The Weeknd- I Feel It Coming ft. Daft Punt
Kendimden beklemediğim bir soğukkanlılıkla Şaheser ablaya sadece gülümsemekle yetindim. Ama gülümsemem yüzüme kondurduğum bir maskeydi sadece. Suçu olmayan insanlara kötü davranmamayı öğreneli uzun zaman olmuştu. Bu kadın Yaman Bey'i kurtardığım için mutlu olsa da işler benim için öyle değildi maalesef. Domino taşı gibi her şey üzerime yığılıyordu sanki. Yanlış iliklediğimiz bir düğmenin yanlış ilerlemesi gibi, dünyanın dönüş yörüngesinin tam tersi yönde dönmesi gibi her şey yanlıştı. Benim bu evde olmam çok yanlıştı.
Yaman oturduğu ikili koltuktan kalıp Şaheser ablanın omzuna kolunu attı. ''Amma çok ağladın be abla, ben çok acıktım hadi kahvaltıyı hazırla artık.'' Şaheser abla, omzundan sarkan Yaman'ın elini sıvazlayıp başıyla onayladı. ''Ahu kızım da bizimle yiyecek değil mi? Çok güzel şeyler hazırladım sırf onun için,'' dedi. Bakışları evet dememi bekliyormuş gibi heyecanla yüzümde dolanıyordu.
Kuzey hemen durumu kurtardı. ''Bacağını uzatması lazım abla, bir müddet ayağa kalkmasa iyi olur.'' Kadın pot kırdığını düşünmüş olacak ki ''Kusura bakmayasın kızım, düşünemedim. Odana hepsinden getiririm merak etmeyesin,'' dedi kızaran yanaklarıyla.
''Sağ olun.''
Ruhum o kadar yorgundu ki kelimeler dilimden dökülmeyi bile reddediyor gibiydi. Herkesin odadan çıkmasını ve yalnız kalmayı istiyordum sadece.
Yaman kolunun altına aldığı kadınla birlikte odadan çıktı. Kuzey bana temkinli bakıyor ne diyeceğini kestiremiyordu. ''Bekar olduğunu varsayarsak bu ev senin için bir hayli büyük değil mi?'' Kollarımı göğsümde birleştirdim. Kuzey'in bu soruyu beklemediği aşikardı.
''Rahatıma düşkünümdür ayrıca ara sıra arkadaşlarımda yatılı gelir.'' Göz kırparak odadan çıktı. Tek kalmış olmanın verdiği rahatlıkla kendimi dikkatlice yatakta kaydırıp uzandım. Bu yatağın hastane yatağından iyi olduğunu inkar edemezdim. Tavandan sarkan on tane cam kürenin tek bir noktada birleştiği güzel bir avize vardı. Her biri aynı kar küresine benziyordu. Avizeye tek kelimeyle bayıldığımı hissettim. Bir müddet boş gözlerle tavanı izledikten sonra kapı yavaşça yana kaydırılarak açıldı. Elinde tepsiyle Yaman içeriye girdi.
Başıma geleceklerden habersiz onu mutfakta gördüğüm zaman hızla atan kalbim şimdi acıyla sızladı. Belki bir kelebek bir yerde kanat çırpmıştı ve onun etkisiyle rolleri değişmiş gibiydik. Şimdi yaralı olan bendim, bana tepsiyle yiyecek bir şeyler getiren Yaman'dı. Üzerini değiştirmiş gri bir eşofman ve geniş omuzlarını saklayamayan siyah bir polar giymişti. Bir insana hem takım elbise hem de spor giyinmek bu kadar yakışmamalıydı. Ellerimden destek alarak sırtımı yatak başlığına dayadım. Yaman tepsiyi dikkatlice kucağıma koyup karşı koltuğa geçip oturdu.
''Beklemene gerek yok, gerisini ben hallederim çıkabilirsin.''
Her fırsatta onu etrafımdan uzaklaştırmama alışmış gibi umursamadan oturmaya devam etti. Karşımda gözlerini dikmiş bana bakarken bir şey yiyemezdim. Tepsi de envaiçeşit kahvaltılık türünden vardı. Simit'in kokusunu odaya buram buram yayılırken karnım guruldamaya başladı. Bir kere de sessiz guruldasa şaşardım zaten. Az önce açlıktan isyan bayrağı çeken karnımın sesi, sanki benden çıkmamış gibi hiç bozuntuya vermeden kahvaltımı yapmaya başladım. Simit'in tadı o kadar güzeldi ki diğer şeylerin hiçbirini yemeden sadece simide gömülmüştüm. Hızlıca bitirip üzerine çayımın son yudumunu alınca kendime geldiğimi hissettim.
''İlacını da iç.''
Emir vermesini sinirlerimi bozuyordu. Yapacaksam olsam bile o söylediği için yapasım gelmiyordu. İnat değil mi içmeyecektim işte. Tepsiyi sağımda ki komodinin üzerine bırakıp gözlerimi ona diktim. Topuz yaptığım saçlarım dağıldığı için sürekli yüzüme doğru gelen saça hafif üfleyerek gözümün önünde uzaklaştırdım. Bir tek yanaklarımda savaş boyalarım eksikti sanki. Mavilerine gri yayılırken yavaş ama bir o kadar güçlü adımlarla yatağa yaklaştı. Eline aldığı su bardağını ve ilacı bana uzattı.
''Bacağımdan yaralandım, elimden değil.'' Ellerimi yüzüne doğru uzatıp salladım. ''Kendim içebilirim.''
Az önce ilacı içmeyen ben değilmişim gibi şimdi içebileceğimi ona ispatlamaya çalışıyordum. Sağ elindeki ilacı bana uzatmaya devam ediyor ısrarla tepsiye geri bırakmıyordu. Başımı sola çevirip camdan dışarı bakmaya başladım. Elbet bıkınca bırakıp giderdi.
''Ahu bana bak. Ben sabırlı bir adam değilim iç şu ilacını yoksa ben zorla içirmesini çok iyi bilirim.''
Ses tonundaki sessiz tehdit her şeyi yapabileceğini ima ediyordu. Alakasız zamanda alakasız yerde ortaya çıkan nazlı yanım küçük çocuk gibi omuzlarımı silkmeme neden oldu. Bardağı tepsiye sertçe bırakınca gideceği için sevinmiştim.
Sağ dizini yatağa koyup boşta kalan eliyle yüzümü tutup kendine çevirince bedenini iyice bana yaklaştırdı. Gözlerim fal taşı gibi açılırken elinde olan hapı dudaklarımın içine doğru bırakıverdi. Parmaklarını dudaklarımın üzerinden çekmemiş iyice küçülen gözbebekleriyle dudaklarıma bakıyordu. Bedenini benden çok uzaklaştırmadan uzanıp su bardağını aldı. Parmaklarının yeri su bardağıyla değişirken suyu içmekten başka çaremin olmadığını hissediyordum. Hasta olunca ilaç içmek istemeyen çocuklara annelerinin zorla ilaç içirmesi gibi değil, beni zorlamadan sakinlikle yapıyordu her şeyi. Suyu yavaşça yudumlarken hiç olmaması gereken bir şey oldu.
''Upss! Tamam gençler ben burada yokmuşum gibi devam edin siz.''
Kuzey'in neşeli sesi, yeni içtiğim suyun genzime kaçmasına neden oldu. Yaman'ın duruş pozisyonu bizi dışarıdan gören biri için öpüştüğümüzü düşündürebilirdi. Öksürmekten ciğerlerim çıkacak gibi oluyordu ama dikişlerim acıdığı için rahat rahat öksüremiyordum da. Yaman yaptığı densizlik yüzünden Kuzey'e kükremeden önce elindeki bardağı arkasını döndüğü gibi kapıya doğru fırlattı.
Gözlerimden yaşlar gele gele öksürüyordum. ''Kız ölüyor kıız!'' Kuzey, Yaman'ın fırlattığı bardaktan kaçmayı başarmış laf yetiştirmeye devam ediyordu. Derin nefesler alarak sakinleşmeye çalışıyordum. Yaman ellerini beline koymuş ne yapacağını bilmez halde bana bakıyordu. Elimle gözümün yaşını silip Kuzey'e kötü kötü bakmaya başladım.
''Ayağa kalktığım ilk gün seni eşek sudan gelene kadar döveceğim,'' dedim parmağımı ona sallayarak.
''Tamam tamam ben bir şey görmedim.'' Elleriyle gözlerini kapatmış otuz iki diş sırıtıyordu.
''Uğraştığım çocuk birdi iki oldu çok güzel!''
Yaman hıncını alamamış olacak ki gözleri kapalı olan Kuzey'in kafasına bir tane geçirdi. Bunu beklemeyen Kuzey sendeleyip dengesini kaybedince koltuğa düştü. Az önce boğulacak gibi olan ben değilmişim gibi kahkaha atmaya başladım. Kendimi durduramıyor güldükçe gülesim geliyordu, sanırım cidden kafayı kırmıştım. Yaman şaşkınlıkla bana dönmüş hayatında gülen birini ilk defa görmüş bakıyordu.
''Ne vuruyorsun be! Bak nasıl güldürdüm Ahu'yu. Sen değil ben güldürdüm hah.'' Kuzey her fırsatta abisine nispet yapmaktan geri kalmıyordu.
''Bravo, 1-A sınıfından Kuzey Beyoğlu'nu alkışlıyoruz,'' dedi Yaman sinirle kardeşini alkışlarken.
''Niye geldin sen?'' Kuzey abisinin sorduğu soruyla toparlandı. ''Öğlen acil bir toplantı ayarlamış Buse. Karşı taraf iyi bir teklif hazırlıyormuş. Her şey üst üste geldi hazırlanamadık da adam akıllı anasını s-'' Öfkeyle saçlarını karıştırdı Kuzey.
''Sıkıntı yok paşam, o iş bizde rahat ol.'' Kendine olan güveni yüzüne yansımıştı Yaman'ın. ''Ayrıca.. öyle her kafana estiğinde bu odaya girmeyeceksin. Bunu o olmayan aklına sok.''
''Kendi evimde istediğim gibi davranabilirim değil mi ağabeyciğim?'' dedi Kuzey kaşlarını imayla kaldırırken. Sonra ayağa kalkıp kapıya yöneldi ve acıklı bir tonda şarkı söylemeye başladı.
''Henüz 27 yaşında bir kardeşim var, seni ondan bile kıskanıyoruum.''
Utancımdan ellerimi yüzüme kapattım. ''Sen şu dengesize aldırma dinlen biraz.'' Ellerimi yüzümden çeksem de Yaman'a bakamıyordum.
''Yapma ya sen demesen dinlenmeyecektim,'' dedim. Yaman'ın bana sen ciddi misin diyormuş gibi bakmasına aldırış etmeden yatakta uzanır pozisyona geçip yorganı üzerime örttüm.
''Tövbe estafurullah! Tövbe estafurullah! '' Yaman söylenerek odadan çıktı ve beni uykuyla baş başa bıraktı.
Oy ve yorumlarınızı bekliyorum.
Betül.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BEYOĞLU
Teen FictionEla gözleriyle baktığı herkesi etkileyen Ahu Aladağ. Gri mavisi gözleri olan ve sert duruşuyla Ahu'nun gözlerine vurulmuş Yaman Beyoğlu. İki farklı insan, iki farklı hayat nasıl oldu da bir ormanda kesişti? Beyoğlu'nun çetrefilli ve zor hayatı A...