-Bruno Mars- It Will Rain
Annemle iki kişilik dünyamızdan çıkma vaktim geldiğinde hem İstanbul'da hayal ettiğim bölümü okuyacağım için heyecanlıydım hem de annemden ayrılacağım için bir yanım eksikti. Annem bencillik yapıp onu bırakmamam için beni zorlamamıştı.
Kırık olan bir kanadımı uçmam için onarmış, hayallerime kavuşmam için hep destek olmuştu.
İstanbul'a adım attığım ilk gün içimden geçen tek şey ben şimdi ne yapacağım sorusuydu. Bir bilinmezlik girdabına girmiş, eksik olan yanımı tamamlamak için akşamı zor edip yatağa girince yastığıma sarılıp ağlayarak uyuyordum. Annemin hayatta olduğunu bilmek bana güç veriyor, takvimden eksilen her bir yaprak ona kavuşmam için hızla dökülüyordu.
Şimdi ise yine bir bilinmezliğe gidiyordum ama tek fark işin sonunda anneme kavuşamayacak olmamdı. Mahzun olan yanım yüreğimi dağlıyor, evini özleyen minik bir kız çocuğu gibi sessizce buradan gitmeyi bekliyordum. Hastanenin otoparkına asansörle sessizce inmiştik. Tekerlekli sandalyeyi Yaman sürüyor, Kuzey bir adım önümüzden ilerliyordu. Gözüm ilerdeki Mercedes markalı arabaya kilitlendi. Araba değil sanki uzay aracı gibiydi benim için. Gözlerimden kalpler fışkırıyor gibi hayran hayran bakıyordum.
Kapıların kilidini açan Kuzey halimi görmüş olacak ki ''Çok mu beğendin?'' diye sordu. Utanç damarlarımda geziniyordu. Yaman kulağıma doğru eğildi.
''Arabalara meraklı mıyız?''
İçime kaçan sesimle evet diyebilmiş başka cevap vermemiştim. Yaman beni kucağına alıp arka koltuğa dikkatlice bıraktı. Koltuğa yan oturabilmem için diğer kapıya ilerleyip açtıktan sonra kollarımın altından tutup geriye doğru çekti. Yan oturduğum için biraz şekilsiz dursam da emniyet kemerini takmak için uzandığında başımı diğer tarafa çevirdim. İnşallah kalbimin böyle hızlı atmasını duymazdı. Böyle şefkat duygusunu hissetmeyeli uzun zaman olmuştu. Kapıyı kapatıp ayağımı uzattığım tarafın kapısını açınca yanıma oturacağını fark ettiğimde elim ayağıma dolandı.
''İyiyim tek oturabilirim.''
Yaman sol kolunu kapının üzerine dayamış eğilerek bana bakıyordu. Yanıma oturmamasını istediğim için bozulmuş gibiydi ama ne kadar uzak olursa benim için o kadar iyiydi.
''Emin mis-?''
''Eminim eminim.'' Kuzey halime pis pis gülüyor beni iyice sinirlendirmeye çalışıyordu. Yaman bozuntusunu belli etmemeye çalışarak kapıyı yavaşça kapatıp şoför koltuğuna ilerledi, kapalı olan kapıyı açtı.
''Yan tarafa geç.'' Kuzey ikiletmeden arabadan çıkıp yolcu koltuğuna geçti ve kemerini taktı.
Otoparktan hızla çıkan Yaman, çınar ağaçlarıyla meşhur caddeye gelince hızını düşürüp sakin seyirde ilerlemeye başladı. Kuzey'le şirket hakkında sohbet ediyorlardı. Dersimin olmadığı günler bu semte gelir bu cadde de sakince yürüyüp öğrencimin evine giderdim. Şimdi yemyeşil ağaç dalları beyaza bürünmüş, soğuk havanın yükünü omuzlarında taşımakta zorlanıyor gibi eğilmişlerdi. O kadar dalgındım ki arabanın durup Kuzey'in bana seslenmesini çok geç fark ettim. Kuzey arkasına dönmüş endişeyle bana bakıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BEYOĞLU
Teen FictionEla gözleriyle baktığı herkesi etkileyen Ahu Aladağ. Gri mavisi gözleri olan ve sert duruşuyla Ahu'nun gözlerine vurulmuş Yaman Beyoğlu. İki farklı insan, iki farklı hayat nasıl oldu da bir ormanda kesişti? Beyoğlu'nun çetrefilli ve zor hayatı A...