26.BÖLÜM

33.4K 1.6K 279
                                    

-Deeperise & Burak Akyol - Nida


Aynadaki yansımama baktım uzun uzun. Yaman'la bakışmamızın üzerinden uzun süre geçmiş olmasına rağmen yaşattığı yoğun duygu bedenimden bir türlü silinmiyordu. Gözlerimi kapatıp parmaklarımı kirpiklerimin üzerinde gezdirdim. Sıcak bir nefes nasıl olmuştu da kirpiklerime hırçın deniz dalgalarının serinliğini hissettirmişti. ''O ateş sönsün ki ateşin kızıllığının yansıdığı gözlerin tekrar o güzelim elaya dönsün.'' Keşke can kırıklarımın iyileşmesi bu kadar kolay olabilseydi.

Çalan telefonla aramızdaki çekim alanımız sona ermişti. ''Bekleyin geliyorum, masum bir insanı hedef almak ne demekmiş göstereceğim,'' deyip gözlerime bakmıştı. ''Hiçbir yere kaybolma ve beni bekle.'' Çıkmadan önce son sözleri buydu. Gideli beş gün olmuştu ve ben patronlarının kesin talimatı üzerine evden çıkamamıştım. Koskoca evde gördüğüm tek insan Şaheser ablaydı. Yalnız kalıp etraflıca düşündüğüm için şanslıydım ama madem bu kadar uzun süre gelmeyecekti insan haber verirdi diye günlerdir kendi kendimi yemiştim. Odamda daha fazla durup sıkılmaktan vazgeçip salona indim.

''Şaheser abla sütlaç yapmak istiyorum,'' dedim yanıma oturmuş el işi yapan kadına. Yemekten sonra tatlı yemek rafine zevklerimden biriydi. Elindeki tığ ve ipi küçük el çantasına koydu. ''Tabi kuzum hemen yapayım sana.'' Ayağa kalkamadan ellerinden tutup durdurdum. ''Ben yapmak istiyorum sen işine devam et lütfen,'' dedim. ''Hiç olur mu öyle şey kızım ben hallederim hemencecik.''

''Abla ne ben bu evin hanımıyım ne de sen bu evin hizmetçisisin. Yıllarım mutfakta geçti benim, korkma yakmam mutfağını,'' deyip güldüm. Eşarbının altından çıkan beyazlamış saçlarını eliyle düzeltince güldü. ''Mutfakla aranın iyi olduğunu biliyorum kuzum, Yaman yemeğini pek beğenmiş, iyi bakmışsın ona. '' Avucunu yanağımın üzerine koydu. ''Seni Allah çıkartmış onun karşısına ben bunu bilir bunu söylerim.''

Mutfağa girince ellerimi çeşmeden akan soğuk suyla ıslatıp enseme ve boynuma sürdüm. ''Yaman yemeğini pek beğenmiş.'' Yüzümdeki sersem gülümsemeyle sütlaç için malzemeleri çıkarmaya başladım. ''Abla sütü bulamıyorum,'' diye seslendim buzdolabının kapağını kapatırken. Mutfağa gelen Şaheser abla gözlüğünü çıkartıp yakasına taktı. ''Hay Allah bugün alınacaklar listesine yazmıştım, almamışlar mı ben sesleneyim hemen alıp gelsinler.''

Cebimdeki telefonu çıkartıp saate baktım. ''Abla saat geç olmuş hiç kimseyi zahmete sokma başka zaman yaparım,'' dedim. ''Günler sonra bir şeyler yedin kızım canın çekmiştir şimdi ben halledeceğim,'' dedi kapıya doğru giderken. Aklıma gelen şeyle kadının peşine takıldım. ''Abla sen de gideceksin zaten birazdan birlikte çıkalım yakında market varsa ben alır dönerim.'' Market bahanesiyle de olsa biraz dışarı çıkıp hava almak iyi gelecekti. ''Tamam, güzel kızım hazırlanayım ben kapıda buluşuruz.''

Odama çıkıp pijamalarımdan kurtulup siyah pantolon ve madonna yaka siyah kazağımı giydim ve kırmızı kabanımı elime aldım. Yürüyüş yaparken kaşe kaban ağırlık yapacağını düşünüp geri yerine astım. Dolaptan elime ilk geçen krem rengindeki şişme montumu üzerime geçirdim. Çantamı da alıp aşağıya adeta uçarak inmiştim. ''Şaheser abla kesin emir var diyorum sana neden ısrar ediyorsun?'' Bıkkınca nefes verdi Osman. ''Yaman'ın emirleri bana işlemez Osman, çekil önümden sinek gibi ezmeyeyim seni,'' dedi bana göz kırpan Şaheser abla. Osman arkasını dönüp topuklarını kalçasına vura vura yürüyünce Şaheser ablanın yanaklarından öptüm. ''Sen bir tanesin!''

''Markete kadar gidelim sonra sen Osman ile dönersin kızım.'' Kol kola girip arabaya ilerledik. Sokak lambaları tek tek geride kalırken kafamı cama yaslayıp dışarıyı seyretmeye başladım. Bir yanım deli gibi kaçıp gitmek istese de bir yanım her an tehlike altındasın diye haykırıyordu. Beni o eve bağlayan hiçbir şey olmamasına rağmen nedense kendimi oldukça savunmasız hissediyordum. Peşime düşen adamlar yüzünden yıkılmaz dediğim cesaretim mezara girip üzerine toprak atılmış gibiydi.

BEYOĞLUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin