İNTİKAMINI ALACAĞIZ!

135 10 2
                                    

BÖLÜM 26

Gün doğmaya başlarken Yesung yerinde kımıldanarak gözlerini araladı. Dolunay uyuyordu. Onu uyandırmadan sol eliyle Dolunay'ın başını kaldırıp sağ kolunu Dolunay'ın başının altından çekti. Dolunay'ın başı Yesung'un sağ kolunun üzerinde uzunca kaldığı için uyuşmuştu.

Yesung yataktan çıkarak gerindi ve yavaş adımlarla pencereye yönelip dışarıya baktı. Güneş yeni yeni doğmaya başladığı için hava serin ve turuncumsuydu. Babasıyla konuşmayı dünden beri aklına koymuştu ve bugün yapacaktı.

Arkasına dönüp Dolunay'a bir defa daha baktıktan sonra pencereden dışarıya çıkarak ayaklarını dün gece pencereye dayadığı merdivenle buluşturdu. Hızla merdivenden indi ve merdiveni köşeye çekerek sakladı. Bunu tekrarlayacağını biliyordu ve bunu düşünürken gülümsedi, ardından vücudunu tekrardan gererek eve yöneldi. Duş aldıktan sonra kahvaltı hazırlayıp babasının suyuna gitmeyi planlıyordu. Bunları yapmak hiç içinden gelmese de babasının suyuna gittiğinde ancak kendisini dinleyeceğini biliyordu. Aklına babasının Dolunay'a karşı savurduğu kılıç hamleleri geldikçe sinirleri tavan yaparken babasıyla anlaşmak zorunda olduğu için sakin olması gerektiğini kendine tembihliyordu...

&

Dolunay gözlerini açtığında Yesung'u görmeyince etrafına bakındı, ardından banyoda olabileceği düşüncesiyle ayaklanıp odanın içindeki banyonun kapısını tıklattı. Ses gelmeyince kapıyı açtı ama Yesung yoktu. Hızla pencereye yönelip aşağıya baktı ve merdiveni göremediğinde Yesung'un gitmiş olduğunu anladı. Ardından derin bir nefes alarak ormandaki bitkilerin kokusunu içine çekti. Saat daha erken olduğu için havanın serin olması bir ferahlık sağlıyordu.

Yatağına yönelerek yatak örtüsünü düzenledi Dolunay. Ardından kapının kilidini açarak yavaş adımlarla aşağıya indi. Bugün güzel bir kahvaltı hazırlayarak Yonhi'ye sürpriz yapmak istiyordu.

Mutfağa geldiğinde ilk işi buz dolabını açıp malzemelere göz gezdirirken soğuk bir bardak su içmek oldu. Dolaptaki reçelleri ve peynirleri çıkararak geniş kahvaltı tabaklarına hepsinden birer tutam bıraktı. Taze salatalık ve maydanozlarla tabakları süsledikten sonra aklına annesinin tarifi geldi. Evet, kaşar peynirli ve yumurtalı patates! Kesinlikle onu yapmalıydı. Ona bayılıyordu... Annesi her pazar kahvaltıya ondan yapardı...

Dolunay mutfağın köşesinde duran sepetlere yöneldi. İlkinin kapağını açtığında soğan gördü ve kapatıp ikinciyi açtı. Patates görünce yüzünde bir gülümseme oluştu. Hızla iki tane patates alarak yıkadı ve kabuğunu soyduktan sonra küçük küpler şeklinde doğrayarak tavaya koydu. Az biraz zeytin yağı ekledikten sonra ocağın altını açtı. Onun kızarmasını beklerken dolapları kurcaladı ve çaydanlıkları bulduğunda çay suyunu hazırlayıp ocağa koydu. Hızla buz dolabına yöneldiğinde bilmediği bir çok peynirin tek tek tadına bakarak kaşar peynirine en çok benzeyeni seçti. Lavabonun üstünde duran rendeyi alarak peyniri rendelemeye başladı. Bir yandan da patateslere tuzunu ekleyip yanmaması için karıştırıyordu.

Patatesler hazır olduğunda çayı demlemişti bile. Hızla rendelemiş olduğu peynirleri patatesin üzerine yaydıktan sonra dolaptan yumurta çıkardı, kırdı ve hızla çırpıp patatesin üzerine döktü. Burnuna enfes kokular gelirken gülümsedi ve ocağın altını kapattı. Mutfağın balkonundaki şirin masayı sildi ve kahvaltılıkları oraya yerleştirdi. Artık her şey hazırdı, gidip Yonhi'yi uyandırabilirdi.

Üst kata çıktığında önce kapıyı tıklattı ve ardından "Gel." sözünü duyduğunda odaya girdi. Yonhi kıyafetlerini giyinmiş saçlarını tarıyordu. Dolunay'a gülümseyerek bakarken "Burnuma enfes kokular gelince daha fazla dayanamadım. Günaydın sabah kuşu..." dedi.

BAĞIMSIZ SAVAŞÇIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin