5.4

11.2K 871 78
                                    


Kafede otururken havada ağır bir heyecan dalgası vardı. Yeliz ve Can' ın aralarında bir şeyler olmuş ama Yeliz kaçmıştı. Annem hayatımda birinin olduğunun farkındaydı ve bu kişinin kim olduğunu merak ediyordu.

Ki Asaf bey pişmiş kelle gibi sırıtıyordu. Kendisi bu durumdan gayet memnundu. Gerginliği niye hep ben yaşıyordum ki?

Yeliz benim yanımda otururken Poyraz masanın başında, Can ve Asaf da karşımızda oturuyordu. Limonatalarımızı içerken her birimizde ufak gerginlikler vardı.

"E bundan sonra ne yapacaksınız?"

"Ben bundan sonra annemlere  yardım ederim sanırım. Yazım böyle geçer."

"Ben de Mısra ile yardım ederim."

Asaf' a gülümserken o da arkasına yaslanıp bana gülümsedi. Her ne kadar onun kadar sık söyleyemesem de seviyordum onu. Asaf' ın sevgisi o kadar büyüktü ki. Onun kadar sevebilir miydim onu bilmiyordum. Onun kadar sevmemekten korkuyordum.

"Valla biz birkaç günlüğüne Muğla' ya gidip tatil yapacağız." 

Yeliz telefonuna bakarken bizden soyutlanmıştı. Muhtemelen kuzeni İlay' la konuşuyordu tatil planı için. Bir süre burada olamasa da sonrasında yine beraberdik.

"Yeliz ne zaman döneceksiniz ki?"

Yeliz kafasını kaldırıp Can' a bakarken Can şimdi öğrendiği için oldukça rahatsızdı. Yeliz' i şimdi bulmuşken kaybetmek istemiyordu. Ama Yeliz sıkıntıya gelemeyen bir insandı. Onu darlarsan seninle iletişim kurmayı bile bırakabilirdi. Can bu huyunu gayet iyi bildiği için geri duruyordu. Ki bence durması da gerekiyordu.

"Muhtemelen 2 haftalığına. Neden ki?"

"Hiç. Yok bir şey."

Can' da eline telefonunu alırken omuzlarım düştü. Bu iki konuşma özürlüsü nasıl anlaşacaktı ki?

"Mısra hadi sen eve git."

"Neden be?"

"Annem- annenle konuşacaktın ya. Hadi eve git. Konuşun."

Bizimkiler kahkaha atarken ben de gülmeye başlamıştım. Ama ben ona demiştim sürekli annem deme toplum içinde rezil olacağız diye. Dinlememişti.

"Konuşuruz Asaf. Sen merak etme."

"Ama şimdi konuş."

"Asaf böyle yaparsan hiç konuşmayacağım."

Kollarını göğsünde bağlayarak kafasını çevirdi. Gergindi beyimiz yine. Ama bu kadar sıkıştırması hoş değildi. Yıllardır annemden hiçbir şey saklamazken şimdi ondan çok büyük bir şey saklıyordum. O da kırılacaktı bana.

Gülümserken bir şey demedim. Asaf' la bu konuyu yine konuşacaktık biliyordum. Annemin bilmesini istiyordu ama annem bilince her şey güzel olacak mıydı ki? Her pencereden dışarı baktığımda Asaf' a bakıyorum sanacaktı. Tamam son zamanlarda onu görmek için bakıyordum ama konumuz bu değildi.

Sonrasında ne zaman dışarı çıksam şüpheye düşecekti acaba onunla mı çıktım diye. Dükkanda onlara yardım ederken sürekli gözü bizim üzerimizde olacaktı. Eskisi kadar rahat olamayacaktık. Ayrıca Asaf' ın annesi faktörü de vardı. O da annemden geri kalmayacaktı. Bizim yüzümüzden aralarının açılmasını istemezdim.

Ama Asaf Bey bunu anlamıyordu. Kalkmak için ayaklanırken çantamdan paramı çıkardım. Limonatanın parasını masaya koyduktan sonra çıkışa yöneldik. Yeliz, Can, Poyraz evleri aşağı sokakta olduğu için ters yöne doğru hareketlenirken biz de bizim sokağa doğru hareketlendik.

"Mısra, benimle ilgili hala çekincelerin mi var?" Asaf düşünceli bir şekilde önüne bakarken sorununun nedenini düşünsem de başımı kaldırdım.

"Hayır, neden ki?"

"Annene söylememe nedenini bir tek buna bağlayabiliyorum. Hala seni sevdiğime falan mı inanmıyorsun?"

Söylediği cümlelerle ayaklarım sanki elli kilo oldu. Olduğum yerde durakladım. Ona böle hissettirdiğimin farkında değildim. Bu kadar değersiz hissettirdiğimin...

"Hayır Asaf alakası yok. Ben sadece haberleri olursa sürekli gözleri üzerimizde olacak. Gittiğimiz her yer onlara batacak. Aman söz olur, laf olur diye. Sonra araları bozulacak-"

"Araları neden bozulsun?"

"Çünkü biz de bir süre sonra bu laflardan bunalacağız ve-"

"Ve ne Mısra? Ayrılacak mıyız, ne yani aklındaki bu muydu? Ne sanıyorsun iki insanın lafı bana fazla gelecek ve ben senden ayrılacağım, öyle mi?"

"Asaf bak ben öyle demek istemedim. Ben sadece..."

"Sen sadece ne Mısra? Aynen böyle düşündün. Ben seni böylesine severken sen bizim ayrılacağımız zamanı düşünüyormuşsun. Yazık."

Gözleri dolarken ona bir adım attım. Böyle olmamalıydı. Benim onunla doğru düzgün konuşmam gerekiyordu yoksa yanlış anlıyordu. Ama ben bile daha düşünemiyordum ki.

Ben ona adım atar atmaz bir adım geriye gitti. Elini bana doğru kaldırırken gözyaşları akıyordu.

"Kalbini kırmak istemiyorum. Lütfen yaklaşma. Ve eğer biz birlikteyken bile en ufak bir sorunda ayrılacağımızı düşünüyorsan hiç birlikte olmayalım daha iyi. Bunu bir düşün."

Bir şey dememe izin vermeden ters yöne doğru hızlı adımlarla ilerlemeye başladı. Ve ben tek kelime bile edemedim.

Bölüm sonu

Hüü böyle mutsuz bir bölümle geri dönmek istemezdim ama Mısra' nın bazı şeyleri anlaması gerekiyordu. Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın ballarım.


Ananım * Yarı Texting*Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin