37.BÖLÜM

22.3K 1K 197
                                    

Cem Adrian - Hüzün Kovan Kuşu


Y

Küçükte olsa Ahu'nun kokusunun sindiği yatakta onunla birlikte yatmak hiç rahatız edici değildi. Tüm gün ona gelen çiçeğin ona yaşattığı mutluluğu düşünüp durmuştum. Onu üzen ben iken, bir buket çiçekle mutlu edebilen bir başkası olmuştu. Gerçeklerle yüzleşmem, hiç bu kadar ağır olmamıştı.

''Bu gece mi dönmek istersin yoksa sabah mı gidelim?'' Onu beklerken sarıldığım yastığının yerini Ahu almıştı. Boynundan öptüğümde gıdıklandığı için gülmekten konuşamıyordu. ''Despotluğu ile nam salmış Yaman Beyoğlu mu soruyor bu soruyu?'' Burnunu kaşıyıp yüzüne gelen saçlarını düzeltti. Bana sarılıyor olmasına rağmen kırgınlığı gözlerinden silinmiş değildi, farkındaydım. ''Senin için bir istisna yapabilirim sanırım,'' dedim. Bir an önce onunla birlikte evime dönmek istiyordum. ''Nereye doğru yönelsem sığamıyor gibiyim. Leman teyze dönmeden buradan gitmesem iyi olur aslında.'' Elimi sırtından başlayıp bacaklarına kadar kaydırdım. ''Kuş kadar küçüksün zaten nasıl sığamıyorsun yavrum?'' Yataktan kalkmaması için bacağımı onun bacağının üzerine atmıştım. Elimden gelse onunla temasımı kesmemek için elimi üzerinden hiç çekmezdim.

''Ne bileyim, insan kendi anne babasının olmadığı hiçbir eve sığamıyor sanki. Leman teyze öz teyzem gibidir ama nereye gidersem gideyim sığıntı gibi hissediyorum. Bu durum senin evin içinde geçerli.'' Sözlerinden sonra kaşlarımı çattım. ''Leman Hanım öyle bir ima mı yaptı yoksa?'' Onu kendimden uzaklaştırıp yüzüme bakması için bekledim. Kafasını iki yana sallayınca saçları omuzlarına döküldü. ''Asla, öyle bir şey yapmayacağını bildiğim için buraya geldim zaten.'' Büzdüğü dudaklarına indirdim bakışlarımı. ''Benim evim senin evin diye bir ayrım yok yavrum. Böyle düşünmeni istemiyorum artık rica ediyorum. Her ne kadar,'' dedim boş parmağını elime alıp okşarken. ''Yüzüğünü çıkartmış olsan da sen hala benim nişanlımsın. Benim evimde sığıntı değil baş tacısın.''

Sonunda istediğim olmuş, yüzü bir nebze de olsa gülebilmişti. ''Şimdi söyle bakalım, ne zaman dönelim?'' Dudağının kenarından ıslak bir şekilde öptüm. ''Yarın dersim var, senin evin buraya uzak ama...'' Kafamdan silip atmak istediğim Erdem piçi her fırsatta aklıma gelmeyi başarıyordu. ''Senin bir işin var zaten, unutuyorsun sanırım Ahu Hanım. Oraya gitmeni istemiyorum, Erdem iti dibine kadar girecek.'' Kucağımdan kalkıp bağdaş kurarak oturdu. ''Ben o durumu hallettim, hem öğrencilerime çok alıştım bir başka hocayla devam etmelerini istemiyorum,'' dedi.

Kendimi geri çekip yatak başlığına yaslandım. ''Nasıl hallettin? Sarkıntılık mı yaptı yoksa haysiyetini si-'' Elini hayır der gibi salladı. ''Kibar bir şekilde nişanlı olduğumu söyledim o da anlayışla karşıladı.'' Ona nasıl bakıyorsam şaşırdı. ''Ne olduğunu söyledim dedin?'' Ahu omuzlarını silkti. ''Nişanlı olduğumu. Nikâhıma geleceğini söyledi, bende memnuniyetle kabul ettim,'' dedi. Bu kadın beni öldürecekti. Bileğinden tutup kendime doğru çektim. ''Sabah bana nişanlı değilim diye racon kesen kadına bak sen.'' Ellerini göğsüme yaslamış kirpiklerini kırpıştırarak yüzüme bakıyordu. ''Sen burada kalırken biz de boş durmadık yavrum, evde seni güzel sürprizler bekliyor. Sabah olan dersini dert etme Osman seni getirir.''

''Tamam, önce Leman teyzemi arayıp haber vermeliyim. Zararını bir şekilde karşılamam gerekiyor zaten. Hadi sen içeriye geç üzerimi değiştirip gelirim.'' Kararından vazgeçmemesi için başımı sallayıp yataktan kalktım. ''Güzelim, zarar veren sen değil hırsızlardı. Böyle bir olay herkesin başına gelebilir, gerekirse durumu ben izah ederim.'' Alnından öptükten sonra odada çıktım. Günler sonra onu bu odada bırakıp çıktığımda yüreğim acıdan sızlamıyordu. Evdekilere haber vermek için telefonumu cebimden çıkartıp salona geçtim. Bu gece her şey planladığım gibi gitmeliydi.

BEYOĞLUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin