Bölüm 43
Kalbi göğüs kafesinde arsızca çarparken büyük bir korkuyla yerde acıyla kıvranmakta olan kıza doğru koştu Dolunay. Bir hışımla yere çöktü ve kızın vücudunu kontrol etti. Görünürde herhangi bir yara yoktu fakat kız acıdan bağırıyordu.
Yesung üzerindeki şaşkınlığı zoraki atarak "Onun neyi var? Anlayabildin mi?" diye sordu Dolunay'a.
Dolunay umutsuzca başını iki yana sallarken hızla kızın bileklerini tutmuş ve ona şifa vermeyi denemişti fakat işe yaramıyordu. Yesung'a korku ve umutsuzlukla karışık bir bakış atarken "Şifa veremiyorum. Bu her neyse çok güçlü!" dedi.
Yesung yere Dolunay'ın yanına oturarak "Bu bir büyü olabilir mi?" diye sordu. Dolunay birkaç saniye duraksadıktan sonra "Bilmiyorum ama denemekten zarar gelmez. Yanında kesici bir şeyler var mı?" diye sordu. Bu bir büyüyse nasıl bozacağını güç aktarımı sayesinde biliyordu.
Yesung başını olumsuz anlamda sallarken gözleriyle etrafı tarıyordu. Dolunay ise söylenmeye başlamıştı: "Şu hale bak! Savaşa bu kadar yakınken yanımızda silah taşımıyor olmamız tam bir ahmaklık! Bu da bize ders olsun..."
Yesung Dolunay'a hak verirken yerde bulduğu tek ucu sivri bir dalı hızla Dolunay'a fırlattı. Dolunay dalı havada yakalar yakalamaz kendi avucuna derin bir kesik atarak kanını akıttı. O akan kanla yere değişik şekiller çizerken Yesung dikkatle Dolunay'ı izliyordu.
Şekilleri çizmeyi bitirdiğinde alana bir sessizlik yayılmıştı. Yerdeki kızın gözleri boşluğa düşerken onu zamanında kurtaramamış olmanın pişmanlığıyla dizlerinin üzerine çöktü Dolunay. Sadece birkaç saniye... Birkaç saniye daha dayanabilseydi Dolunay büyüyü bozabilirdi...
Gözlerinin dolmasına ve sesinin titremesine engel olmaya çalışarak "Yetişemedim, o öldü." dedi.
Yesung elini Dolunay'ın omzuna koyup "En azından kurtarmak için çabaladık..." diyor ve onu teselli etmeye çalışıyordu. Dolunay ise gözlerini boşluğa düşen bakışlardan ayırmayarak mırıltıyla "Bunun hesabını verecek! Huru'yu bizzat ben öldüreceğim!!!" diyordu.
Yesung elleriyle yerdeki kızın gözkapaklarını indirirken duyduklarının şaşkınlığıyla duraksadı ve bakışlarını Dolunay'a çevirdi. Dolunay'ın kollarını tutup ayağa kalktı ve onun da kalkmasını sağladı. Ardından ciddiyetle gözlerine bakarak "Ne oldu? Bana her şeyi anlat." dedi.
Dolunay nereden anlatmaya başlayacağını bilemeyerek birkaç saniye sustuktan sonra "Sen gittikten sonra sesin geldiği yönden bir yarasa havaya yükseldi ve uçmaya başladı. Düz bir çizgide uçuyor olması ve gündüz vakti görünmesi benim dikkatimi çekti çünkü yarasalar daireler çizerek uçarlar ve gece vakti ortaya çıkarlar. O an ne yapacağımı bilemedim ama düşündüğüm şeyse eğer bunu deneyip görmeliydim. Yerden bir taş alıp yarasaya fırlattım. Taş yarasaya çarpınca yarasa sendeledi ve arkasını dönerek taşın geldiği yöne baktı. Oysa yarasalar kördür. Bu yarasa direkt olarak bana baktı ve hızla üzerime uçtu. O sırada Ales beni yerin altına çekti ve o yarasanın aslında Huru olduğunu söyledi. Anlayacağın (yerde yatan kızı işaret ederek) bu kıza her ne olduysa buna Huru sebep oldu!" dedi.
Yesung kaşlarını çatmış düşünüyordu. Bir süre sonra "İyi ama neden bu kız? Bu kızda bilmediğimiz bir şeyler olmalı!" dedi.
Dolunay başını sallayarak Yesung'u onaylarken bakışlarını yerdeki ölü bedende gezdirdi ve tekrar Yesung'a dönerek "Şimdi ne yapacağız?" diye sordu.
Yesung bakışlarını kısa bir an kızda gezdirdikten sonra "Onu kasabaya götürelim. İlla ki onu tanıyan biri çıkacaktır." dedi. Ardından kurt formuna girerek diz çöktü. Dolunay kızı Yesung'un sırtına yerleştirdi ve kendisi de kurdun sırtına çıkarak bir eliyle kızı sıkıca kavrarken diğer eliyle Yesung'un sırtındaki tüylere tutundu. Yesung hızla kasabaya doğru koşarken Dolunay bu ölü bedeni düşmemesi için sıkıca kavramıştı...

ŞİMDİ OKUDUĞUN
BAĞIMSIZ SAVAŞÇI
ФэнтезиBir orduya karşı tek başına savaşabilecek güçte biri mi? Ancak masallarda olur... Öyle değil mi? Doğa üstü bir yaratık düşmanı tek hamleyle yener ve savaş biter. Puff... Ordu yok olur. İnsanlar hiç bir şey olmamış gibi mutlu son yazarlar kitaplara...