XIV.

72.2K 2.6K 400
                                    

Yemekhanede her zamanki gibi sırada durmuş bekliyorduk.

"Bu şerefsiz evladı yüzünden oldu." Kazım abi çatık kaşlarıyla beni işaret ettiğinde tatlı bir gülümsemeyle ona baktım. "Şimdi ne diyeceğim ben kadına?"

"Abi sen de bir zahmet telefonu kapattığından emin olsaydın. Benim suçum mu?"

"Off." dedi elini alnına götürerek. Eşiyle telefon görüşmesinden sonra ben burada karıları götürmesi ve karısının karşısında hanımcı olmasıyla ilgili manidar birkaç espri yapmıştım. Meğer ki eşi telefonu kapatmamış, söylediğim her şeyi duymuştu.

"Abi sen de hem ayranım dökülmesin hem götüm sikilmesin derdindesin." Bir anda elini enseme atıp beni zemine doğru eğdiğinde gülerek ondan kurtulmaya çalıştım. "Ya ayran ya göt işte. Başka türlü olmuyor."

"Senin götünü sikeceğim bu gidişle."

"Asker!" Serdar komutanın sesi kulaklarımızda yankılandığında hepimiz aniden doğrulup selam pozisyonuna geçmiştik. Gözümü yemekhanede gezdirdiğimde herkesin hazır ol konumuna geçtiğini gördüm. "Ne oluyor burada?" Ellerini arkasında birleştirmiş, üstten bakışlarla bize bakıyordu. "Ne bu lakayıtsız tavırlar?" Sesi sertti.

"Özür dileriz komutanım." Kazım abinin korkudan çükü içine kaçmış bile olabilirdi. Benimkinden bile küçüktü onunki amk.

"Özürünü tuvaletleri temizlerken dileyebilirsin." Doğruca Kazım abiye bakıyordu. Kazım abi anlamamış bir şekilde Serdar komutana baktığında, "Ne bakıyorsun asker? Koyul işe!" diye kızdı.

"Emredersiniz komutanım!" Bir hışımla yemekhaneyi terk etti.

"Kendinize gelin!" dedi gözlerini yemekhanede gezdirerek. "Babanızın evi değil burası. Askerde olduğunuzu unutmayın." Gözlerini bana çevirerek birkaç saniye baksa da bir şey demeden ilerlemeye başladı.

Arkasından baktım. Bu karizma bu seksilik kimsede yoktu aq.

"İyi sıyırdın ha." dedi Gökhan omzuma omzuyla vururken.

"Şimdilik." dedim komutanların yanında oturan Serdar'a bakarken. Bugün toplu halde yemekhaneye gelmişlerdi. Normalde kendileri ayrıca sipariş verir ve bir komutanın odasında toplanıp yerlerdi. "Yarın ne olacak Allah bilir."

En sonunda sıra bize geldiğinde yemekleri alıp rastgele bir masaya oturduk. Bizden birkaç dakika sonra da Bülent ve Hozan yanımıza gelmişti. "Selamın aleyküm din kardeşlerim." Bülent kendini yanıma bıraktı. Hozan da Bülentin karşısına oturmuştu. Hepimiz Allah'ın selamını aldık.

"Patates püresi ne amk." dedi Gökhan suratını buruşturarak. "Bir insan neden dümdüz patates yer ki?"

"Ben. Yemiyorsan yolla." dedim.

"Bokumu ye." İnadıma patates püresini kaşıkladı. "Yemek seçecek halim yok ya."

"Puşt." Yandaki ızgara köfteden ağzıma atıp yemeğe başladım. Bugünkü menü güzeldi. Komutanların neden geldiği belli olmuştu.

"Kazım abiye yazık oldu ya." Aklıma geldiğinde yemek boğazımda kaldı. "Gitmeden Salih'ten bisküvi falan alalım da aç uyumasın adam." Benim yüzümden hem karısıyla arası bozulmuştu hem de yemek yemek yerine tuvalet temizliyordu.

Onaylayan mırıltılar çıkardılar. Yemekten sonra yemekhaneden ayrılıp koğuşa gittik. 

"Tipe bak çay demle." Yanından geçtiğim Halit bana eksi beş yaş esprisi yaptığında gözlerimi ona çevirdim. Kendince bana laf sokmuştu. "Hıhı-hıhıhı." İğrençce gülmüştü bir de.

"Sonra demliği de sana sokarız. Güzel olur." Normalde böyle bir şeye cevap bile verilmez ama buradaki insanlar sessizliğinin sebebini asaletinden değil mallığından aldığını düşünüp üstüne gelmeye çalışır.

O yüzden burada babam babanı döver diyene bile cevap vermek şart.

"La bana bulaşma." diyerek oturduğu yerden kalktığında hemen karşısında sağlamca durup, "O ağzını tut lan o zaman." dedim. "Sikmiym belanı şimdi."

"Tutmuyorum lan. Var mı bir diyeceğin?"

"Var da senin gibi ibneyi ciddiye almaya gerek yok." Etraftakiler bir anda gerildi. Bazıları da olay çıkacağını bildiğinden mutlulukla bakıyordu.

"Ayrılın lan!" Çavuş ikimizin arasına girip ikimizi de iki yana ittirdi. "Akşam akşam komutanlık etmeyin beni."

"Sen dur oğlum." Halit doğruca bana bakarken söyledi. "Sen dur."

"Boş hava yapma aslanım. Otur da keyfine bak."

Arkasını dönüp tayfasıyla yataklarına ilerlediğinde ben de kendi yatağıma geçtim.

Cebimden telefonumu çıkardığımda parmaklarım Whatsapp'a, oradan da Serdar komutanın profiline gitmişti. Her şey kontrolüm dışı otomatik olmuştu.

Elindeki uzun namlulu silahla, jipin üstünde otururken verdiği poza bakarken istemsizce alt dudağımı ısırdım.

Off, çok fena bir adamdı.

BİAT (GAY) (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin