50.BÖLÜM

8.7K 451 67
                                    

- Levent Yüksel - Med Cezir


Lapa lapa yağan karlar asfaltla buluştuğu an erirken Yaman'ın kalbiyle buluşan kalbim yeniden doğmuştu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.







Lapa lapa yağan karlar asfaltla buluştuğu an erirken Yaman'ın kalbiyle buluşan kalbim yeniden doğmuştu. Kış bizim için hiçbir zaman yürek soğutucu değil aksine bizi birbirimize yakınlaştıran tatlı bir sıcaklıktı.

İstanbul'dan bir kış vakti kaçarcasına giderken arkamda bırakacağım hiçbir şey yoktu. Hayattaki tek varlığım annem ise kara toprağın altında sonsuzluk uykusundaydı. Kaygan yolda kaza yapmamak için dikkatle arabayı sürerken yarım parmak olan eldivenlerim yüzünden parmak uçlarım çoktan uyuşmuştu. O günlerin aslında yakın ama bir o kadar da uzak olduğunu düşündükçe zamanın zalimliği karşısında bacaklarım titredi.

Evimin satış işleminde yaşadığım aksaklık yüzünden İstanbul'dan bir gün geç ayrılmam için evren bana bir oyun kurmuştu.

Zaman, kurmalı saat gibi ağır ağır akarken ne o oyuna erken varıp en önden izleyecektim ne de geç kalıp başrol oyuncusunu görebilecektim.

''Ahu,'' dedi Yaman elinin tersiyle yanağımı okşarken. ''Aklından neler geçiyor öyle çok merak ediyorum ki... Tek bir özel yeteneğim olsaydı kesinlikle zihnini okumayı isterdim.''

Gözlerim yaşam kaynağımı bulup laciverte çalan gözlerine odaklandı. ''Bence istemezdin,'' diye fısıldadım. Sanki etrafımız kalabalıkmış ve bizi duyacaklarmış gibi konuşuyordum ama yine odamızda baş başaydık. Cam tavanı döven yağmur asla sakinleşmiyordu. Yağmurun şiddeti Murat Beyoğlu'nun kanını yerden hiç var olmamışçasına silebilecek güçteydi.

''Seninle ilgili bir şey olacak ve ben istemeyeceğim öyle mi? Mümkün değil,'' dedi.

Koskoca yatakta biraz daha bana doğru kayıp üstsüz bedeniyle bana sarıldı. Yanağım ve dudağım sıcak teniyle birleşince tüm vücudum karıncalandı ve titredi. ''Aklımın ve kalbimin tamamen senden ibaret olduğunu biliyorsun hayatım ama bazen davetsiz misafirler gelebiliyor,'' dedim. Dudaklarını alnıma değdirdiğinde güldüğünü hareket eden dudaklarından hissedebiliyordum.

''Hepsini gönder gitsin benim karım bir tek beni düşünsün. Onlar kim ki sana misafir oluyorlarmış?'' diye homurdandı yarı gülerek yarı ciddi bir ses tonuyla. Kafamı biraz arkaya atıp şimşek çaktıkça aydınlanan yüzünü inceledim. Sanki camdan akan su gerçekten Yaman'ın gözlerinden akıyormuş gibiydi. Merakla ne diyeceğimi bekliyordu.

Nasıl bir adam bu kadar aşkla bakabilirdi? Nasıl ağzımdan çıkacak her kelimeye ölecek gibi hazırda bekleyebilirdi? Nasıl yüreğinden taşan sevgiyi bana her gün daha fazla hissettirebilirdi?

''Hayalmiş gibi geliyor Yaman. O günü yani ilk tanıştığımız günü ve bu günü düşündükçe gerçekliğine inanamıyorum. Şimdi her şey bitti değil mi? Artık tehlikede değilsin,'' dediğimde kaşlarını beklentiyle kaldırdı. ''Artık tehlikede değiliz.'' Asla ben veya sen yoktu onun hayatında. Biz vardık her daim olacağı gibi. Şerefi üzerine söz verircesine kafasını salladı.

BEYOĞLUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin