-Sezen Aksu - Bir Çocuk Sevdim
Buzla kaplı bir zeminde yatıyor olmalıydım. Sırtım zeminin tüm soğuğunu içine çekiyor gibiydi. Severdim, soğuğu her şeyden çok severdim. Ama bu soğuk bana bile fazlaydı. Sağıma dönüp cenin pozisyonu alsam da bedenimi bir türlü ısıtamıyordum. Ellerim üzerime örtmek için soğuk zeminde bir şeyler arasa da bulamamıştı. Dişlerimin birbirine çarpmaması için çenemi kırarcasına sıkıyordum. Uyanık olup olmadığımı bile kestirmek oldukça güçtü.
''Uyanıyor...'' Tanıdık ama bir o kadar yabancı gelen sesi duyunca gözlerimi aralamaya çalıştım. Sanki kirpiklerim bile soğuktan birbirine zamk gibi yapışmıştı. Elimi ağzıma götürüp sıcak nefesimi ellerimde hissetmeye çalıştım. Yetmiyordu ısınmama hiçbir şey yetmiyordu. ''Anne,'' dedim birbirine vuran dişlerimle. ''Kutup ayıları bile donmuştur bu soğukta. Donmuştur değil mi anne?'' Soruma karşılık bana bahşedilen tek şey sessizlikti. ''Anne kutup ayıları bile donmasın diye çocuğunu bırakmaz. Al bak gördün mü sen beni bırakıp gittin donuyorum işte!''
''Yaman Bey, ateşi çok yüksek sayıklamaya başladı bir şeyler yapmalıyız.'' Söylenenlerin içinden tek anladığım Yaman ismi olunca bazı şeyler zihnime süzülmeye başladı. Donan kirpiklerim çözülmeye başlamış olacak ki sanki bu sefer gözlerimden yüzüme sular akıyordu adeta. Alnımdan başlayıp çeneme kadar inen damlacıklar iyice üşümeme neden oldu. Güç bela gözlerimi açmayı başardım. Yattığım zeminden aşağıda olan örgü desenli gri halı girdi görüş alanıma. Üzerinde iki çift ayak gözüme çarptı. Birinde oldukça pahalı bir spor ayakkabı diğerinde ise çiçekli bir ev terliği vardı. Bakışlarım yüzlerine ulaşınca tombul kadının gülümsemesi gözlerine ulaşınca kaz ayakları iyice belirginleşti.
''Allah'ım çok şükür uyandı. İyi misin kızım çorba yaptım ister misin?'' Kadının yüzü, sesi çok tanıdıktı ama ismini bir türlü çıkartamıyordum. Sanırım buzlu zeminde yatmaktan beynim donmuştu. ''Abla kız kendine gelsin sonra içer çorbasını,'' dedi kollarını bağlamış yüzüme tedirginlikle bakan Kuzey. ''Abi doktoru arıyorum ben?'' İleriye bakarak konuşunca oda da bir kişinin daha olduğunu yeni fark ediyordum. Kendimi güç bela yatağın başlığa yasladım. Yaman'ın endişeli bakışları yüzümün her santiminde gezindi.
''Oo büyük ayı da buradaymış.'' Elimle Kuzey'i işaret ettim. ''Küçük ayı da burada.'' Kıkırdadım, ''Kuzey kutbundayız sonuçta ayıdan bol ne var. Ya da durun durun bence biz uzay boşluğuna gittik. Orası da çok soğukmuş diyorlar. Küçükayı Büyükayı diye yıldızlar var uzayda. Hepimiz birleşip takımyıldızını oluştururuz.'' Büyük bir teoremi ispatlamışım gibi kendimi alkışlamaya başladım.
''Abi sen Ahu'ya ne kadar sakinleştirici verdin? Baksana kafası uçmuş bunun.''
Kuzey'in şaşkın ifadesi beni kendime getirdi. Ben ne saçmalıyordum böyle? Yaman'a çevirdim bakışlarımı. Buraya nasıl geldiğimi gözlerinden okumak için ona uzun uzun baktım. Zira neler olduğunu hatırlamıyordum. Bacağımın ağrıması, titremelerim ve en son içtiğim çay... Gözlerim dehşetle büyürken sırtımı dikleştirdim.
''Beni bu eve neden getirdin? Ben sana gelmeyeceğimi üzerine basa basa söylemiştim. Ya sen kimsin benim çayıma sakinleştirici mi uyku ilacı mı her ne haltsa koyuyorsun?'' Ellerimle üzerimi yokladım. Dün kuru yeri kalmayan elbisem çıkarılmış yerine pijamalarım giydirilmişti. ''Uyurken bana ne yaptığını ne bileceğim seni ırz düşmanı!'' Zihnimden dilime süzülen kelimelerin ardı arkasının kesilmeyeceğini adım gibi biliyordum.
''Ben miyim ırz düşmanı?'' dedi kendini işaret eden Yaman. ''Asıl ırz düşmanı o sahildeki pezevenklerdi sanki bilmiyormuşsun gibi konuşma Allah aşkına. Ben gelmeseydim ne olacaktı hiç düşündün mü?'' Her ne kadar sinirli de olsam Yaman'ın söylediklerinde haklılık payı vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BEYOĞLU
Novela JuvenilEla gözleriyle baktığı herkesi etkileyen Ahu Aladağ. Gri mavisi gözleri olan ve sert duruşuyla Ahu'nun gözlerine vurulmuş Yaman Beyoğlu. İki farklı insan, iki farklı hayat nasıl oldu da bir ormanda kesişti? Beyoğlu'nun çetrefilli ve zor hayatı A...