi?" dedim sesimi sabit tutmaya çalışarak.

"Ben de bulurum, annen değil miyim?" diye cevap verdi anında. "Kızı da çok güzel, seversin seversin. Torun istiyorum ben artık." diyerek beni ikna etmeye çalıştığında bir şey dememiştim. Son zamanlarda annem bi tuhaf davranıyordu. Tamam evlenmemi istemesi normaldi de torun falan tövbe estafurullah.

"İnşallah." dedim sadece.

Peki ben bu durumu Serdar'a nasıl anlatıcam? Bir kızla randevuya çıkmama asla izin vermezdi. Gizlemek desen.. olmazdı.

Akşam saatine doğru annem komşuya oturmaya gittiğinde ben de bunu fırsat bilip hemen Serdar'ı görüntülü aradım.

"Hayatım." dedi telefonu masasının üstünde uygun bir yere koyarken. Üniforması üstündeydi, askeriyedeydi. "Napıyon?" Sağ eline çenesini yaslayıp telefon ekranına bakarken gözüm boynundaki künyeye gitti. Her aradığımda kontrol ederim yerinde mi diye. Annem hep der erkek milleti boş bırakmaya gelmez.

"Oturuyordum öyle. Annem gitti biraz önce arayayım dedim. Sen napıyon?"

"İyi yapmışsın." dedikten sonra önündeki kağıt kalemi gösterdi. "Rapor dolduruyordum. Aklımdaydın, bitmesini bekliyordum."

"Aklında mıydım sahiden?" dedim cilveyle.

"Tabii." dedi. "Hep öyle."

"Benim de hep aklımdasınız komutanım."

"Her gün duyduğum bu kelime senin dudakların arasından çıkınca çok azıyorum." Baş parmağıyla dolgun dudağını okşadı.

"Beni de azdırsana." diyerek telefona biraz yaklaştım. Dudaklarını yalayıp sırıtışını bastırmaya çalıştı. Elini masanın altında kalan, benim göremediğim kısma atıp boğuk bir sesle inlediğinde sanki görebilecekmişim gibi havaya yükseldim.

"Göremiyorum."

"Görmek için hak etmen lazım." Oyuncu gülümsemesiyle bana bakarken elinin orada hareket ettiğini görebiliyordum. Bir anda azmıştım işte. Sikişmeye yer arıyordum zaten.

"Bekle." Kalkıp hemen kapımı kilitledim.

Telefonu yastığımın üstüne sabitleyip tam karşısına geçtim ve tişörtümü çıkardım. Serdar dikkatle beni izliyordu.

"Burayı öpmeni özledim." dedim boynuma dokunarak. Sonra elimi göğsüme indirdim. "Ve burayı." Meme uçlarımı parmaklarım arasında kıstırıp hafifçe oynadım. Anında sikim seğirmişti. "Bunları emip ısırmanı.." Serdar olduğu yere biraz daha yayılıp aç gözlerle ekrana bakmaya devam etti.

Birkaç haftadır beni çıplak görememişti.  Biraz şova ihtiyacı var gibi görünüyordu.

"Pantolonunu da çıkar." Söylediğini yaparak pantolonumu da iç çamaşırımla birlikte çıkardım. Tamamen çıplak kaldığımda elimi yarı sert erkekliğime attım ve havaya kaldırıp karnıma vurdum birkaç kez.

"Seni özlemiş." dedim bakışlarımı ona kaldırarak. Bir yandan da kendimi sıvazlamaya başladım. "Özellikle ağzını."

"En yakın zamanda özlem gidermek lazım. Arkanı dön."

"Benim de bir şeyler görmem gerekmiyor mu artık?"

Sandalyesini geriye ittirdiğinde kameranın açısına kasık bölgesi de girmişti. Elini fermuarına atıp çözdü ve erkekliğini dışarı çıkardı. Onu görünce otomatik ağzım sulandı. Tükürük bezlerim sikine göre programlanmıştı.

"Yalamak istiyorum." diye mırıldandım.

"Ben de." Nefesleri hızlanmıştı. "Götünü parmaklarken ağzını sikmek istiyorum."

Hayaliyle gözlerim yaşardı, karnım kasıldı. Hızlıca kameraya arkamı dönüp önünde domaldım.

"Güzelce ayır." derken eli hızlıca kendini aşağı yukarı okşuyordu. Elimle kalça yanaklarımı tutup ayırdım. "Atilla, ohh, burda olmalydın." Parmağımı deliğime yaklaştırıp etrafını okşadım. Hem ben de hem de Serdar inledi.

Parmaklarıma tükürüp iki tanesini aynı anda içime sokup kendimi parmaklamaya başladım. Serdar'ın kirli sözleri kulağıma ulaşırken bense ihtiyaç dolu inlemeler ve mırıltılar bırakıyodum. Serdar beni nasıl sikeceğini her cümlesinde daha da şehvetle söylerken kendimden geçmiştim.

Parmaklarım yetmiyordu. Bu yüzden aklıma ilk gelen şeyi yapıp komodindeki tarağa uzandım. Kalın uçlu sapına tükürüp tükürüğümü yaydıktan sonra yüzümü telefona döndüm. Dizlerimi omuzlarıma doğru çekip tarağın sap kısmını içime yolladım. Çok sertti ama parmaklarımdan daha iyiydi. Kalçamı oynatarak içine alıp çıkarırken gözlerim de Serdar'daydı. İkimizin de ağız dolusu kirli sözleri eşliğinde boşaldık.

bi sikişin çözmeyeceği ilham yoktur

aylar sonra selamaleyküm nassınız raffıklar? ben iyiyim sağ olun kitabı yazmıyom diye silmiştim de bekleyen çokmuş bi final vermek yakışır bize de

BİAT (GAY) (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin