VARİS

64 7 4
                                    

BÖLÜM 56

Dolunay eve bir süre önce giren ve bu süre boyunca kendini izleyen Yesung'dan habersiz yağan muson yağmurunun kokusunu alabilmek için pencerenin önüne geçmiş ve burada elinde soğumakta olan kahvesini unutarak zihninden plan kuruyordu. Savaş artık çok yakındı, bunu biliyordu. Olası bir felâketi ancak başka bir felâketle engelleyebileceğini fark etmişti. Ama bu iki felâketin de intihardan arta kalan yanı olmayacaktı...

Yesung, Dolunay'ın süregelen dalgınlığını beğenmeyerek ona doğru yürüdü ve onun kahvesini elinden aldı. Eve yeni girmiş gibi yaparak selam verdi ve kahveden bir yudum aldıktan sonra dalga geçerek "Yeni favoriniz soğuk kahve mi bayan Alphea?" diye sordu.

Dolunay gözlerini devirdi ve koltuğa geçip oturduktan sonra "Zevklerimi sorguluyorum sadece. Farklı alternatifler denemeye açık olmamız lazım. Sonuçta yarının bize neler getirip neler götüreceği belli değil." dedi.

Yesung da karşı koltuğa oturup kahve fincanını havaya kaldırarak "Yani bir yerden başlamak lazım deyip, kahveden mi başladın?" dedi alayla. Kısa bir kahkaha attı ve kahveyi orta masaya koyduktan sonra "Kötü bir yalancı olduğunu söylemiş miydim?" dedi.

Dolunay ayağa kalkarak "Haklısın." dedi ve kapıya doğru yürüdü, ayakkabılarını giyinirken "Yapmam gereken birkaç iş var, çok geç kalmam. Akşam yemeği sende bay çok bilmiş!" dedi ve Yesung'un ne söylediğini dinlemeden evden çıktı. En doğru seçim buydu ve herkes bu fedakârlığı yapmalıydı...

Uzun bir süre sağanak yağmurun altında yürüdü, sırılsıklam olmuştu. Bir süre sonra okyanusa açılan küçük bir tepeye vardığında Şara'ya seslenerek görüşmek istediğini bildirdi. Kıyafetlerini çıkarmak için elini attığında bundan vazgeçti, zaten şu an sırılsıklamdı. Etrafına bakındı ve kimsenin orada olmadığından emin olarak tepeden okyanusa atladı. Atlar atlamaz Şara'nın daha önceden hediye ettiği solungaçlar sayesinde nefes almaya devam edip okyanusun derinliklerine doğru yüzdü. Ama okyanus bir başka görünüyordu gözüne. Sanki okyanusun sesini duyabiliyor, canlıların iletişimini anlayabiliyordu...

Varması gereken yere vardığında duraksadı ve Şara'ya tekrar seslendi. Önceki seslenmesine de buna da cevap gelmemişti. Endişe ederek biraz daha yüzdü ve onu bulmanın imkânsız olacağını kavradığında telepati kurmak yerine bağırarak konuşmaya başladı.

"ŞARA NEREDESİN? SENİNLE ACİLEN KONUŞMAM LÂZIM!" Cevap gelmemişti. Bir süre düşündü ve aklına bin bir türlü ihtimal gelince daha fazla korkmaya başladı. Kendisine sakin kalması gerektiğini öğütleyerek derin birkaç nefes aldı.

"O, denizler kraliçesiii..."

Duyduğu sesle irkilerek etrafına bakındı Dolunay, birileri şarkı söylüyordu.

"O, tek tahtın varisiii..."

Dolunay etrafına bakınıyordu ama daha önce hiç görmediği bir balık sürüsünden başka kimseyi göremiyordu.

"Korkuya hiç kapılmayıp"

Duraksadı ve kavradı, bu şarkıyı balıklar söylüyordu...

"Yok etmek lâzım iblisiii..."

Balıklar Dolunay'ın etrafında dönerek şarkılarına devam ettiler.

"O, denizler kraaliiçesiii
O, tek tahtın vaarisiii
Korkuuya hiç kapılmayıııp
Yok etmek lâzım iblisiii

Hapsolmuş denizkestanesiii
Oluşturmuş şeytaniğnesiii
Neyseki kavrayııp
Geldi kurdun pençesiii"

Balıklar okyanusun derinliklerine doğru yüzmeye devam ederken şarkılarını bozmuyorlardı. Dolunay ise bu şifreli şarkıyı çözmeye çalışırken onları takip etmeye başlamıştı.

"Hadi sen de düş buu yolaa
Hüzün bekler soonundaa
Fakat istersen bir mucizee
Saklıdır sende daimaa"

Dolunay çözemediği bu şifreli şarkıyı bölerek bağırdı ve "BENİ ŞARA'YA GÖTÜRÜN, HEMEN!!!" dedi kesin bir dille. Balıklar susup hızla yüzmeye başladığında Dolunay da onları takip etti. Uzunca bir süre yüzdükten sonra balıklar yüzeye yaklaştı ve durdu. Dolunay hızla suyun yüzeyine yüzdü ve etrafına baktı. Gördüğüyle kan beynine sıçrarken hızla yakınındaki küçük adaya yüzdü.

Şara yerde kanlar içinde baygın bir hâldeydi. Dolunay hızla karaya çıkarken aklına Şara'nın söyledikleri geliyordu. "Ben sadece suda yaşayabilirim."

Şara'nın yaşayıp yaşamadığına bile bakmadan hızla onu koltuk altından tutarak okyanusa çekti. Sular biraz derinleştiğinde durdu ve Şara'yı sarsarak ona seslendi. Kalbi çok yavaş atıyordu ve karnında iç organlarını gösteren kocaman bir kesik vardı. Şifa verse dahi kısa süre içinde kalbi duracaktı. Bunu bile bile şifa verdi ona Dolunay.

Şara gözlerini araladı, kesik kesik nefes alıyordu. Dolunay elini Şara'nın yanağında gezdirerek "Sana bunu kim yaptı?.." diye sordu titrek bir sesle.

Şara sağ elini zoraki kaldırarak Dolunay'ın kolunu kavradı ve kısık bir sesle "Bir kraliçe ölür, bin kraliçe dirilir. Hhhh... Seni varisim ilan ediyorum Alphea. Hhhh... Şir bedene kavuştu, bunu ona ödet. Hhhh..." dedi ve elleri gevşedi. Gözleri boşluğa düştüğünde Dolunay haykırmıştı. "HAYIIIR HAYIIR OLAMAAZ ŞARAAA..." Oysaki buraya ondan bir şey rica etmeye gelmişti ve sonunda neyle karşılaşmıştı...

Bu ölü beden avuçlarında önce küçük kum tanelerine dönüştü ve ardından yok oldu. Dolunay yaşadıklarının şokunu üzerinden atamayarak birkaç saniye duraksadı, ardından adaya doğru yüzdü. Şara'nın kanıyla boyanmış ıslak toprağı avuçlarına alıp sıktı ve bağırarak ağlamaya başladı. Bir süredir durmuş olan yağmur tekrar başlamıştı. Dolunay bir süre ağladıktan sonra ayağa kalkıp bağırarak "BUNU SANA ÖDETECEĞİM!!!" dedi. Geri dönmek için okyanusa girdiğinde Şara'nın söylediklerini tekrarladı. "Bir kraliçe ölür, bin kraliçe dirilir."

Okyanusun derinlerine doğru tekrar yüzdü, olabildiğince erken karaya varmak istiyordu. Hemen Rava'yla görüşmeliydi. Dolunay daha bunları düşünürken su dalgalandı ve bir anda hızlanmaya başladı. Dolunay yüzmeyi bırakmıştı, su onu gideceği yere hızlıca götürüyordu...

Karaya vardığında hızla kurt formuna girerek koşmaya başladı. "Smilodon! Hemen nehrin kenarına gel ve beni Ravaya götür!" Emrini verdikten sonra koşarak nehrin kenarına vardı. İnsan bedenine girdikten sonra, Smilodon'u beklerken, titrek ellerini nehrin sularına daldırıp biraz su içti. Birkaç dakika geçtikten sonra Smilodon varmıştı. Hızla onun sırtına binerek "Olabildiğince hızlı bir şekilde beni Rava'ya götür!" dedi.

BAĞIMSIZ SAVAŞÇIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin