EN ÖLÜMCÜL HAYVANLAR

115 9 8
                                    

BÖLÜM 32

Dolunay telaşa kapılarak etrafına bakındı ama yeryüzüne açılan herhangi bir çıkış göremiyordu. Yesung Dolunay'a fısıltıyla "Biraz sakin olur musun? Bu bir tuzak olsa dahi toprak senin emrinde! Kendine gel ve güçlü ol!" dedi.

Dolunay hızla atan kalbine inat nefesini normalleştirerek Yesung'a kafasını salladı, o haklıydı. İyi ama bunun bir tuzak olma ihtimali var mıydı? Eğer öyleyse şu an ölüme mi yürüyorlardı? Sakin olmalıydı... Sakin...

Uzunca süren merdivenleri indikten sonra tahta bir kapının önünde bulunan loş bir ışık kaynağı olan meşaleyi yaşlı kadın eline alarak kapıyı olanca gücüyle ittirdi. Kapı büyük bir gıcırtıyla açılırken kadın içeriye girdi ve arkasındakileri eliyle buyur etti.

Dolunay ve Yesung tedirgin fakat tetikte olarak kapıdan içeriye adımlarını attılar. İçerideki karanlık siyahın en koyu tonuyla yarışacak nitelikteyken tek ışık kaynaklarının bu yabancı kadında olması fazlasıyla huzursuzluk veriyordu onlara.

Titrek ve loş ışıkla duvarlarda bakışlarını gezdirdiler. Evet duvar vardı! Kırmızımsı bir topraktan oluşturulmuş sert bir duvardı bu. Dolunay dikkatle duvarın işlemelerine bakarken aslında bunların işleme değil de tarihi yazı ve resimler olduğunu henüz anlıyordu.

Yesung, gördüğü bu şekillere yakından bakmak istediği için Dolunay'ın kolundan ayrılarak duvara ilerledi. Elini kaldırdı ve şekillere dokunmak istediği sırada yaşlı kadının azarlayıcı ses tonu Yesung'un elinin havada kalmasına sebep oldu.

"Sakın dokunayım deme!"

Yesung ve Dolunay şaşkın şaşkın kadına bakarken kadın elindeki ışık kaynağını duvara yakınlaştırarak şekillerin ne olduğunun net bir şekilde görülmesini sağladı ve açıkladı.

"Bu bir lânet... Dokunanı taşlaştırır. Şu şekillere iyice bir bak. İnsan figürü ve yanındakine bak... Taşlaşmış insan figürü. Şuradaki yazıları da okuyayım deme sakın! Zaten dilini bilmiyorsundur. Merak da etme! Merak bazen ölüm getirir..."

Dolunay bakışlarını yazıya çevirdiğinde ilk sözcüğün "ölüm" olduğunu okuyabildiğinde çığlık atarak gözlerini kapattı ve geri çekildi.

Kendisine bakan meraklı bakışlara dönerek "Ben... Ben okuyabiliyorum..." dedi ve yutkundu.

Yaşlı kadın Dolunay'a yaklaşarak "Sakın okuyayım deme! Biliyorum çok zor, başını çevirdiğin her yerde yazı var. Merakına yenik düşme yoksa bu odadan çıkamazsın! Etrafına bakınma ve sabret." dedi.

Yesung da Dolunay'a destek verircesine elini tuttu "Koluma gir ve gözlerini kapat. Ben sana gördüklerimi betimlerim. Böylece güvende olursun." dedi. Dolunay denileni yaparak gözlerini sıkıca kapattı.

Bir süre yürüdükten sonra yaşlı kadının geldik demesiyle durdular. Nereye geldiğini çok merak ediyordu ama bakamazdı Dolunay. Kendine hakim olmalıydı!

Yesung "Deminki odanın benzeri bir odadayız fakat burada yedi tane duvar ve her duvarın üzerinde de farklı figürlerde hayvan işlemeleri var. Odanın tavanında ise kocaman bir ejderha işlemesi var. Bu işlemeler duvar yontularak yapılmış ve herhangi bir renk barındırmıyor. Tarihi eser gibi..." diyerek Dolunay'a açıkladı.

Yesung'un konuşması bittiğinde yaşlı kadın konuşmaya başladı. "Sizi buraya getirdim çünkü eski zamanlarda dünyamızda yaşamış olan en ölümcül 7 hayvanı tanıtmam gerekiyor. Bu hayvanlar savaşa yakın bir zamanda yani kıyamete yakın bir zamanda tekrar var olup ölüm saçacaklar. Sizin bu hayvanları tarafınıza çekmeniz gerekiyor. Sadece bu duvarlarda resimleri olan yedi hayvan dirilecek. Bunlar seçilmiş kutsal yardımcılardır. Kutsalların yardımcılarıdır. Kutsalların bazıları yok olduğu için bu hayvanlar dirildiğinde ya bizim tarafımızı yani ittifak halinde olan Rava, Ales ve Şara'yı seçecekler ya da düşmanlarımız Huru ve Şir'i seçeceklerdir."

BAĞIMSIZ SAVAŞÇIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin