4.5

12.4K 1.1K 156
                                    

 Her 12. sınıflardan ikisini bir otobüse yerleştirtmiştim. 2 Otobüs hazırken ben gelenlerin ismini önümdeki listede işaretliyordum. Herkes tamam olunca hocalardan birine haber verip bizim sınıfın otobüsüne bindim. 

Yeliz benim için çoktan yer tutmuştu bile. Onun yanına oturduğumda heyecanla sallandı.

"Ya resmen bugün kim olduğunu öğreneceksin!"

"Kızım bir sakin ol. Tüm otobüsün öğrenmesine ne gerek var?"

"Benim de sana bir haberim var."

Der demez kulağıma yaklaştı. Etrafımızdakilerin duymasını istemediğine emindim.

"Ben kampın son günü Kemal' e söyleyeceğim. Eğer o da kabul ederse  bir şeyler olur, kabul etmezse kendimi daha fazla yıpratmak istemiyorum."

"Yeliz, buna çok sevindim."

Birbirimize sarılırken sessize almayı unuttuğum telefonumun sesi çınladı. Elime alırken nedensizce kimden olduğunu biliyordum. Yüzümdeki sırıtmaya yeliz takılırken mesajı açtım.

Asaf: Sizin orası radikal kararlar kokuyor.

Mısra: Öyle mi dersin?

Asaf: Öyle derim.

Mısra: Asaf Asaf Asaf

Asaf: Efendim güzelim?

Mısra: Hiç sadece Asaf demek istemiştim.

Asaf: Durduk yere aklına düşmem güzel bir şey :)

Bu mesajına görüldü atarken telefonu cebime koydum. Kulaklığı takıp müzik dinlerken zaman su gibi geçmişti bile.

Ayarladığım kamp alanına geldiğimizde herkes otobüsten hınç hınca inmişti bile. Yeliz bizim kalacağımız yeri ayarlarken ben kimsenin açıkta kalmaması için uğraşıyordum. İşimin tamamlanması iki saate yakın vaktimi almıştı.

Telefonuma sürekli bakarken Asaf' tan gelen mesaj bildirimiyle whatsapp' a girdim.

Asaf: Çeşmenin oradan dümdüz yürü. Yolun ilerisinde beni göreceksin.

Elimi kalbime atarken yavaşlaması için telkinler verdim. Ancak o aksine her adımımda biraz daha hızlanıyordu sanki.

Terleyen avuçlarımı kotuma sildim. Ama eski haline gelmesi bir dakikamı aldı. Ormandaki kuş sesleri, yeni açan çiçek kokusu hiçbir şey benim heyecanımı söndürmüyordu. İlerlerken ağacın altında bir sepete çiçek koyan Ali' yi gördüm. O da ayağımın altındaki dal çıtırtılarını duyunca bana döndü. Beni burada gördüğüne şaşırmış gibiydi.

"Mısra, burada ne işin var?"

"Bir arkadaşımı bekliyorum, peki sen ne yapıyorsun?"

"Çiçek topluyordum ancak bir sıkıntım var."

Ellerimi cebime koyarken onun bu sıkıntılı haline kaşlarımı çatmıştım. Oysaki Ali her zaman bir çözüm bulurdu. Sorun büyük olmalıydı.

"Problem nedir?"

"Bu çiçeklerin en güzelini buldum. O kadar güzel ki. Ancak sepete giremeyecek kadar da büyük."

"Öyle mi nerede? Belki ben sana yardımcı olabilirim."

Bir süre düşünür gibi sepete baktı. Ardından aklına bir şey gelmişçesine gülümsedi.

"Alında olabilirsin."

"Ne yapmalıyım tam olarak?"

"Sepete girmen lazım."

"Ne?"

"Buradaki en güzel çiçek diyorum, sensin."

----

Yazar bu durur mu? Dayanamamış yapıştırmış bölümü. Oy vermeyi unutmayın ballarım.

Ananım * Yarı Texting*Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin