5.6

10.3K 940 48
                                    

"Ayağının topa değme noktasına sokayım Mert. O nasıl bir atış? Ne sandın beni Hulk mu sandın? Nasıl yakalayayım ben onu? Boyumdan bir metre yukarıda top!"

Mert bana özür diler gibi bakarken Ali Asaf arkasını dönmüştü. Ama sallanan omuzlarından güldüğünü anlamak zor değildi. Biz yokuştan aşağı uçak topu beklerken tişörtümün çekilmesiyle o tarafa döndüm. Çekiştiren kişi Leyla'ydı.

"Efendim Leyla?" Soru soracagi belli olacaktı. Belliydi. Yüzündeki düşünceli ifadeyle bana baktı.

"Mısra' cım, sokarım ne demek?"

Etraftakiler kahkaha atarken Asaf 'al şimdi sen uğraş' der gibi bakıyordu. Çömelerek Leyla ile aynı seviyeye geldim.

"Leyla'cım güzel bir kelime değil. Benim de ağzımdan sinirle çıktı. Sen bu kelimeyi unut, tamam mı?"

"Unutmam için ne vereceksin?"

"Efendim?"

Leyla düşünürmüş gibi yaptıktan sonra bana döndü.

"Abim eğer senin gibi kötü bir şey söylerse onu unutmam için bir şeyler verir. Bazen para oluyor, bazen oyuncak, bazen dondurma. Sen bana ne vereceksin?"

"Demek abin öyle yapıyor?"

Asaf' a dönüp kaşlarımı kaldırdığımda bana umursamaz bir bakış attı. Bu canımı acıtırken gülümseye zorladım kendimi.

"Sen ne istersin peki?"

"Beni abimle lunaparka görürseniz?"

Gözlerim ışıldarken Asaf'a döndüm. Onunla barışmak için mükemmel bir fırsat olabilirdi bu. Ancak ben daha ağzımı açmadan o erken davrandı.

"Güzelim gitmek istediğini söyleseydin ben seni götürürdüm. Mısra ablanı yormayalım şimdi. Ben seni bir ara götürürüm."

Kaşlarımı çatarken 'öyle mi?' dercesine baktım.

"Leyla'cım benim için sorun yok ama abin istemiyor gibi." Leyla benim yanımdan ayrılıp Asaf' a doğru koştu. Ellerini birleştirdikten sonra yalvararak bakmaya başladı.

"Abi lütfen Mısra' cım da gelsin!"

Asaf' başını sallayarak kabul ederken Leyla ufak bir çığlık atarak bana koştu. Ona sarıldıktan sonra topun gelmesiyle ayaklandım. Asaf yanımdan geçerken mırıldandı.

"Küçücük kızı da kendine alet ettin ya bravo!"

Onunla barışmak kolay olmayacaktı. Hem de hiç.
*****
12-12 beraberliğimiz sürerken son golü atan mavi alacaktı. Herkes her şeyini ortaya koyarak oynarken topu bana pas atmalarıyla kaleye doğru koşmaya başladım. Mert ona taktik verdiğim gibi bana doğru koşan Asaf' ın sırtına atlarken ben geri kalan engelleri hızlı bir şekilde geçiyordum. En son kalenin önüne geldiğimde şut atarak olayı taçlandırdım.

Kaleci Musa topu tutamazken top ağı olmayan kaleden geçip ileri doğru gitti. Bizim takım çığlıklar atıp üzerime atlarken tezahürat yapıyorlardı.

"Mısra abla oley!"

"Bir dakika faul var bu veled benim üzerime atladı."

Asaf' ın serzenişini kimse umursamıyordu. Bir süre sonra o da söylemekten vazgeçmişti.

"E hadi gelin bakalım dondurmanızı alalım."

Çocukların hepsi bir ağızdan bağırarak Asaf' ın yanına giderken Leyla da gelip benim elimi tutmuştu. Beraber yokuş aşağı bakkalın oraya doğru yürürken hala aramızdaki buzların soğukluğunu hissedebiliyordum.

"Mısra' cım?"

"Efendim güzelim?"

"Senin moralin mi bozuk?"

"Neden?"

"Çok üzgün duruyorsun. Abim de öyle. Çok üzgün."

Avını ben üzdüm diyemedim ama gözlerim doldu. İkiniz kaldırıma oturduğumuzda kendimi tutamadım.

"Ben, beni çok seven birinin kalbini kırdım."

"Hm bu kötü olmuş. Ama neden uzatıyorsun? Gidip özür dilesene."

"Ama benimle konuşmuyor."

"Konuşmak için bir yolunu bul o zaman.utlaka bir yolu vardır."

Kafamda parlayan fikirle kıkırdadım. Evet, bir yolu vardı. Ve bu yol benim çok hoşuma gitmişti.

Ananım * Yarı Texting*Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin