DÜĞÜN

122 8 6
                                    

Merhaba arkadaşlar. Uzunca bir süre yoktum. Yeni bölümü şimdi yazdım ve hemen yayımlıyorum. Size iyi okumalar🌻Haa bu arada resimler betimlemelerle ilgili. Birinde temsili Dolunay var diğerinde beyler...

BÖLÜM 38

İki hafta sonra...

"Yonhi! Yesung'un benim için yaptığı çiçekli taç, kolye ve bileklik nerede?" Diye seslendi Dolunay alt kattaki Yonhi'ye. Odasındaki kızlar ona hazırlanması için yardım etmesine rağmen hep bir şeyler ters gidiyordu. Mesela demin dizini odasındaki sandalyeye çarparak morartmıştı... Zaten gergindi ve bu telaş onu daha da geriyordu...

Merdivenlerden biri koşarak geldi ve kapıyı açtı. Kim olduğuna bakmak için arkasını döndüğünde gelen kişinin Nora olduğu görünce gülümsedi Dolunay. Nora elinde buz torbasıyla gelmiş ve hemen Dolunay'ı yatağına oturtup dizinin üzerine torbayı yerleştirmişti. Gözlerini Dolunay'a çevirerek nefes nefese konuştu.

"Herkes hazır, hepsi gelini yani seni bekliyor... Tanrı aşkına! Gece hiç mi uyku tutmadı seni, o gözlerinin hali ne öyle... Ah... Tamam tamam suratını düşürme, sana çok güzel bir makyaj yapacağım. Gözlerinin morluğu anlaşılmayacak. Bu arada Yesung ve arkadaşlarına bahçede masa kurdum ve meyve tabağı hazırladım. Bu onları oyalayacak, ben de bu sırada senin hazırlanmana yardım edeceğim."

Dolunay gülümseyerek başıyla onayladı. Üzerindeki gerginliği biraz olsun atmak için derin bir nefes alıp verdi.

Nora odanın çok kalabalık olduğunu görünce odadaki bütün kızları aşağıya gönderdi ve birini de kaybolan çiçekli takıları bulmakla görevlendirdi. Oda boşalır boşalmaz Yonhi elinde bir merhemle odaya girip Dolunay'ın morarmış bacağına onu yavaşça sürdü.

Dolunay herkesin hazır olmasını ve sadece kendisini hâlâ bir türlü hazır olamamasını gördükçe sinirlenmemek için zor tutuyordu kendini. Her şeye rağmen bugün onun günüydü. Bugün düğünüydü. Böyle şeylerin moralini bozmasına izin vermeyecekti...

Bacağının ağrısı geçince hemen makyaj masasına oturdu Dolunay. Nora'dan sade bir makyaj isteyip gözlerini yumdu. Bir yandan da bu iki hafta içinde Nora ile nasıl bu denli yakınlaşabildiğini sorguluyordu. Her ne kadar iyi bir kız olduğunu ve ona güvenmesi gerektiğini düşünse de içini kemiren o ihanet sahnesi aklına geldikçe buna engel oluyordu. Hem Nora'nın çoğu davranışı tutarsız oluyordu. Ona çok yakını gibi davranmasına rağmen her an tetikteydi ve bundan Nora'nın haberi yoktu...

Bir süre sonra Yonhi ve Nora'nın makyaj için olan tartışmaları Dolunay'ı derin bir uykudan uyandırırmışçasına düşüncelerinden çekip çıkarmıştı. Durumu anlamak için gözlerini açtı ve ilk olarak Nora ile Yonhi'ye baktı. Yonhi makyajı fazla sade bulduğu için yakınırken Nora yaptığı makyajı savunuyordu. Dolunay duruma bir el koymak istercesine başını aynaya çevirdi ve yüzüne baktı. Pastel tonlarda yapılan makyajına hayran kalarak bir süre sessizce kendini izledi. Ardından Nora ve Yonhi'ye dönerek "Ben çok beğendim. Zaten her şeyin sade olmasından yana olduğumu biliyorsun Yonhi, bence bu gayet güzel. (Bakışlarını Nora'ya çevirerek gülümsedi.) Teşekkür ederim Nora..." dedi ve heyecanla ayaklanıp odanın köşesinde duran gelinliğe ilerledi. Elini gelinliğin üzerinde hayranlıkla gezdirirken kapının çalınmasıyla "Gelebilirsin." diye seslenip kapıya döndü. Gelen kişinin kim olduğuna bakmadan ilk olarak elinde tuttuğu çiçekli takıları görünce mutluluktan küçük çaplı bir çığlık atıp kapıya koştu.

"Bunları gelinlik provası yaparken bende unutmuşsun Alphea." Dedi Eun.

Dolunay'ın gelinliğini bu iki haftalık sürede diken kişiydi Eun. Dolunay bu kızı ayrı bir seviyordu çünkü onu kendisine benzetiyordu. (Genç yaşta annesi ve babasını kaybeden Eun kendi ayaklarının üzerinde durmayı öğrenmişti ve her ne iş yaparsa severek yapıyordu...) Hatta bu iki haftalık sürede buradaki en yakın arkadaşlarından biri olmuştu Eun. Mutlulukla gözleri dolarken Eun'u yanağından öpüp onu teşekkür yağmuruna boğdu. Çünkü günün kahramanlarından biri olmuştu Eun, Yesung'un yaptığı özel çiçekli takıları bulup Dolunay'a getirerek...

BAĞIMSIZ SAVAŞÇIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin