Gün içinde Serdar'ın bana daha soğuk yapması yüzünden suratım asıktı. Birkaç kez cilve yapmaya çalıştıysam da asla pas vermeyince ben de çok saçma bir şey yapma kararı almıştım. O da dikişlerimin açılmasına sebep olana kadar saçma sapan esneme hareketleri yapmaktı.
Üstümdeki haki rengi tişörtün bıçaklandığım kısmına kan lekesi geldiğinde suratımdaki acılı ifadeyle gülümseyip hızlıca kapıyı tıklattım. Gir emrini verdiğinde içeriye adımladım.
"Komutanım." dedim acıyla suratımı buruşturarak. "Sanırım dikişlerim açıldı." Elimle bıçak yarasını işaret ettiğimde sert bakışlarla işaret ettiğim yere baktıktan sonra o sert bakışı kırılmıştı.
Oturduğu yerden hızlıca kalkarken, "Nasıl becerdin lan bunu?" dedi sinirle.
"Bir an unutup esneyince..." dediğimde hızlıca tişörtümü kaldırıp dikişlere baktı.
"Bir insan bıçak yarasını nasıl unutabilir?" dedi hayretle. "Evet açılmış. Yürü revire gidiyoruz."
İşte şimdi sırası gelmişti. "Gerek yok. Ben kendim giderim." dediğimde kaşlarını çatarak bana baktı. "Zaten tüm gün suratıma bakmıyordun."
"Bunu sonra konuşuruz. Yürü." dediğinde bir şey demeden arkamı dönüp odadan çıktım. O kadar çok acımamasına rağmen bilerek acı dolu mırıltılar çıkararak birkaç adım attım.
"Çok mu ağrıyor?" diye sordu yanımda endişeli bir şekilde. İçten içe güldüm. Senin atarım buraya kadar aslanım.
"Biraz. İlacımı içmeyi unutmuştum." Gerçekten de unutmuştum bu arada. Yalan değildi.
"Seni sikicem ama he." dedi. "Nasıl unutuyorsun?"
"Sen bana küfür edince sorun yok ben edince oluyor amk." diye kendi kendime söylendiğimde sabır çekti.
"Küfür etmene sinirlenmedim ben. İnsanlarla olan lakayıt tavırlarından hoşnut değilim."
"Allah allah?" dedim kaşlarımı kaldırarak. "Neymiş lakayıt tavırlar?"
"Sonra." dedi önümüze askerler çıktığında. Bir şey demedim.
Revirde Neslihan üsteğmen iki hemşiresiyle çay içiyordu.
Gözleri anında üzerimdeki kanlı tişörte kaydığında yanındaki Asena'ya dönüp, "Sana dedim değil mi o kesin patlatıp gelir diye?" dedi.
"Teğmenim patlatmak falan biraz ayıp olmuyor mu?" dedim gülümseyerek. Aramızda samimi bir ilişki olduğundan daha rahattım Neslihan teğmenle. O da beni fazlasıyla severdi.
Söylediğim şeyle gülerek kafasını iki yana salladı. "Hoş geldin Serdar." diyerek Serdar'ı da selamladı. O sırada diğer hemşire Turan ayağa kalkıp yanıma gelmişti.
"Şöyle otur, bakalım." diyerek sedyeyi işaret etti. "Tişörtünü çıkarabilir misin yardım lazım mı?"
"Kollarımı kaldıramıyorum." dediğimde bir şey demeden tişörtü önce sağ kolumdan çıkardı. Göz ucuyla Serdar'a baktım. Bakışları üzerimizdeydi. Sinirli bir şekilde gözlerime baktığında içimden sabır çektim.
Serdarın çene kemiği dişlerini birbirine bastırmasından belirginleşmişti. "Neslihan sen ilgilensene." dedi bir anda. "Bu salak yine patlatır dikişleri. Sen sağlam yaparsın." Bana salak demesiyle gözlerinin içine baktım ama o bana bakmıyordu o an.
"Dikişin sağlamı mı olur Serdar?" dedi Neslihan üsteğmen çayından bir yudum aldıktan sonra. "Turan hallediverir işte."
Üstsüz kaldığımda Turan dikişlerime artık ne yapması gerekiyorsa onları yaparken Serdar da bu süreçte ayaküstü Asena ve Neslihan'la sohbet etmişti. Arada bir gözü bize kayıyordu.
"Daha dikkatli ol bundan sonra." dedi Turan işi bittiğinde. "En azından şu üç dört gün için. Açılmasın yeniden."
"Dikkat ederim." dedim kafamı sallayarak. Tişörtüme uzanıp kafamdan geçirdikten sonra kollarımı giyip ayağa kalktım. Her ne kadar yine zorlanmış olsam da Serdar'ın yine tribini yemek istemiyordum. "Teşekkürler."
"Rica ederim." Tatlı bir şekilde gülümsedi. Çok geçmeden revirden çıkmıştık.
"O ne? Beni mi kıskandırıyorsun?"
"Ne?" dedim şaşkınlıkla. "Ne alakası var?"
"Kollarımı kaldıramıyorum." diye beni taklit etti.
"Diyorsan kaldırayım yine revire gidelim?" dedim tehditkar bir tavırla.
"Neyse."
"Sen çıkarsaydın yok demezdim hem." dedim sırıtarak.
"Turan'a da demedin zaten."
"Turan kim amına koyim?" dedim sinirle.
"Şşt." dedi uyarırcasına. Bir an hala dışarıda olduğumuzu unutmuştum. Sessiz kalıp odasına girene kadar sustum.
"Sen beni mi kıskanıyorsun?" diye sordum odaya girdiğimizde.
"Hayır." dedi düz sesiyle.
"Çok seksi oluyorsun kıskanınca." diyerek ona bir adım attım.
"Onu geç de şu konuya gelelim. Diğer erlerle çok cıvıklaşıyorsun."
"Eğleniyorum." dedim hazırcevap bir şekilde. "Yasak mı?"
"Tamam bundan sonra tavırlarına dikkat ederek eğlen."
"Lan ne yapıyorum sanki?" dedim anlamamış bir şekilde. "Eğer bir şüphen varsa yüzüme söyle." dedim gözlerimi kısarak.
"Bir şey yapıyorsun demiyorum. Dikkat et diyorum." Eliyle çenesini kaşıdı.
"Edemem." dedim inat ederek. "Nasıl davranmam gerektiğini kendim biliyorum zaten."
"Bu sözleri hatırlatırım." dedi ciddi bir ifadeyle.
"Hatırlat." dedim ve parmak uçlarımda yükselerek yüz yüze gelmemizi sağladım. "Benlik sorun yok." Dudaklarını öptüğümde beni geriye ittirip sırtımı duvara yasladı. Üstüme çok yaslanmamaya dikkat ederek dudaklarıma yapıştı ve sert hamlelerle öpmeye başladı.
Dudaklarını çekmeden yanağımdan öptü. Sonra kulak mememi hafifçe ısırdı ve fısıldadı.
"Göreceğiz orasını."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİAT (GAY) (+18)
Genel Kurgu(tamamlandı) Komutan postası. +18'dir. Yaşı tutmayanlar gelmesin.