LANET

161 12 1
                                    

Merhabalar... Uzunca bir bölüm okuyacaksınız. Bölümü okurken  sizde yarattığı hisleri emoji şeklinde satır aralarına bırakır mısınız? Vermek istediğim duyguları aktarabilmiş miyim merak ediyorum. Lütfen bunu bir rica olarak alın ve beni kırmayın❤

(Not: Hikayedeki resimde temsili Dolunay var.)

BÖLÜM 20

Ölümün nefesini ikinci defa ensesinde hissedebilmek... Dolunay'ın sürüklenerek götürülürken algılayabildiği tek yetiydi...

Dışarıya çıktıklarında Dolunay, başını arkasına çevirdi ve bir umut Yesung'u görmeyi beklediyse de yapamadı. Vampirlerin fazlalığı ve oluşan kaos ortamına eşlik eden kararmış hava görmesini engelliyordu. Başını önüne çevirirken etrafına bakındı. Yüksekteki bir dağın tepesindeydiler. Orman gerisinde kalıyordu Dolunay'ın, şu an bulundukları yer düz ve ucu uçuruma bakan bir alandı. Uçurum okyanusa açılıyordu. Bir şeyler düşünüp kurtulmalıydı Dolunay ama ne? Vampirin tuttuğu sağ kolu acıyordu! Kaçmaması için Dolunay'ı sıkıca tutmuşlardı! Kolunun acısından sağlıklı düşünemiyordu! Bunları düşündüğü sırada Dolunay'ın bir anda gözleri ışıldadı. Tabi ya! Kollarında büyü geçirmez bir zincir yoktu ve Dolunay büyü gücünü kaybetmiş olsa da hiç yoktan telepati kurabilirdi Yesungla!

İlerideki düzlüğe ilerlerken dikkat çekmemek için başını eğdi Dolunay ve duymasını umut ederek zihninden Yesung'a seslendi...

Yesung bir sürü vampirin uzuvlarını bedenlerinden ayırmıştı ama sonu gelmiyordu vampirlerin! Sanki koca bir orduya karşı savaşıyorlardı! Üstelik aralarında büyü yapabilenler de vardı! Yesung tam umudunu kaybetmişken arkasından gelen ulumalarla kendine geldi. Sürüsünün diğer üyeleri, onlarca kurt, yardıma yetişmişti! Şimdi korkma sırası vampirlerdeydi!

Dudaklarını kıvırdı ve göğsünü kabarttı Yesung. Ona hızla gelen vampirin kafasını dişleriyle tek hamlede kopardı ve etrafına bakındı. Sürüden herkes sağlamdı. İşte buna sevinmişti! Yesung bunları düşünüp bir yandan da kendisine saldıran vampirleri öldürürken beynindeki Dolunay'ın sesiyle aniden donakaldı! Dolunay, Yesung'a seslenmişti! Şimdiye kadar defalarca telepatiyle ona ulaşmaya çalışmıştı Yesung ama olmamıştı... Şimdi Dolunay ona nasıl seslenebiliyordu?

Yesung düşüncelere dalmışken karşısından gelen vampirin darbesiyle geriye savruldu. Sırtı toprağa hızla çarparken canı acımıştı. Sırtının acısını umursamadan hızla yerinden kalktı. Bir yandan Dolunay'a zihninden cevap verirken diğer yandan kendine hızla gelen vampire doğru koşuyordu.

"Yesung beni duyabiliyor musun?"

"Evet! Dolunay neredesin? İyi misin? Seninle defalarca telepati kurmayı denedim."

Kendisine hızla gelen vampirin kolunu dişleyip havaya kaldırdı Yesung ve ardından onu hızla yere çarptı.

Dolunay hâlâ direnerek ilerlediği için alana yavaşça gitmek zorunda kalıyorlardı ve bu da Dolunay'a telepati için zaman kazandırıyordu.

"Yesung beni iyi dinle, tekrar anlatmayacağım! Buna zamanım da yok zaten! Ölü doğayı dirilttiğim için lanetlendim ve büyü gücüm benden alındı ve bu lanet yüzünden en büyük korkum da dirilmeliydi tıpkı Alphea'da olduğu gibi. Benim en büyük korkum görünmeyen varlıklardı (cinler) ve içlerinden biri benim hatam yüzünden bedenine kavuşup görünür oldu! Cinler, vampirlerle ittifak halindeler..."

Yesung beynindeki Dolunay'ın sesini dinlerken doğrulmaya çalışan vampire ilerledi. Aniden yüzüne inen yumrukla yere serildiğinde ikincisine fırsat vermeden doğruldu. Bu vampir dişli çıkmıştı!

BAĞIMSIZ SAVAŞÇIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin