1.0

16K 1.2K 215
                                    

Kolumu oturduğum sıranın arkasına atıp sırama iyice yayılırken çikolatamdan bir ısırık daha aldım. Sınıfın arka sıralarını bilirsiniz. Mangal yapsak hocanın ruhu duymayacak. Hoş Kerime Hocanın ruhunun çekildiğine de emindim. 70 yaşında gösteren ama ısrarla 56 yaşında olduğunu söyleyen Türkçe öğretmenimiz Kerime Hoca yine döktürüyordu.

Döktürüyordu'dan kastım eba' yı açmış biz ders dinlerken kendisi de öğretmen masasında uyuya kalmış horluyordu. Sınıf başkanı Eda' ya uyumadan önce 'sınıftan sen sorumlusun' demesi üzerine Eda kendini 1. kolordu komutanı sanmış ve konuşan veya uyuyan kişileri not alıyordu. Ah Eda karne günü görüşeceğiz bebeyim.

Sicilim oldukça dolu olduğundan, fizik dersinden okulun sonuncusu olmuş olmam ve okul müdürümüzün fizik öğretmeni olması sebebiyle müdürün gözüne fazlaca batan bir tiptim.

Sıkıntıyla cep telefonumu alıp elimde artistik hareketler yapmaya başladım. Hem belki telefon kırılırsa babam bana daha iyisini alabilirdi. Telefona baktığımda kendi dertlerimi unutuyordum çünkü telefonum benden bile yıkıktı.

Bu arada engeli tabi ki kaldırmadım salak mıyım iki lafa kanayım?

Evet salağım. Az kalsın engeli kaldırıyordum.

Teneffüste zilinin çalması ile lavaboya doğru koşturdum. Bir elimi yüzümü yıkasam iyiydi. Geri döndüğümde boş sınıfa kaşlarımı çatarak baktım. Birinin bir şeyi elden gitse haberimiz olmayacak. Masamın üzerinde duran zarfla masama doğru hızlı adımlar attım. Masaya geldiğimde ise arkasında yazan yazıyla gözlerimi devirdim. Böyle yapınca ne olacağını sanıyordu, bu çocuk? Aynı zamanda da 'keşke sınıfta kalsaydım' diye düşünmekten kendimi alamadım. 

Ananim

Beyaz zarfa boş boş bakmak yerine açmaya karar verdim. Eğer bu çocuğun yazısı böyleyse onunla evlenebilirdim. Düzgün yazı yazan insanlara aşıktım zira benim yazımı Türk Tarih Kurumuna göndersek orhun kitabeleri  sanabilirlerdi. Düzgün yazıya ve damarları belirgin kollara takık bir insandım. 

Annem, bazen çilekli browni yapardı. Ben daha 6 yaşındayken falan. Ben de o kadar bayılırdım ki bir kerede tek başıma hepsini yemişliğim var. Ancak o hepsini yediğim gün rahatsızlandım. Ağzım yüzüm şişmeye başlayınca hastaneye götürdüler. Meğersem çileğe alerjim varmış. O kadar çok yiyince de nüksetmiş. O günden sonra annem çileğe elimi sürmeme bile izin vermedi. Ama ben çileği o kadar çok seviyordum ki dayanamıyordum. 

Bir gün evde tek başıma otururken kapı çaldı. Karşı komşumuz çilek soslu pasta yapmış. Görünce deliye döndüm. Hepsini yedim. Sonradan da tabakları yıkadım ki annem anlamasın diye. Ancak zamanla nefes almam zorlaştı ve gözüm kararmaya başladı. Sonrasını hatırlamıyorum.

Uyandığımda hastanedeydim. Nefes borum tıkanmış, gebermeye beş kala filmini çekiyormuşum. Yani babam öyle söyledi. O gün annem o kadar fazla üzülmüştü ki  bir daha çileğe elimi sürmeyeceğime yemin ettim.

Ta ki bir gün seninle çarpışana kadar. 

Saçların, kıyafetlerin hep çilek kokuyordu. Sonra sen aklımdan çıkmamaya başladın. Sana olan bu zaafımın ilk başta çilekten olduğunu düşündüm. Gittim bir kilo çilek yedim. Sonra ne mi oldu? Yine hastaneye kaldırdılar.

Ama bir sonraki gün sana olan zaafımın hala geçmediğini fark ettim. Günlerce seni izledim. Sevdiğin, sevmediğin her bir şeyi anlamaya, öğrenmeye çalıştım. Sonra her günüm sen oldun. Sabah kalktığımda aklıma ilk sen geliyordun. Gece uyumadan önce seni düşünüyordum. Ama sana herhangi bir şey söyleyemiyordum. Eğer söylersem benden kaçacağına o kadar çok inanmıştım ki.

Hoş haksız da sayılmam. Okulda sana açılan kaç tana çocuğu rezil ettin. Sanki haklıyım biraz, ne dersin?

Ama seni görmeden tek günüm de geçmiyordu. Seninle konuşmak istiyordum ve belki de hata yaparak bu yolu seçtim. Ama asla pişman değilim. Seninle konuştuğum her bir dakika için o kadar mutluyum ki.

Velhasıl kelam sen benim için çilek gibisin. Uzak durmam lazım, duramıyorum. Sevmemem lazım, her sabah kalktığımda yeniden seviyorum. Sana dokunursam bana zarar vereceğini biliyorum ama sana dokunmaktan da kendimi alamıyorum.

Lütfen seninle konuşmama izin ver Mısra. Dayanamıyorum.

Kaldır artık şu engeli zalımın kızı! 

Gözyaşlarım kağıdı ıslatırken gözlerimi sildim. Kimse beni daha önce bu kadar sevmemişti. Ben aptaldım sanırım. Hatta sanırım değil baya aptaldım. Beni böylesine seven bir insanı yıllardır görmezden geliyordum. Telefonumu açıp Whatsapp' a girdikten sonra engeli kaldırdım. Parmaklarım klavyenin üzerinde gelip giderken saçma bir şekilde sırıtıyordum.

Mısra: Bulacağım oğlum seni.

Mısra: O yediğin bir kilo çileği burnundan getireceğim.

Ananım * Yarı Texting*Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin