1.4

14.9K 1.1K 197
                                    

"Ya Mısra, bu çocuk çok güzel seviyor be."

Yeliz mesajları özenircesine okurken ben camdan gökyüzüne doğru bakıyordum. Birazdan onu sorguya çekecektim. Konuyu dağıtmasın diye şimdi anonim ile olan mesajları okutuyordum. Zira Yeliz tam bir laf cambazıydı. Benim de kafam yeterince karışıktı zaten. Odaklanamayabilirdim. Derince bir iç çektikten sonra perdeyi çekip yatağıma, Yeliz' in karşısına, oturdum.

"Yeliz, artık bir şeyleri anlatmanın zamanı gelmedi mi?" Yeliz' e sert bir şekilde bakıyordum. Bana hep en iyi arkadaşım derken neden bunu benden gizliyordu ki? Önce bakışlarını kaçırıp dudağını ısırdı. Telefonumu yanına koyduktan sonra derince bir nefes aldı. Anlatacaktı.

"Daha dört sene öncesinde dikkatimi çekmişti. Okul bahçesinde öyle gamsız bir şekilde oturuyordu ki sanırsın dünya umurunda değil. Ama aynı zamanda da çok dağılmış gibiydi. Bilmiyorum. Mısra dikkatini çekmek için o kadar çok şey yaptım ki! Kaç defa ona çarptım. Üzerine dünya kadar şey döktüm. Bana mısın demedi.

İlk başta bana yüz vermediği için onu takıntı haline getirdim sandım. Onunla konuşmaya çalışıyordum ama bana bakmıyordu bile. Sonra bir gün bir şekilde Poyraz ile yakın arkadaş olduk. O da böylece grubumuza dahil oldu. Şimdi bile yanımızda ama sanki bizimle değil. Daha bu sene anladım ona karşı ciddi hislerimin olduğunu. Ama söylemeye utandım. Sonuçta biz arkadaştık ama-"

"Ama hislerine de ket vuramadın değil mi? Yeliz sevmekten niye utanıyorsun? Kemal senin arkadaşın olabilir ama sevmek günah değil ya! Bana niye söylemedin? 4 senedir acı çekiyorsun?"

"Utanmıştım. Üstelik sen o kadar umursamaz duruyordun ki..."

"Aptal. Ben neyi umursadım ki?"

Yeliz' in bir süre omzumda ağlamasını dinledim. İşi çok zordu. Kemal kapalı bir kutu gibiydi. 4 senedir arkadaştık ama düşününce onun hakkında hiçbir şey bilmiyordum. Yaklaşık yarım saat sonra Yeliz iyice duruldu. Lavaboda elini, yüzünü yıkadıktan sonra iyice kendine gelmiş olmalıydı ki hızla yanıma oturdu. Yüzünde saf bir gülümseme vardı. O böyleydi işte. Acısını unutmazdı, acısının önüne geçerek onu herkesten saklardı.

"Eee, bu anonim hakkında neler biliyoruz?"

"Hmm, bizim okulda. Çileğe alerjisi var. Bu kadar."

"Gerizekalı, günlerdir çocukla konuşuyorsun. Cidden hiçbir şey sormadın mı?"

"Yoo, sordum." Yeliz rahatlamış bir ifadeyle bana baktı.

"Ne sordun kuzum?"

"Kim olduğunu sordum. Cevap vermedi." Yeliz yatağımdaki yastığı kafama geçirirken bir yandan da bana bağırıyordu.

"Sen hayatımda gördüğüm en akıllı gerizekalısın. Çocuğun dış görünüşü ile alakalı bir şey sordun mu?"

"Haaa. Niye sorayım ki?"

"Nasıl bulacaksın? Vahiy mi inecek sana?"

"Zamanı gelince söyler, yani hep öyle olur. Değil mi?" Yeliz bana bakıp gözlerin, devirirken onun haklılığı karşısında sustum. Anonim benim her şeyimi bilirken ben hiçbir şey bilmiyordum. Yeliz telefonu elime tutuşturdu.

"Hadi sor."

"Ne sorayım?"

"Bir ekmek ne kadar. Evde ekmek bitmişti de."

"Ona niye soruyorum bunu. Google' dan baksana." Cümleyi kurduktan sonra kendi saçmalığıma karşın ellerimle yüzümü kapattım. İyice alık olmuştum iyi mi? Telefonun kilidini açtıktan sonra yazışmaya girdim.

Mısra: Pişt

Ananim: Hav hav.

Anonim: Köpek mi çağırıyorsun aq

Mısra: Ya bir dur.

Mısra: Sen nasıl birisin?

Mısra: Yani kaşın, gözün nasıl?

Ananim: Yeliz mesaiye başlamış anlaşılan.

Mısra: Ne?

Ananim: Sen insanların dış görünüşünü, hatta insanları umursamadığın için benim nasıl göründüğümü sormayacağını biliyordum.

Ananim: Bir de dışarıdan bakarken Yeliz' in sizin apartmana girdiğini gördüm.

Ananim: Gerisi de benim üstün, taklit edilemez, mükemmel zekamın ürünü.

Mısra: Bravo Sherlock.

Ananim: Deja vu.

Mısra: Deja vu.

Aynı anda yazdığımızda gülümsedim. Yeliz şimdiden gözlerinden kalpler çıkarak bizi shipliyordu. Salak kız.

Mısra: Eee,

Anonim: Şey beyaz tenliyim. Kahverengi saçım var, gözlerim de kahverengi, uzun boyluyum. Bu kadar.

Ananim: Başka bir özelliğim yok.

Mısra: E ben seni nasıl bulacağım o zaman?

Ananim: Etrafına bak. Bulursun.

Mısra: Etrafımdan biri misin?

Ananim: Evet.

Ananim: Yaklaşık 13 senedir.

Yeliz telefonu elimden alırken aynı anda da konuşuyordu.

"Bu çocuğu kaçırırsan Mısra Emir, seni gebertirim. Seni öyle çok seviyor ki. Masallardaki gibi."

Arkadaşlarınızın sizin yerinize sevinmesi güzeldir. Ama Yeliz fazla seviniyordu. Yıllardır olan tepkisizliğim bu ananim yüzünden bozulmuştu belki de. Eğer böyle arkadaşlarınız varsa kaybetmeyin. Yeliz yatağımda zıplarken telefonumu bana verdi. Kendisi saçma bir şekilde sevinirken telefon tekrardan titredi.

Ananim: Yeliz nasıl zıplıyor öyle aq?

Ananim: Bu kadar sevinmesi normal mi?

Mısra: Benim için seviniyor herhalde.

Mısra: Ama yatağım kırılacak be! Bu kadar sevinme yeter.

Ananim: Kırılmaz yatağın. Sen yatağını mahallenin başındaki Fahri Usta' dan almadın mı?

Mısra: Hee. Oradan almıştık.

Ananim: Bende oradan aldım. Kardeşim her gün zıplıyor. Bana mısın demiyor yatak.

Ananim: Yeliz ile kardeşim de herhalde aynı kiloda. Hatta kardeşim daha kilolu olabilir jkblhjuvgbhkjbv 

Yeliz' in kilo takıntısını okulda bilmeyen kalmamıştı ki.

Mısra: hjbvkvlhjb

Mısra: Bir dakika,

Mısra: Sen benim odama mı bakıyordun lan?

Görüldü.

Ananım * Yarı Texting*Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin