Keremcem - Berbat
Bornozumun kuşağını sıkıca bağlamış kafama sardığım havlumla koltuğun bir köşesinde oturuyordum. Sanki yaptıklarımı uzaktan izliyormuşum gibi yaşadıklarım bir film şeridi gibi gözümün önünden geçiyordu.
Duyduğu şeyle sevinse mi üzülse mi bilemeyen Ahu, Yaman'ın içeri girmesini beklemeden eve girip kapısını kapattı. Kalbini çalan bir hırsız gibi Yaman'ın gece gizlice eve girmesinden korktuğu için kapıyı defalarca kilitledi. Yetmedi önüne mutfaktaki iki kişilik katlanır masayı da çekti. Onu yaralı bulduğu zaman koruma içgüdüsüyle kapının arkasına çektiği dresuar aklına geldi. Elbisesinin askısını indirip duşa girdiğinde hemen yan daire de olan adamın varlığını sorguluyordu. Akan sıcak su banyoyu buharla kaplarken aynayı eliyle silip, herkesten kaçmayı başardığını zanneden haline baktı.
Bazen ışığı bazen ise perdenin kenarı açık kalan pencereyi düşündü. Leman teyzesine orada yaşayan kişinin kim olduğunu sorsa da hep geçiştirilmişti. Evden çıkmadan kapanan kapıyı, akşam eve geldikten sonra merdivenlerden gelen ayak seslerini hatırladı. Bir şeyleri ispatlamak için o kadar çok uğraşmıştı ki önemsemediği ipuçlarıyla taşlar ancak yerine oturmuştu.
Limonlu dondurmasını yerken bazen sessiz hıçkırıklarla bazen ise eline geçen şeyleri duvara fırlatacak kadar büyük bir öfkeyle ağlıyordu. Anlatacağı dersler için bir gün önceden genel tekrar yapıyor, sanki duvarın arkasında birisi onu dinliyormuş gibi sesli anlatıyordu.
Saçlarıma sardığım havluyu yavaşça açıp saçlarımın fazla suyunu aldım. Şampuan kokusu odayı doldururken ılımaya yüz tutan bitki çayımı birkaç yudumda bitirdim. Gözlerim yerdeki antika İran halısında sonra da eski eşyalarına kıyıp da atamayan Leman teyzemin antikalarla dolu olan vitrininde geziniyordu. Camdan olan kapaklı kısımda büyükannelerin olmazsa olmazı olan evlatlarının ve torunların belirli aralıklarla çektirdikleri vesikalık fotoğrafları vardı. Sokaktan geçen çöp arabasının sesi yarı aralık olan penceremden içeriye ulaşıyordu.
Yaman'ın burada olduğunu düşünmemek için en gereksiz detaylara bile yoğunlaşıyordum. Düşüncelerimin sesini bastırsın diye televizyonu açıp kanalları gelişi güzel gezindim. Yaman karşı dairede değil. Gündüz yayınlanan magazin programının tekrarına denk gelince koltukta biraz kayıp yattığım yerden kimin hangi gece kulübünde görüntülendiği haberini izlemeye başladım. Yaman karşı dairede senin için beklemiyor. Playback yapmak isterken kapanan şarkının ardında çıplak sesiyle şarkıya devam eden genç şarkıcının hayranlarını şok etmesi haberinden sonra gözlerimi devirdim. Israrla çıplak sesini yayınladıkları için son ses açtığım televizyonun sesini kapattım. Yaman seni öleceğini bilse bile bırakmazmış.
Kırlenti başımın üzerine kapatıp kafamın içindeki sesleri duymamak için kendimle bir savaşa girdim.
Cepheler arasında birbirlerine mühimmat taşıyan duygularım, kalbim ve aklım arasında mekik dokuyordu.
❄️
Aniden açılan gözlerimle salonun ortasındaki karartıyı görmem aynı saniyede oldu. Siyahlara bulanan adam, arkası bana dönük bir vaziyette odanın içerisinde bir şeyler arıyordu. Hızlanan soluklarımı dizginleyip, uyandığımı belli etmemeye çalıştım. Elinde tuttuğu minik feneri güç bela kapağını açabildiği metal kutuya tutunca idrak edemediğim olayı ancak anlayabilmiştim. Esen rüzgârla açık kalan pencerenin arkasındaki tül havalandı. Görünmeyen mikroorganizmaların sesini bile duyacak kadar pür dikkat kesilmiştim. Aradığını her ne ise bulamayan hırsız ayağa kalktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BEYOĞLU
Teen FictionEla gözleriyle baktığı herkesi etkileyen Ahu Aladağ. Gri mavisi gözleri olan ve sert duruşuyla Ahu'nun gözlerine vurulmuş Yaman Beyoğlu. İki farklı insan, iki farklı hayat nasıl oldu da bir ormanda kesişti? Beyoğlu'nun çetrefilli ve zor hayatı A...