XXX.

43K 2K 392
                                    

Üstünde ileri geri hareket ederken kollarımı sıkıca boynuna dolamıştım. O da iri elleriyle belimden kavrıyordu. Yanağım omzundaydı.

Çok geçmeden sıcaklığını içimde hissettim. Bense çoktan onun karnına gelmiştim. Yerimde hareket etmeden öylece üstünde kaldım. Serdar'ın eliyse bir tüy hafifliğinde sırtımı okşuyordu.

Boynundan, çenesinden ve en son da dudağından uzun uzun öptüm.

"Duşa girelim mi?" dedim geri çekilerek. Gülümsedi ve eliyle bacaklarımdan kavrayıp ayağa kalktı. Düşme korkusuyla hızlıca boynuna tutundum.

"İnsan haber verir." dedim sıkıca tutunduğum sırada.

"Ben senin kılına zarar vermem yavrum." dedi, banyoya ilerlerken. Hayvan gibi herifti, 80 kiloluk beni bile rahatça kaldırıyordu.

"16 saat nöbet tutturmaya bildin ama?" dedim o günü hatırlatarak. Vicdansız, nöbette indirim yapmamıştı. "Bacaklarım kopmuştu resmen."

"Hak etmiştiniz." dedi sırıtarak.

"Bunda biraz haklı olabilirsin." dedim, hakkını vererek. Banyoya girdiğimizde beni yere indirip küvetin dolması için suyu açtı.

"Biraz?" dedi, tam karşımda durarak. "Askerlik, rakı? Ve "biraz" haklıydım?"

"Millet askerde neler yapıyor adam, konuşturma şimdi beni."

"Konuşsana, hazır iki gün kalmışken 3 aylık uzatma şoku verelim."

"Öh, abartma." dedim gülerek. Sonra aklımda iki gün deyişi takıldı.

Sahiden de... 2 gün...

"Seninle bir şey konuşmam lazım." dedim, ciddi bir şekilde. Birkaç saniye bana baktıktan sonra cevap vermedi. Akan suyu kapatıp küvete girdiğinde ben de kucağına oturdum. Sıcak su anında rahatlık vermişti vücuduma.

"Konuş." dedi, bir eliyle sıcak suyu hafif hafif vücuduma dökerken. Yanağımın içini dişleyerek birkaç saniye ona baksam da şimdi tek kelime bile edesim gelmemişti. O yüzden bir şey demeden yanağımı omzuna yaslayıp gözlerimi kapattım.

"Seni seviyorum." dedi, ensemden kavrayarak. "Bunu biliyorsun."

"Biliyorum." diye mırıldandım. Bir elim göğsünde hafif hafif gezinirken geri çekilip okyanus mavisi gözlerime baktım. "Ama Serdar..." Derin bir nefes çektim içime. Bunu söylemeye hazır bile hissetmiyordum. Hatta dürüst olmak gerekirse, bunu söyleyecek kişinin ben olacağım bile aklımın ucundan geçmezdi.

Oysa şimdi, ikimizde bir gelecek göremiyordum.

Ben Aydın'a gittiğimde ne olacaktı? Ailem şimdiden evlilik konularını konuşmaya başlamıştı. Onları bir şekilde idare etsem bile Aydın'ı bırakıp başka bir şehre gitme gibi seçenek yoktu hayatımda. Babam yaşlanıyordu artık. Evi geçindirmek tek erkek olarak bana düşüyordu. Çok fazla sorumluluğum vardı ve... Aşkımı tercih etmek bu hayatta yapabileceğim en büyük bencillikti.

Aydın'da kalıp uzaktan ilişki yaşasak bile zamanla soyut mesafeler de girecekti aramıza. Birbirimizden bıkmış bir şekilde veya mesafelerin verdiği başka tutkuların esiri olarak ayrılmak istemiyordum.

"Ayrılmamız lazım." dediğimde bunu söylememi beklediği yüzünden belliydi. Şaşırmamıştı.

İfadesiz bir şekilde bana baktıktan sonra derin bir nefes aldı. "Neden?" diyebildi sadece.

"Yürümeyeceğini biliyorsun." diye mırıldandım.

"Bilmiyorum." dedi. "Kendi güvensizliğini bana dayatma."

"Alakası yok." dedim anında.

"Hiç denemeden bitirmeye kararlıysan, benim bir şey demeye hakkım yok." dediğinde birkaç saniye ona baktım. O böyle diyordu ama hep böyleydi.

Liseye geçtiğinde ortaokul arkadaşlarınla 'biz ayrılamayız' der ayrılırdın. Lise yıllığına 'arkadaşlığımız asla son bulmayacak' yazar iki ay sonra rehberden numarasını siler, bir daha da görüşmezdin. Bu bir gerçekti.

"Hakkın var." dedim. "Nasıl hakkın yok Serdar, tek kişilik mi yaşıyoruz biz bu ilişkiyi?"

"Atilla günler önce kafanda bitirmiştin zaten, farkında değil miyim sanıyorsun?" dediğinde gözlerimi kaçırdım. Gözlerimi kaçırmamla oturduğu yerde hareketlendiğinde ayağa kalkmak istediğini anlayarak yana kaydım. Küvetten çıkıp havluya uzandı ve beline sardı.

"Tartışmaya gerek yok. Tamam. Ayrılalım." dediğinde boğazıma bir yumru oturmuştu. Gözlerim dolmuş bir şekilde ona baktım.

"Bir erkeğe aşık olduğumu anlamazlar." dedim, güçsüz sesimle. "Ne yaparsak yapalım, anlamazlar Serdar. Olmaz."

"Sorun yok." İlk kez sesinin bu kadar çaresiz çıktığını duyuyordum. "Sen duşunu al." Banyodan çıkıp ardından kapıyı kapattığında öylece kapalı kapıya baktım. Birkaç dakika sonraysa kulağıma dış kapının kapanma sesi gelmişti.

Su buz kesene kadar küvetin içinde öylece oturdum. Kalbim paramparça olmasına rağmen bir damla yaş akmadı gözümden. Öylece kalakalmış bir şekilde boş duvarları izledim.

En sonunda banyodan çıktığımdaysa evde tektim. Onu beklemeye yüzüm olmadığından kıyafetlerimi giyip askeriyeye dönmüştüm yeniden.

Yatağıma kendimi bırakıp uyumak istedim. Uyudum da.

Ama gece yarısı kalp acısıyla uyandığımda...
Tuvalet kabininde, bir künyeye sıkıca tutunarak hıçkıra hıçkıra ağladım.

ben dün gece rüyamda
seni siktim bir anda-
nys

ayrılıp bi daha da kavuşmasınlar diyen çük, "la oglim sen ne saçmalüüürsün belanı sikkerim ha" diyenler 31cmhaşmetli yazsın

ii gnlr

BİAT (GAY) (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin