XL.

37.7K 1.9K 238
                                    

Tarttığım kayısıların poşetini de bağlayıp karşımdaki adama uzattım. Ay ortası olduğu için maaşını alan bizim dükkana geliyordu. Bu yüzden de bugün fazlasıyla yoğun geçmişti. Genelde ben sabah erkenden dükkanı açardım. Birkaç saat sonra babam gelirdi. Gece de ben erken çıkar, birkaç saat babam bakar ve kapatır gelirdi. 

Şimdi de bu yüzden gözüm sürekli saatteydi. Normalde şimdiye çoktan çıkmış olurdum ama yoğunluktan fırsat bulamıyordum. Serdar da hala bir şey yazmamıştı bana. Normalde naptın falan diye gün içinde mutlaka yazardı. Bir saat önce ben yazmıştım ama hala interneti kapalıydı. Biraz endişelenmiştim çünkü asla interneti bu kadar uzun kapalı kalmazdı. Göreve falan mı gitmişti? 

Kollarımı yukarı kaldırıp gerinirken uykulu bir şekilde esnedim. Yorulmuştum be. 

Benim baktığım müşteri kasada babama ödeme yapıp dükkandan çıktığında babamın yanına ilerledim. "Baba ben çıkıyom." dedim o para sayarken. 

"Birol meyhane falan diyordu. Oraya mı?" dedi tek kaşını kaldırarak. Alkol içmemden nefret ediyordu. 

"Yok, eve gidiyom ben." 

Hoşuna gitmiş bir şekilde kafasını salladı. Sonra üç yüzlüğü bana uzattı. "Elektrik su faturasının parası bu. Ödeme tarihi geçmiş, yarın hallet sen."

"Tamamdır." Parayı arka cebime koyduktan sonra dükkandan çıkıp kalabalık esnaf sokağından uzaklaşmaya başladım. Tabii ona buna kolay gelsin dilemekten biraz uzun sürmüştü gidişim. Eve doğru yaklaşırken telefonum çaldığında merakla arayana baktım ve tam da beklediğim gibi Serdar'ın aradığını gördüm. 

Telefonu açtığımda sesi kulaklarıma dolmuştu.

"Napıyorsun?" 

"Eve geçiyorum şimdi. Geç çıktım bugün. Sen?"

"Öyle, arabadayım bende. Seni arayayım dedim."

"Arabada mı? Nereye gidiyorsun?" diye sordum kaşlarımı kaldırarak. Anında aklıma Rojin gelmişti. Onun yanına mı gidiyordu?

"Sevdiğim bir dost var da, onun yanına gidiyorum."

"Kimmiş bu sevdiğin dost?" diye sorduğum sırada bizim sokağa girmiştim. Elim cebimdeki anahtara gitti. "Bekle, eve giriyorum."

"Girme dur." dediğinde olduğum yerde duraksadım. 

"Eve niye girmiyorum?" dedim anlamamış bir şekilde. 

"Beyaz bir araba mı var sizin sokakta?" derken sesi ifadesizdi. Salak gibi niye sorduğunu anlamadan sokakta gözlerimi gezdirdim. Gerçekten de bizim evin çaprazındaki parkın önünde farları açık beyaz bir araba duruyordu. 

Dudaklarımda aptal bir sırıtış belirirken, "Şaka." dedim şaşkınlıkla. 

"Değil." Arabanın kapısı açılıp Serdar'ın haşmetli vücudu oradan indiğinde, "Hasiktir." deyip kahkaha patlattım. Adımlarım anında ona hızla yönelirken aptala dönmüştüm. Buradaydı. Buraya gelmişti.

Telefonu cebime sıkıştırıp koşar adımlarla üstüne atlayıp ona sıkıca sarıldığımda kollarıyla anında belimden sıkıca tutmuştu. "Geldin." dedim inanamazcasına. "Hiç beklemiyordum."

"Geldim." deyip geri çekildi. İkimizin de gözleri bir anlık dudaklarımıza kaydı ama Serdar boğazını temizleyerek gözlerini kırpıştırdı. "Vakti gelmişti." İkimiz de bir süre sırıtarak birbirimize baktık.

"Bu araba ne iş?" diye sordum, beyaz sedanı işaret ederek. Onun normalde siyah jipi vardı. 

"Uçakla geldim, bunu gelmeden kiralamıştım." 

"Planlamıştın yani?" dediğimde kafasını salladı. "Bana niye söylemedin?"

"Niye acaba?" Bariz bir şeymiş gibi söylediğinde bir şey demedim. Evet, sürpriz falan. "Atla bakim arabaya." diyerek kafasıyla arabayı gösterdiğinde hızlıca yan koltuğa geçip oturdum. Mahalleden çıktığımızda uzanıp Serdar'ı yanağından sıkıca öptüm. 

Eliyle elimi tuttu sıkıca dudaklarına götürüp parmaklarımdan öptü. "Çok özledim seni." dediğinde gülümsemiştim. 

"Kalacak yerin var mı?" Merakla sordum.

"Otel tuttum." 

"İlk kez otelde sikişmiştik." dedim aklıma gelen şeyle. Bu adama sırılsıklam aşık olacağımı nerden bilecektim o zaman? Tek derdim götüme girecek bir sikti. Nerden nereye be.

"Şimdi de yapabiliriz?" Tek kaşını kaldırarak bana baktı. İlişkimizde ne olursa olsun her zaman bu kadar azgın olmamıza bayılıyordum. "Yeniden bir komutan asker fantezisi güzel olmaz mı?" 

"Komutanım, hemen otele gidelim." dedim sabırsız bir şekilde. 

Sırıttı. "Seve seve asker."

"Aynı günde dört mevsime şahit olmak gibi bir şey bu. Önce özlüyor, sonra ağlıyor, akşamları küsüyor, geceleri çok seviyorum.." bu söz = atilla + serdar

ne küstükleri belli ne barıştıkları 

sonraki bölüm kallavi bir sikiş yazayım ne zamandır yazamadım. serdar alttan üstten sağdan soldan şöyle sağlam bir şekilde tulumbayı çeksin

bu sırada atilla: koy elini vicdanına hak ettiysem eyvallah

güzel bir sabaha uyanırız inşallah ii gclr 

he bu arada 400bin okunma olmuş sağ olun var olun da biraz da diğerlerini okuyun azgın tekeler

BİAT (GAY) (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin