XIII.

78.7K 2.8K 902
                                    

Komutan postası olarak ilk kez bana farklı bir görev verilmişti. O da komutanı evine bırakma göreviydi. 

Evet, sadece evine bırakma. :)

Cebimdeki anahtarı çıkarıp siyah jipin kilitlerini açtım. Arabaya bindiğimizde anahtarı kontağa taktım ve vitesi öne atıp motoru çalıştırdım. Serdar komutan gerekli yerlerde bana yönleri söyleyerek ilerliyorduk. 

En sonunda müstakil bir evin önünde durduk. Kemerimi çıkarıp arabadan indikten sonra arabayı kilitledim. Serdar komutanın peşinden eve doğru ilerledim. Cebinden ev anahtarını çıkarıp kapıyı açtıktan sonra kenara çekilip içeriye girmemi bekledi. Kapı önünde ayakkabılarımı çıkarıp içeriye adımladım. 

"Tek mi yaşıyorsun?" Gözlerimi antrede gezdirdim. 

"Evet."

"Kız kardeşin?"

"Günlük ziyarete geliyor sadece. Okulu Ankara'da." 

"Anladım."

Bir odaya ilerlediğinde ben de onun peşinden gittim. Işıkları açtığında buranın kendi odası olduğunu anlamıştım. Yatağının kenarına otururken ben gözlerimi odada gezdiriyordum. Yatak, dolap ve halı haricinde ekstra hiçbir şey bulunmuyordu. 

"Basit bir adamsın." diye mırıldandım. Ben de öyleydim ama hiç değilse duvara bir poster asmışlığım vardı. Burası dümdüz odaydı. 

Kollarını arkasına yaslayıp geriye yaslanırken, "Öyleyim." dedi sadece. "Gelsene." Kucağını işaret etti. 

"Olur." Tam karşısında, ayak uçlarımızın birbirine dokunacağı kadar yakın bir mesafede durdum ve üstüne eğildim. Dizlerimi iki yandan yatağa yaslayıp kucağına çıkarken dudaklarımızı da birleştirmiştim. 

Büyük elleri kalçalarımı avuçlarken dudakları dudaklarıma eşlik ediyordu. Her ne kadar anın tadını çıkara çıkara, geçen seferki gibi tur bindirmek istesem de hızlı olmak zorundaydık. 

Dudaklarından ayrılıp ellerimi üstümdeki üniformaya götürdüm. Boynumdaki fermuarı indirdikten sonra tişörtü çıkarıp zemine bıraktım. Bu sırada Serdar da kendi tişörtünü çıkarmıştı. Ayağa kalkıp kamuflaj desen pantolonumu da çıkararak tişörtün yanına bıraktım. 

Serdar yatakta gerilediğinde hızlıca bacak arasına girmiş ve henüz sertleşmemiş erkekliğini dudaklarım arasına almıştım. Hem dil darbeleri hem de elimle kısa sürede sertleşmesini sağladıktan sonra ince kıllarla kaplı göbeğinden öperek yukarıya çıktım. Yüzümü boynuna gömüp sert öpücüklerimi oraya bırakırken aletlerimizi birbirine sürttürüyordum. 

Vücut boy farkımız siklerimiz için de geçerliydi. Benimki üzüntüden boynunu büküp ağlayabilirdi bile. Zaten küçüktü bir de onunkinin yanında daha da küçük kalıyordu. 

Benimki çük, onunki yarraktı.

Dişlerimi köprücük kemiğine geçirdiğimde zevk dolu bir iniltiyle kalçama şaplak attı. Çıkan ses kulaklarımda yankılandı.

Saniyeler içinde yerlerimizi değiştirip beni altına aldı. Bacaklarımı genişçe açıp onu davet ettim.

Kayganlaştırıcıyı alıp eline sıktıktan sonra önce deliğime yaydı sonra da sikine.

Elimi aletime atıp kendimi çekiştirirken, "Çabuk." diye mırıldandım. Elleriyle belimden tutup beni kendine çektikten sonra bir saniye bile beklemeden içime girdi.

"Ahh!" Aletimdeki elimi hızlandırıp acıyı görmezden gelmeye çalıştım. Yavaş ama sert hamlelerle kendini bir süre içine ittirdikten sonra biraz olsun genişlememle hızını artırmaya başladı.

"Serdar." diye fısıldarken omuzlarından tutup üstüme çektim onu. Parmaklarımı ensesine dolayıp yüzünü boynuma gömdüm.

Siki şu ana dek tattıklarımdan çok daha iyiydi. Sanki benim deliğime özel üretilmiş gibi, zevki uç noktalarda tattırıyordu.

Dudaklarını boynumda ve omzunda gezdirip sulu öpücükler bırakmaya başladı. Benim de ellerim rahat durmuyor, tüm vücudunda geziniyordu. Sırtı her kendini ittirişinde kasılıyordu.

Ellerini kafamın iki yanına yaslayıp kafasını boynumdan kaldırdı. Künyesi şıkırtı sesi çıkararak çenemin hemen aşağısında sallanıyordu.

Dudaklarımız arasında santimler vardı ve nefeslerimiz birbirine karşıyordu. Yüzündeki ifadeden zevk aldığını çok net seçmiştim. "Daha hızlı." diye fısıldadım kendimden geçmiş bir şekilde.

Bir anda içimden çıktı ve, "Yan yat." dedi. Sol kolumun üstüne uzandığımda arkama geçti. Kaşık pozisyonunu aldığımızda bacağımdan tutup bacağımı havaya kaldırdı ve kendini tekrar içime itti.

Böylece kendini daha derinlerime çok daha hızlı itmeye başlamıştı. Bir elimi dizimin arkasına atıp bacağımı göğsüme kadar çektim. Bu sayede Serdar bir elini belime koyup beni sabitlemişti.

"Çok iyisin." Kulağıma fısıldadı ve kulak mememi dişleri arasında ezdi.

Aldığım zevkle gözlerim sulanmıştı.

"Gelicem." dedim elimi sikime atarak. Dolu dolu hissediyordum. "Devam et, ahh!" Kasıkları kalçama sertçe vurdu. Her vuruşta tok bir ses çıkıyordu.

Bir dakikadan daha kısa bir süre sonra zevkle boşalırken kasılıp gevşeyen deliğimle onun da boşalmasını sağlamıştım.

Her ne kadar içimde olsa da kondom taktığı için içime boşalmamıştı. İçimden çıktıktan sonra kondomu çıkarıp yere fırlattı.

Sırtüstü yatağa uzanıp tavana bakarken ikimiz de nefes nefeseydik.

Bana kalsa tam şu an gözlerimi kapatır ve boşalmanın getirdiği mayışmışlıkla uyurdum ama böyle bir seçeneğim yoktu.

"Duş alabilir miyim?" diye sordum yatakta doğrularak. Kafasını sallayıp, "Sağ çaprazda." dedi. Yataktan kalktım ve doğruca banyoya ilerledim.

10K okunma için teşekkürler umarım severek okuyosunuzdur

BİAT (GAY) (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin