11.BÖLÜM

40.6K 1.9K 139
                                    

SYML- Where's My Love


Bir elin yüzümü okşamasını usul usul hissederken başım yumuşak ama bir o kadar sert bir zemindeydi. Derinlerden bir ses adımı söylüyor beni uyandırmaya çalışıyordu. Ama uyku öyle tatlı geliyordu ki uyanacak gücü kendimde bulamıyordum. Hareket etmek istediğimde bir el beni durduruyor, yattığım zemin bir yükselip bir alçalıyordu. Gözlerimi açamadan kendime geldiğimde Yaman'ın Kuzey'e daha hızlı sürmesini söylediğini işittim. Çığlık atmaktan boğazlarım tahriş olmuş cayır cayır yanıyor gibiydi.

''Bacağım,'' diyebildim güç bela. Yanağımı okşayan el sesimi duyunca durmuş, ardından yüzümü yavaşça hareket ettirmeye çalışmıştı. ''Ahu beni duyuyor musun? Gözlerini açman lazım, hadi dayan az kaldı.'' Biraz daha kıpırdandığımda gözlerimi yavaşça açabildim. Arabanın tavan lambası açıktı bir müddet ona baktıktan sonra başımı sağa çevirdiğimde Yaman'ın koltukta oturduğunu fark ettim. Başımı dizine yatırmış bir eliyle tampon yapmaya devam ediyordu. Mavileri beni bulduğunda rahatlamış olacak ki tuttuğu derince bir nefesini salıverdi.

''Kuzey, Ahu uyandı hastaneye ne zaman varacağız kaç dakikadır yoldayız acele etsene oğlum neyi bekliyorsun hala?'' Olayın suçlusu Kuzeymiş gibi sinirini ondan çıkarmaya çalışıyordu.

''180 ile gidiyorum abi daha ne yapayım biraz daha hızlanırsak hastaneye değil hep birlikte mezara gideriz. Bugün yılbaşı herkes sokakta görmüyorsun sanki,'' dedi bıkkınlıkla.

''Bacağımı hissetmiyorum...'' Yaman'ın bakışı yoldan bana çevrilmiş ardından kemerle sıktığı bacağıma kaymıştı. ''Allah kahretsin böyle işi... Biraz daha dayan.'' Daha fazla şey söylemek istiyor gibi olsa da susmayı tercih etmişti. Sol elimi bedenime sarmış ısınmaya çalışıyordum. Yaman'ın üzerime örttüğü ceket ısınmama yardımcı olmuyordu.

''Klimayı en sıcağa al Kuzey.'' Kuzey abisini ikiletmeden klimayı açınca klimanın uğultusu arabadaki sessizliğin üzerini örttü. ''Yenge, o Kenan denen alçak sana herhangi bir şey söyledi mi?'' Kısılmaya yüz tutmuş sesimi derinlerde ararken nasıl cevap vereceğimi düşünüyordum.

''Sırası değil Kuzey.'' Yaman öfkeyle konuşuyordu.

''İstedikleri ben değildim. Asıl hedef abindi... İtina ile ismini söylemekten kaçınıyordum. Ona inanmayıp odadan çıkmayınca olan oldu zaten,'' dedim burnumu çekerek.

''Nasıl ona inanmadığını anlamıyorum Ahu ben asıl. Onları oraya yerleştiren abimdi. O orospu çocuğu da senin güvenliğinden sorumluydu. Ona inanacağını düşünmüş olacak ki seni koz olarak kullanmayı düşünebilmişler. Hem ayrıca sen abime nasıl ulaştın ki? Ben senin telefonun yok diye biliyordum.'' 

Kuzey bir şeyleri anlamaya çalıştığı için soru soruyor olsa da bu konu hakkında konuşmak istemiyordum. Aklıma geldikçe gözlerim doluyor, bacağım daha da sızlıyordu sanki.

''Resepsiyondan bağlamasını istedim, başka türlüsü aklıma gelmedi. Abin, odamda beklememi söyledi o yüzden çıkmamak için direndim. Çünkü.. senin veya onun beni bıçak zoruyla bir odadan çıkartacağına inanmak istemedim. Yani... abinle konuşmasam bile o odadan çıkmazdım,'' dedim kuruyan dudaklarımı ıslatarak.

Kuzey yumruk yaptığı elini direksiyona vurunca arabanın kısa bir an hakimiyetini kaybetse de çabuk toparlamıştı. Yavaşladığımızda bir ambulans sirenlerinin acı çığlığını duydum. Hastanelerin içindeki feryatları çok iyi biliyordum. Uzun bir zaman gelmem dediğim, ölüm soğukluğu olan hastane bana yine kucak açmıştı. Kuzey arabayı durdurup inince abisinin çıkması için kapıyı açıp hızla uzaklaştı. Hastane acı hatıralarımı gün yüzüne çıkarmış yeni kuruyan gözlerimi yaşla doldurmuştu. Yaman beni kaldırınca görüş alanıma giren hastaneyi dış cephesinden tanımıştım. Ellerimi yüzüme kapatıp ağlamaya başlayınca çıkmak için hareketlenen Yaman olduğu yerde kaldı.

BEYOĞLUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin