XXVII.

51K 2.3K 232
                                    

"İzin alacak mısın sen de?" diye sordu Serdar, bana bakarak. Birlikte ağaç altındaki bankta oturuyorduk. Hava o kadar sıcaktı ki dört duvar arasında nefes alırken bile terliyordum.

"Almayı düşünüyorum komutanım." dedim kafamı sallayarak. Askeriyeden uzaklaşıp bir haftalığına da olsa kafamı rahatlatmam gerekiyordu. Ayrıca ailemi de fazlasıyla özlemiştim. Gidip ellerini öpmenin vakti gelmişti.

Serdar'dan bir hafta uzak kalmaksa nasıl yapacağımı bilmediğim bir durumdu.

Kısık gözleriyle bana baktı. "Kaç gün?"

"Bir hafta işte." Elimdeki çam ağacının iğne yaprağını diğer ucundan geçirdim. Böylece halka haline gelmişti. "Annem çok istiyor gitmemi." Serdar birkaç saniyeliğine halka yaptığım yaprağa baktı.

"İyi olur tabii aileni görmek." dediği sırada başka bir yaprağı o eline alıp benimki gibi bir ucunu diğer ucuna sokup küçük bir halka oluşturdu.

Sol elimi tutup kendine çektiğinde anlamamış bir şekilde ellerimize baktım. Elimi alttan destekledikten sonra halka halindeki yaprağı yüzük parmağıma geçirip ucundaki fazlalığı kopardı. "Benim olduğunu unutma." diye mırıldandığında gülümseyerek yüzük parmağıma baktım.

"Seni seviyorum." dedim gözlerinin içine bakarak. "Şüphen olmasın." Kendi elimdeki halkayı küçültüp onun sol elini kendime çektim ve aynı şekilde o yaprağı da onun yüzük parmağına geçirdim.

"Şüphe değil, uyarı." dediğinde bir şey demedim.

"Sen de unutma o zaman, uyarımı önden yapayım." Kafasını salladı sadece. "Bu hafta içinde yeniden ava çıksanıza." dedim sırıtarak. "Yeniden bir tavşan kovalasak."

"Senin bi et yiyesin gelmiş." dediğinde kahkahamı son anda durdurdum. Elimi ağzıma götürüp gülüşümü bastırdım.

"Senin gelmedi mi?" diye sorduğumda dilini dudaklarında gezdirdi. Sırıtıyordu. "Serdaaar." dedim cilveli bir şekilde. "Senin odaya gitmedik mi peki?"

Bir şey demeden ayağa kalktığında hemen ben de ayağa kalktım ve birlikte odasına ilerledik.

Bana et yedirecekti. :)

Kapıyı kapattığımda hızlıca beni kapıya yaslayıp yüzünü boynuma gömmüştü. Kafamı yana yatırıp ona alan açtıktan sonra anında elimi fermuarına attım. Kalçamdaki bir eli uzaklaşıp da ardından kilit sesi duyduğumda dudaklarım kıvrıldı.

Sonunda.

Fermuar kısmından sikini dışarı çıkardıktan sonra elime tükürüp onu çekmeye başladım. Onun elleri de pantolonumdan içeri girmiş, kalçalarımı avuçluyordu.

Onu arkaya ittirip masanın önündeki sandalyelerden birine oturmasını sağladım. Hızlıca dizlerimin üstüne inip aletini dudaklarımın arasına aldım.

Elimden geldiğince sessiz ve hızlı olmaya çalışarak onun her bir yanını dilimle yalayıp boğazıma kadar git gel yaptım.

Bir süre sonra beni koltuk altımdan kavrayıp masaya oturttu. Eliyle benim de fermuarımı açıp sikimi eliyle sarıp birkaç kez kuru bir şekilde çekiştirdi. Alt dudağımı ısırarak gözlerine baktım.

Boştaki elini dudaklarıma hizaladığında ağzımı araladım ve elini yalamaya başladım. Elinde kuru bir nokta kalmayana kadar her yeri yaladığımda elini çekip sikimi sıkıca tuttu ve okşamaya başladı. Avuç içime tükürüp ben de aynı şekilde onu çekmeye başladım.

Dudaklarımız birbiriyle buluştu. Sulu bir şekilde öpüşürken dilini ağzıma ittirdi. Anında dilini emmeye başladım.

Tam da o sırada kapı tıklatıldığında ikimiz de öylece kalakaldık. Far görmüş tavşan gibi.

"Odasında değil galiba." Hakan komutanın sesi kulağımıza ulaştı.

"Allah Allah, nereye kayboldu ki?" Neslihan üsteğmen mırıldandı. "Dur bir arayayım." Serdar hızlıca elini cebine götürüp telefonu sessize almaya çalıisa da çoktan odayı zil sesi doldurmuştu.

"Telefonunu odasında unutmuş galiba." dedi Hakan komutan. Eliyle kapı kolunu indirdiğinde yüreğim ağzıma gelmişti. Neyse ki kapıyı kilitlemişti.

Yoksa faka basmıştık.

Serdar'la göz göze geldiğimizde ikimizin de üç buçuk attığı her halinden belliydi.

"Neyse, görürüz birazdan." Neslihan teğmen mırıldandıktan sonra Hakan komutan da onu onaylamış ve çok geçmeden adım sesleri uzaklaşmıştı.

"Neyse." dedi dudaklarıma uzanarak. "Gel buraya." Sırıtarak dudaklarına uzanıp öpmeye devam ettim.

Odasındaki ilk emmeli gömmeli yiyişmemizde baskın yememiz nasıl bir şanssızlıktı bilmiyorum.

BİAT (GAY) (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin