İYİ GECELER

137 13 1
                                    

Bazen de yeni bölüm sözü verdiğin için uyumayıp bölüm yazarsın jsjsjsj

Beğeni ve yorumlarınızı bekliyorum. İyi okumalar...🌸

(Unutmadan, hikayedeki resimde Dolunay var.)

BÖLÜM 25

Kasabayı tam olarak bilmeyen Dolunay öylesine yürüyordu. Yürüdükçe sinirlerinin yatışıp yerini hüzne bıraktığını hissetse de Reise hâlâ kızgındı. Kolunun tutulup çekilmesiyle arkasına döndü. Bu Yesung'du. Babasını bırakıp Dolunay'a gelmişti...

Dolunay kendini daha fazla tutamayarak başını Yesung'un göğsüne dayayarak ağlamaya başladı. Neden her şey bu kadar zor olmak zorundaydı? Onlar için çabalarken kabul edilmemek... Bu duygu kadar ağırına giden bir şey yoktu...

Yesung Dolunay'ı böyle ağlarken görünce kendini kötü hissetmişti. Sol elini Dolunay'ın sırtına koyup ona sarılırken sağ eliyle saçlarını okşuyordu. "Şşş... Tamam, geçti... Sen güçlü bir kızsın Dolunay. Pes etmek sana yakışmıyor."

Dolunay burnunu çekerken başını kaldırıp Yesung'un gözlerine baktı "Neden her şey bu kadar zor? Çok yoruldum..." derken ağzından firar eden hıçkırıklara engel olamıyordu. Gözyaşları yüzünü tamamen ıslatmışken gözleri ve burnu kızarmıştı. Yesung elleriyle Dolunay'ın yüzünü silerken içten içe ona hak veriyordu ama dik durmalı ve onu kendine getirmeliydi. Pes etmenin vakti değildi!

"Babam hep anlamadan dinlemeden kesin hüküm verir. O hep öyledir, fevri davranır. Bunun seninle bir alakası yok... Eminim pişman olmuştur bile... Onunla ben konuşurum, merak etme... Hadi ama iyice sümüklü oldun sende! :)"

Dolunay'ın hıçkırıkları kesilirken zoraki gülümsedi. Burnunu çekerken "Haklısın... Sinirlerim bozuldu bir an..." dedi ve kendini toparlayarak Yesung'dan ayrılırdı. Asla aciz olmamıştı ve olmayacaktı da! "Yonhi'nin evi nerede? Onun yanına gidelim." Dedi elleriyle yüzünü silerken.

"Hah şöyle... Daha yapacak çok işimiz var. Hadi gidelim." Dedi Yesung ve Dolunay'ın elini tutarak yürümeye başladı. Kasabanın içinden geçerken insanlar dönüp dönüp ikisine bakıyorlardı. Bu çok sinir bozucu olduğu için Dolunay başını eğerek yürüyordu.

İki katlı ahşap bir evin önünde durdular ve Yesung "Geldik." dedi. Kapıyı tıkladıktan bir dakika sonra ayak sesleri duyuldu ve Yonhi kapıda belirdi. Dolunay ve Yesung'u karşısında görünce kollarını açarak ikisine de kocaman sarıp "Sizi çok merak ettim." dedi.

Dolunay Yonhi'nin sarılmasıyla her şeyi unuttu, hiç kimse onu desteklemese bile Yesung ve Yonhi ona yeterdi... Onların yanındayken çok huzurlu hissediyordu kendini. Yonhi'den ayrılırken konuştu Dolunay "Neler neler oldu... Neleri kaçırdın bir bilsen!" dedi gülerek.

Yesung ve Yonhi aynı alda gülümsedi. Yonhi kapıyı sonuna kadar açarak "Ee hadi kapıda kaldık. Geçin de anlatın neler olduğunu." dedi. Yesung ve Dolunay içeriye girdiklerinde kapıyı kapattı.

Yesung evi bildiği için hızla salona yönelirken Dolunay onu takip etti. Kahverengi koltuklardan birine Yesung oturunca Dolunay da onun yanına ilerleyip oturdu. Yonhi "Beş dakikaya geliyorum." deyip hemen karşıdaki mutfağa yöneldi.

Kapısı açık olduğu için Yonhi'nin gittiği yerin mutfak olduğunu görebiliyordu Dolunay. Ardından o da ayaklanınca Yesung sorarcasına baktı. Dolunay "Ona yardım edeceğim." diyerek mutfağa yöneldi. Çağla yeşili dolaplarda oldukça şık ve otantik bir mutfak gördüğünde gözlerini etrafında gezdirdi ve Yonhi'ye "Çok güzel bir mutfağın var. Böyle bir mutfağım olsa akşama kadar yemek yapardım." diyerek gülümsedi.

BAĞIMSIZ SAVAŞÇIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin