- Rafet El Roman - Yerine Kimseyi Koyamadım41 kere maşallah demek için buraya nazar boncuğu koyalım lütfen 🌝🧿
''Kuzey ile birlikte yurtdışına yerleşiyoruz.''Nefes aldım, nefes verdim. Gözlerimi açtım, geri kapattım. Yutkunmaya çalıştım ama yutkunamadım. Sudan çıkan balık gibi ağzımı açıp kapattım. Ama olmuyordu, nefes ciğerlerime ulaşmayı reddediyordu.
Karşımdaki kararını vermiş ve geri adım atmayacağını sessizce haykıran Yaman'a bir şey demedim, diyemedim. Ben ne olacağım, yalnızca ikiniz mi gideceksiniz, kaç ay seni göremeyeceğim, bu kararı ne zaman ve nasıl verdin... Nasıl nasıl... Bensiz gideceksin? Aklıma üşüşen sorular bir örümcek ağı gibi tüm zihnimi sarıyordu. Elimle o ağdan kurtulma çalışsam bu sefer ellerime bulaşıyordu. Ellerimi üzerime silince de üzerime yapışıyordu. Bu sorulardan bir türlü kurtulamıyordum. ''Peki.'' Dünyanın en uzun cümlesini tek nefeste söylemişim gibi yorulmuştum. Hâlbuki tüm duygularım dört harfe sığmıştı. Ama ben bir yere sığamıyordum.
''Nasıl?'' diye bir soru nidası döküldü Yaman'ın dudaklarından. Sesinde hem merak hem de şaşkınlık vardı. Ellerimi iki yana açtım. ''Kardeşinin sağlığı söz konusu sonuçta abisi olarak en doğru kararı verdiğinden eminim.'' Yüzünden karanlık bir memnuniyetsizlik ifadesi geçti. ''Siz dönene kadar ki o bile belli değil ben kendi evimde kalacağım,'' dedim. Yaman sinirle gülmeye başladı. ''Sana yoğun bakımın önünde ne söylediğimi unutmuş olamazsın Ahu. Üzerinden daha bir gün bile geçmedi.'' Bana bir seçenek sunmadan hakkımda verdiği kararı tabi ki unutmuş değildim. ''Söylediklerinin yeri zihnimde oldukça taze. Sen beni kimselere emanet edemediğin için bir müddet evden çıkmamamı söyledin ve ben de anlayışla karşıladım. Ama şuan şartlar değişmiş gözüküyor,'' dedim. Ellerim titrediği için kollarımı göğsümün üzerinde birleştirmek zorunda kaldım.
''En azından akşamları evimize gelecektin.''
Yaman'ın çatılan kaşları düz bir hal alıp yüzündeki sert ifade yumuşasada aynı şey benim için söz konusu değildi. ''Yine geleceğim ve yanımda kardeşimde olacak güzelim. Lütfen olaya bu kadar duygusal yaklaşma.'' Neye nasıl yaklaşacağımın aklını verdiği için öfkem bastıramadığım bir boyuta ulaştı. ''Bırak da ona ben karar vereyim. Kuzey'in hayatı söz konusu tabi ki seni engellemeyeceğim. Ama kendi evimde kalmak istiyorum. Bir müddet buralardan uzaklaşmak bana da iyi gelecektir. Hem zaten okulda ders veremeyeceğim, en azından okula gitmeye gücü yetmeyen öğrencilere evimde özel ders veririm.'' Yaman işaret parmağını tam iki kaşımın ortasına doğru hizaladı. Öfkesini bastırabilmek için büyük bir mücadele veriyor gibiydi. ''Hiçbir yere gitmeyeceksin. Seni görmeden geçirdiğim günlere say.''
''O günleri ben de yaşamadım mı? Ben sensiz geçireceğim günleri neye sayacağım peki?'' Omuzlarım çökerken sağ elimi alnıma bastırdım. ''Hayat çok kısa kavga etmemeliyiz. Her an bir kurşun gelip bizi bulabilir biz neyi tartışıyoruz Allah aşkına! Yok, hayır ölüm denen bir şey var ve ansızın bizi bulabiliyor bu yaptığımız hiç doğru bir şey değil. Tamam, sen git işin ucunda seni aylarca görememek var ama olsun. Kuzey iyileşsin yeter. Ben beklerim, ben hep beklerim zaten. Babamın bir gün bize geri döneceğini, ölüp giden annemin bir anda karşıma çıkıp ben ölmedim ki demesini hep bekledim zaten. Seni de beklerim, çünkü sen geleceğim diyorsan gelirsin ben sana güveniyorum. Ama çabuk gel olur mu ben sensiz düşüyorum, böyle sen olmayınca kırık kanadımın tüyleri kanayarak kopuyor. Ama sen bana bir kez gülünce tekrar uçuyor, göğe yükseliyorum.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BEYOĞLU
Teen FictionEla gözleriyle baktığı herkesi etkileyen Ahu Aladağ. Gri mavisi gözleri olan ve sert duruşuyla Ahu'nun gözlerine vurulmuş Yaman Beyoğlu. İki farklı insan, iki farklı hayat nasıl oldu da bir ormanda kesişti? Beyoğlu'nun çetrefilli ve zor hayatı A...