Merhabalar... Heyecanla bu bölümü beklediğinizi biliyorum o sebeple çok uzatmayacağım. Okuyan gözleriniz, yorum yapan elleriniz dert görmesin can içlerim❤
BÖLÜM 21
Hayatta her şeyini kaybetmekten daha kötüsü varsa o, her şeyim dediklerini kaybetmektir...
Yesung hızla uçuruma doğru koştu ve uç kısma gelince başını eğip aşağıya baktı. Dalgalar öyle sert çarpıyordu ki kayalara, Dolunay boğulmuş olmasa bile kurtulması çok zor görünüyordu. Kalbi göğüs kafesinde çırpınırken sürüsüne emir verdi: "Dağdan inin ve Alphea'yı bulun!"
Sürüdeki kurtlar hızla ormana ilerlerken Yesung kısa yoldan suyla buluşmayı aklına koymuştu bile. Derin bir nefes alarak insan formuna dönüp birkaç adım geriledi. Bir an durdu ve arkasını dönüp alana baktı. Alanda hayatta kalan tek tük vampir hızla uzaklaşıyordu. Muhtemelen kaçıyorlardı. Peki ya cinler? Onlar da mı geri çekilmişti?
Tişörtünü çıkarıp yere fırlattı Yesung ve beynindeki düşüncelerden kurtularak süratle koşup uçurumdan kendini attı. Korkmuyordu! Onu kurtarmalıydı! Annesini kaybetmişti, amcasını kaybetmişti ama Dolunay'ı kaybetmeyecekti! Ölümsüz bir mühür taşıyorlardı. Ya beraber ölecekler ya da beraber ölümsüzleşeceklerdi...
Uçurumdan azgın okyanusa balıklama atlamak... Belki bu, bir delilik gibi gelebilir size ama değil! Hele ki birini kurtarma şansınız varsa hiç değil...
Suyla sert bir şekilde buluşunca Yesung hızla yüzeye çıkarak derin bir nefes aldı. Kendine doğru gelen koca dalgayı umursamadan suyun içine daldı ve gözleriyle etrafını taradı. Sert gelen dalga Yesung'u suyla beraber savururken Yesung hızla yüzeye çıkıp derin bir nefes daha aldı. Asla pes etmeyecekti! Tekrar suya daldı ve buğulanmış suda gözlerini açarak etrafını taradı. Dolunay'ı göremiyordu! Yüzeye çıkıp derin bir nefes daha almıştı ki kendisine doğru yönelen koca dalgayla geriye savruldu. Başı kayalıklara çarparken görüntüsü silikleşti. Ağzında tuttuğu nefesini suda acıyla kaybederken başından akan kan, suya yayılıyordu. Çırpınmak istese de yapamadı Yesung, saniyeler geçtikçe dibe batıyordu! Su onu kendine çekiyordu...
&
Dolunay uçurumdan atladığında okyanus onu nazikçe yakalamış ve kendine çekmişti. Aldığı nefes tükenirken yüzeye çıkmak istemişti Dolunay ama o anda hiç beklemediği bir şey olmuştu. Yosunlar bacaklarına dolanmış, onu derine çekiyordu! Kurtulmak istese de yapamıyordu! Elini ayağına dolanan yosuna atıp çözmeyi denedi ama yapamadı. Saniyeler geçtikçe Dolunay su yutmaya başlamıştı. Boğuluyordu!
Okyanusun dibinde ayağına dolanmış yosunlarla çırpınırken karşısında bir karartı gördü. Karartı ona yaklaşırken Dolunay giderek hareketsizleşiyordu. Görüntüsü bulanıklaşırken o karartı Dolunay'ın tam karşısındaydı!
Dolunay boynunun iki yanında birer kesik hissetti ama kan akmıyordu. Tam gözleri kapanacakken nefes alabildiğini fark etti. Suyun dibinde birkaç derin nefes aldıkça etrafındaki görüntü giderek netleşiyordu.
Karşısında duran garip canlıya şaşırarak baktı Dolunay. Hayatında ilk defa böyle bir şey görüyordu! Uzun saçları, buz mavisi gözleri ve olmayan burnu ile karşısındaki şey bir kadını andırıyordu. Burnu yoktu! Dolunay derin nefes alıp verirken gözlerini karşısındakinde biraz daha gezdirdi. Bu şeyin boynunda tıpkı balıklarda olduğu gibi solungaçlar vardı! Yoksa? Dolunay hızla elini boynuna attı. Evet! Yanılıyor olamazdı! Bu şey bir dokunuşuyla Dolunay'ın boynunda solungaçlar yapmıştı boğulmaması için... Hayatını kurtarmıştı!
Gözlerini biraz daha aşağıya indirdiğinde gözleri şaşkınlıkla kocaman açıldı. Karşısındakinin vücudu balıklarınki gibi pul puldu ve ayakları yerine yüzgeçler vardı! Nefesi normalleşince Dolunay sordu: "Sen kimsin?"
![](https://img.wattpad.com/cover/158938287-288-k740107.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BAĞIMSIZ SAVAŞÇI
FantasiaBir orduya karşı tek başına savaşabilecek güçte biri mi? Ancak masallarda olur... Öyle değil mi? Doğa üstü bir yaratık düşmanı tek hamleyle yener ve savaş biter. Puff... Ordu yok olur. İnsanlar hiç bir şey olmamış gibi mutlu son yazarlar kitaplara...