ŞEYTANİĞNESİ

60 8 20
                                    

BÖLÜM 58

Koca bir kasırganın içinde yolunu bulmaya çalışan minik bir kum tanesi misali yitmeyen bir umutla, buruk bir heyecanla ve damarlarında gizlenen derin bir korkuyla Yesung'a doğru birkaç adım attı Dolunay ve "Hatırladım!" diye yineledi. Heyecanla tüm vücudu zangır zangır titreyerek "Yonhi! Çabuk bir kâğıt kalem getir!" diye seslendi. Odanın içinde volta atarken titreyen ellerini nereye koyacağını bilemeyerek bir beline bir de heyecanla ağrıyan karnına götürdü.

Yesung Dolunay'ın bu gerginliğini üzerinden almak istercesine onun yanına yürüyüp ellerinden tutarak "Derin bir nefes al ve sakinleş." dedi. Dolunay başını odanın kapısına çevirerek gerginlikle sesini yükseltti. "Yonhi acele et!"

Yonhi hızla bir elinde kâğıt kalem diğer elinde yara bandıyla odaya girerken "Neler oluyor?" diye sordu.

Dolunay "Şimdi değil." deyip bir hışımla Yonhi'nin elindeki kâğıt kalemi çekti ama elleri hâlâ heyecana karışık bir gerginlikle titriyordu. Kâğıt ve kalemi Yesung'a uzatarak "Ben söylüyorum, sen de yaz." dedi.

Yonhi bu gerginliği anlayamayarak sessiz kaldı. Dolunay ise çoktan şarkıyı melodisine uygun söylemeye başlamıştı...

"O, denizler kraaliiçesiii
O, tek tahtın vaarisiii
Korkuuya hiç kapılmayıııp
Yok etmek lâzım iblisiii

Hapsolmuş denizkestanesiii
Oluşturmuş şeytaniğnesiii
Neyseki kavrayııp
Geldi kurdun pençesiii

Hadi sen de düş buu yolaa
Hüzün bekler soonundaa
Fakat istersen bir mucizee
Saklıdır sende daimaa"

Yesung kelimesi kelimesine dinlediği şarkıyı kâğıda geçirdikten sonra bakışlarını Dolunay'a çevirerek "Hiçbir şey anlamadım, bu nasıl şifre?" dedi.

Dolunay kâğıdı Yesung'un elinden alıp şöyle bir göz gezdirdikten sonra "Ben de anlayamıyorum. Şeytaniğnesi mi? O da nedir?" diye sordu.

Yonhi elindeki yara bandını masaya koydu ve lafa atlayarak "Şeytaniğnesi bildiğim kadarıyla kızböceğinin diğer adı. Sizler bu böceği yusufçuk ismiyle biliyorsunuz." dedi. Şaşkın bakışlar Yonhi'ye yöneldiğinde o, "Eee? Hâlâ anlatmayacak mısınız?" diye sordu.

Dolunay hızlıca baştan sona her şeyi anlattı. Bunu öyle hızlı yapmıştı ki sözlerini bitirdiğinde Yesung kahkaha attı. Sonra da eliyle Dolunay'ı işaret edip Yonhi'ye bakarak "Hergün yeni bir özelliğini öğreniyorum işte. Ben de senin kadar şaşkınım." dedi. Kısa bir süre Yonhi ile gülüştükten sonra Yesung "Öhm öhm! Mevzuya dönelim. Ee ne diyorsun Yonhi? Şifre sence nedir?" diye sordu.

Yonhi kâğıdı eline alarak sözcükleri gözden geçirdi ve "Anladığım kadarıyla ilk dörtlükte sana seslenmişler Dolunay. Yok etmek lâzım iblisi derken Şir'i senin yok etmen gerektiğini söylüyorlar çünkü sen tek varissin, dolayısıyla denizler kraliçesisin. Bu güç sensin. Üçüncü dörtlükte hadi sen de düş bu yola demişler... Sen de... Yani daha önceden bunu yapmaya çalışan biri olmuş. Deniz kraliçesi sadece bunu yapabilirse... Demek ki Şara bunu denemiş! Belki de şifreyi çözüp Şir'i yok etmeyi denerken saldırıya uğramıştır... Tabii bu bir ihtimal sadece. Olayın aslını bilemeyiz... Fakat bu dörtlükten açıkça anlaşılıyor ki bunu sadece sen başarabilirsin ama bu iş tehlikeli. Hüzün bekler sonunda. Yani bunu yapabilmen bir mucize gibi bir şey olacak ve bu mucize saklıdır sende daima! Şir'i yok edecek asıl şifreye gelecek olursak... İkinci dörtlük! Çözmemiz gereken o..." dedi. Sözlerini bitirdikten sonra derin bir nefes alıp vermiş ve kaşlarını çatarak düşünmeye başlamıştı.

Dolunay ve Yesung aynı anda "Mantıklı." dedikten sonra düşünmeye başladılar. Dolunay "Hapsolmuş denizkestanesi, oluşturmuş şeytaniğnesi..." diye mırıldandı.

BAĞIMSIZ SAVAŞÇIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin