DEĞİŞİM

83 6 0
                                    

BÖLÜM 41

"Hepimiz hayatımız boyunca birçok zorluk yaşarız. Kimimiz bu zorlukların üstesinden ustaca gelirken kimimiz bu zorluklara yenik düşeriz. Fakat hepimizin ortak bir yanı vardır. Her zorlukta değişiriz, büyürüz. Bedenen değil! Ruhen büyürüz... Bu sebepledir ki zaman geçtikçe duygularımız olgunlaşır ve hislerimiz değişir. Çoğu zaman değişmediğimizi vurgulasak da hiç kimse artık eski ben değildir." Yonhi kurduğu uzun cümlelerin ardından gözlerini uyumakta olan Dolunay'dan ayırarak derin bir nefes aldı.

Yesung da derin bir iç geçirirken Dolunay'ın saçlarını okşamaya devam ediyordu. Gözlerini Dolunay'dan Yonhi'ye çevirerek fısıltıyla "O değişiyor..." diye yineledi ve yutkunduktan sonra sözlerine devam etti. "Sırtındaki yükün bilinciyle güçlü durmaya çalıştıkça içinde yatan o minik kızın korku dolu gözlerini sezebiliyorum ve elimden bir şey gelmemesi beni kahrediyor... Başına bir şey gelmesinden korkuyorum..." dedi ve Dolunay'ın kendini feda etmesi aklına gelince gözlerinin kararmasına engel olmaya çalıştı.

Yonhi gözlerini mağarada gezdirdi ve herkesin uyuduğundan emin olarak Yesung'a fısıltıyla "Tam olarak korktuğun durum nedir? Dolunay'ın değişmesi mi yoksa yaşanacak olanların onda derin izler bırakacak olması mı?" diye sordu. Yesung bu soruya sessiz kalırken Yonhi nefesini sesli bir şekilde dışarı vererek devam etti. "Alphea çok fazla merhamet ediyor... Bu merhamet onu fazlasıyla yoruyor çünkü kimseye zarar gelsin istemiyor. Senin korkman gereken Dolunay'ın aşırı merhameti değil! Senin asıl korkman gereken bu merhametin bir gün körelebilecek nitelikte olması..."

Yesung sıkıntıyla iç geçirirken Yonhi'ye hak vermişti. Öyle bir durumdaydı ki merhametli olmak da zarar getirecekti gaddar olmak da ve bu yük, bu ikilem sadece Dolunay'ın boynundaydı... Bağımsız savaşçının ne yapmayı planladığını kimse kestiremiyordu, Yesung bile... Sadece ona zarar gelmesini istemiyor ve bunu temenni ediyordu...

&

Derin bir nefes alarak yüzünü elleriyle sıvazladı Dolunay ve deminden beri içinde tutmaya çalıştığı şeyi Rava'nın gözlerine bakarak dile getirdi.

"Yani... Ben... Ölecek miyim?"

Sorusunun ardından yutkundu ve Rava'nın cevap vermesini bekledi. Rava sustukça huzursuzlukla yerinde kıpırdayarak sorusunu yineledi.

Rava derin bir nefes alıp verirken sıcak bir hava Dolunay'ın yüzünü okşamış ve yanaklarını pembeleştirmişti. Rava sessizliğini korurken Dolunay sinirlenmeye başlamıştı.

"Bunu kendim için sormuyorum Rava! Savaş bundan etkilenecek mi? Bunca yol kat etmişken benim ölümümle ordumun kaybetmesini istemiyorum, devam etmeli ve kanlarının son damlalarına kadar direnmeliler..."

"Olacak olanları rüyalarınla gördüğünü sanıyorsun fakat sana rüyalarında gösterilenler yol ayrımların... Olacak olanlar konusunda bir sürü yazgı yazılır ve senin her yol ayrımında yazgın değişir. Seçtiğin yollar senin yazgını belirler. Daha fazlasını açıklayamam, evrenin kuralı budur..."

Dolunay derin bir nefes alırken görüntüsü karıncalandı ve gözlerini araladı. Rüya görmüş olmalıydı fakat öğrendiklerine rağmen bunu dışarıya yansıtmamayı seçti ve başını Yesung'un dizlerinden kaldırdı. Gözlerini sol eliyle ovarken bakışlarını mağarada gezdirdi. Yesung dışında herkes uyuyordu. Kurumuş damağını yutkunarak düzeltmeye çalıştı ve Yesung'a bakarak söze girdi.

"Benim yüzümden uyuyamadın, özür dilerim."

Yesung başını iki yana sallayarak "Hayır, uykum yoktu zaten. Hem seni uyurken izlemek daha güzel." dedi ve eliyle Dolunay'ın yüzüne düşmüş saçlarını geriye itti.

BAĞIMSIZ SAVAŞÇIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin