VI.

82.2K 3.3K 2.7K
                                    

"Kaç kişi geziyorsunuz lan siz?" Masasının yanından geçerken Halit'in laf atması üzerine bakışlarımı ona çevirdim.

"Saymayı bilmiyor musun amına koduğum?" Alay ederek söylediğim şeyi yanındaki salak ciddiye almış olmalı ki, "Bir, iki, üç, dört, beş." diyerek saymıştı.

Halit yanındaki çocuğu dürtmüş ve, "Diyelim ki sayamıyorum, ne yapacaksın?" diye sorgular tavırda ayaklanmıştı. Artistti ya bir de.

Gözümü bizi sayan çocuğa çevirip, "Beş." dedim dudak büzerek. Sonra Halit'e döndüm. "Ne diyorsun Halit, annen alabilir mi?"

Bizimkiler oolayarak ellerini ağızlarına götürürken Halit birkaç saniye anlamamış bir şekilde baktı bana. Sonra jeton düşmüş olmalı ki, "Ne diyorsun lan?" diye haykırarak kafasını burnuma gömmüştü. "Sikerim lan seni! Orospu çocuğu!"

Acıyla suratımı geriye çekip bir an bile düşünmeden yumruğumu çenesine geçirdim. O sırada çevremizdeki herkes araya girip ayırmaya başlamıştı bile. Ben sakince beni çekenlerle geri geri yürürken Halit kudurmuş köpek gibi bana ulaşmaya çalışıyordu.

"Alamıyor deseydi de olurdu." derken kanayan burnumu elimle durdurmaya çalışıyordum.

Dakikalar içinde yemekhanedeki çavuşlar bizi yaka paça tutup Serdar komutana götürmüştü.

Normalde bu işi o halletmezdi ama Halit'in vukuatları o kadar fazlaydı ki olayın Akalp'e iletilmesi gerektiğini düşünmüşlerdi.

Bu hikayede de yanan ben olmuştum.

İkimiz lisede müdürün odasında bekler gibi yan yana duruyorduk.

"Ananın amını sikeceğim senin, bekle," dedi Halit, öfkeyle.

"Sen o minik pipinle anca karınca sikersin aslanım." dedim, sırıtarak. Bu rahatlığım kapının açık olmasından ve birkaç adım ötemizde çavuşun olmasından kaynaklanıyordu. 

"Sen bekle oğlum." İşaret parmağını havada salladı. "Götünü sike sike parçalayınca kim karınca sikiyormuş öğreniriz." Tam 'yav he he' moduma geçip onu daha da kışkırtacaktım ki buna gerek bile kalmamıştı.

"Dingonun ahırı mı lan burası?" diye haykırarak odaya giren Serdar komutanla suratındaki tehditkar ifade puf olup havaya uçmuştu. Korkuyla yutkunup bakışlarını Serdar komutana çevirmesiyle suratına şamarı yemesi bir oldu. Tokat sesi o kadar yüksekti tüm kışla duymuş bile olabilirdi. 

"Sizin gibi piçlerle mi uğraşacağız lan biz?" derken gözleri alev saçıyordu. Sesi öylesine yüksekti ki korkudan köşeye tünesim gelmişti. Bu nedenle birkaç adım uzaklaştım ki gözleri bu hareketliliği kaçırmadı.

"Sen çık dışarı!" diye bağırdı. "Senin hesabını ayrı keseceğim!" Bir şey demeden hızlıca odadan çıktığımda kapıyı arkamdan şiddetle kapattı. Ananı satıyım, çok korktum lan. Resmen kükrüyordu adam.

"Bir de adamın postası olacaksın." dedi çavuş, onaylamaz şekilde. "Yine bu içerideki birkaç günle sıyırır da sen siki tuttun."

Sıkıntıyla kafamı duvara vurup gözlerimi kapattım.

Dediği doğruydu çünkü millet dedikodu yapacak ve benden 'komutanın postası olay çıkarmış' diyeceklerdi. Burada ise adı kirlenen ben değil Akalp olacaktı.

Yarım saat kadar kapı önünde beklerken Serdar komutanın sesi, bağırışları asla kesilmedi. Halit odadan çıktığında süt dökmüş kedi yavrusu gibiydi. Miyavla desem miyavlayacağına şüphe yoktu.

Bana bir an olsun bakmadan geçip giderken Serdar komutan içeriden, "Çavuş koridorun başına git, kimseyi de sokma." dediğinde gerçekten de siki tuttuğumu anladım.

Kesin evire çevire dövecekti beni.

Kaldı ki önemli olan şimdi de değildi. Bundan sonraki 263 gün şüphesiz burayı bana dar edecekti.

Çavuş uzaklaşırken ürkek adımlarla odaya girip kapıyı kapattım. Hemen karşısında kafamı eğip yeri incelemeye başladım.

"Ne sanıyorsun lan sen kendini?" derken sesi eskisine göre daha az çıkıyordu ama yine de korkutucu etkisi sürüyordu. "Sen benim adımı taşıyorsun! Burada kendine ait bir kimliğin yok lan senin!" Sertçe masaya vurduğunda korkuyla dudağımı dişledim.

"Bana bak!" dediğinde bakışlarımı ona çevirdim. Sinirden yanakları kızarmıştı. Gözlerinden alev topu fırlatıyordu resmen.

Yine de o kadar seksiydi ki...

"Komutanım..." dedim kendimi izah etmek isteyerek. Oturduğu koltuktan hızla ayaklanıp, "Ne komutanım?" dedi ve kafasını salladı.

"İlk başlatan oydu komutanım." dediğimde sinirle güldü ve, "Emziğini de çaldı mı?" diye sordu sinir olmuş bir şekilde.

"Benim niyetim huzursuzluk çıkarmak-" 

Çalmak, çırpmak değil... Sırası değil Atilla.

"Kes lan sesini!" Sandalyesini geri ittirip yanıma yaklaştı.

Dayak geliyordu.

"Bir daha bir olaya karıştığını duymayacağım." dedi normal sesiyle.

"Duymayacaksınız söz-"

"Konuş demedim." Cevap vermediğimde birkaç saniye bana baktı. "Bundan sonra her gece nöbetini tutacaksın. Sabah yedide odamın önünde bekleyeceksin. Akşam içtimasına ve kışla temizliğine katılacaksın."

Ebesinin amı.

"Adam olacaksın bundan sonra, anladın mı?"

Keyifsiz bir şekilde, "Anladım komutanım." dedim ve gözlerimi zemine çevirdim.

Çenemden tutup kafamı kendine doğru kaldırdı. "Beğenemedin mi?" diye sorduğunda cevap vermedim. Daha doğrusu veremedim zira suratı o kadar yakınımdaydı ki ve bana öyle seksi bir şekilde bakıyordu ki söylediklerini zihnimde tanımlayamadım.

Anlık olarak bakışlarım kızarmış dudaklarına kaydı.

"Komutanım." dedim, gözlerimi zar zor dudaklarından çekerek. Parmakları hala sıkıca çenemi kavrıyordu. 

Kazan ya da kaybet.

Yarı yarıya olan şansıma güvenmeyi tercih ettim.

"Başka bir şekilde cezalandırsanız, olmaz mı?" diye sorarken aramızdaki mesafeyi kapatmıştım.

Anlık cesaretimin sebebi kendisiydi. Günlerdir üzerimde hissettiğim bakışları, şimdiki davranış şekli... Bu odadan ya memnun bir şekilde ayrılacaktım ya da ağzıma sıçılmış bir vaziyette. Ortası yoktu. 

Tek kaşı cesaretimi takdir edercesine yükseldi. Dudaklarında kendini beğenmiş bir gülümseme oluştu ve, "Ne gibi?" diye sordu. Kendini geriye çekmemişti. Böyle yapmaya devam ettiği her an üstüne atlayıp üniformasını parçalayacak potansiyelim olduğunu biliyor muydu?

Parmak uçlarımda yükselip yüzlerimizi birbirine hizalarken gözlerim yüzünde geziniyordu. Herhangi bir ters mimikte kendimi çekmeye hazırlanmıştım ama aksine, mavi gözlerindeki kömür siyahı göz bebekleri daha da genişlemişti. 

Nefeslerimiz birbiriyle iç içe geçmişken daha fazla beklemeden dudaklarımızı birleştirdim. 




BİAT (GAY) (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin