"Bunu yapmana gerek yoktu!" dedi sinirle.
Önümde dikilmişti. Hesap sormak için yanlış zamandı. Saat gecenin üçüydü.
Uykulu bir şekilde esnedim.
"Sabah devam edelim mi Ali abi?"
"Şu umursamaz tavırlarını bırak!" dedi sertçe.
Oturduğum koltuğumda geriye yaslandım. "Öldü mü?" diye sordum.
Başını hayır anlamında salladı. "Ee sorun ne?" dedim.
"Zaten bir ceza vermiştin." dedi. "Son yaptığın şova gerek yoktu Ecrin."
"Akıllanması lazımdı." dedim. "Ayrıca kimsenin önünde diz çökmemesi gerektiğini anlaması da lazımdı. Önder Özmen'in kızı o."
"Yani yaptığını savunacak mısın?" diye sordu şaşkınca.
Omuz silkip ayağa kalktım. "Sadece uyuyacağım." dedim. "Merak etme hastaneye adam koydum. Kardeşin yine kaçırılmaz.." gülümsedim. "Bak ne kadar iyi bir insanım. Hala onu düşünüyorum."
"Kardeşimiz." dedi düzelterek. "O senin de kardeşin. Ve sen kardeşini vurdun."
İşte şimdi sinirlenmiştim. "Siz benim kardeşim filan değilsiniz." dedim sertçe. "Beni boğmaya kalktığı zaman bu duygum yok olup gitti. Evimde bir düşman besliyormuşum. Ve bu düşmana asla acımayacağım." Tam kapıdan çıkacakken durup tekrar ona döndüm. İçimde kalan bir kaç tane daha söz vardı. "Ayrıca Ali abi bana bir daha onu savunma. Sende biliyorsun ki o suçlu ve yaptıklarımı hak etti. Eğer böyle düşünmesen ortalığı ayağa kaldırırdın değil mi?"
"Ortalığı ayağa kaldırmadım çünkü anladım." dedi. "Seninle uğraşmamam gerektiğini çok iyi anladım."
"Güzel." dedim neşeyle. "Bunu kardeşine de anlatsaydın keşke. Neyse geçti. Annene anlatmayı dene."
Kapının kulpunu tutmuştum ki bu sefer o beni durdur.
"Annemi de yolla." dedi. Sakince ve istekli bir şekilde söylemişti. Yumuşayıp kabul etmemi bekliyordu.
Kapıyı açtım.
"Annen burada kalacak." dedim. "Kararım bu."
"Neden?" diye sordu. "Çok mu seviyorsun annemi de yollamıyorsun?"
"Sevmiyorum." dedim dürüst olarak. "Tam da bu yüzden yollamıyorum."
Kapıyı sertçe çarparak çıktım ve odama gittim. Çok uykum vardı ama anca iki, üç saat uyuyabilmiştim. Evde ki hareketlilik yüzünden uyanmıştım.
Uykulu bir şekilde odamdan çıkıp neler olduğuna baktım.
"Serenay Hanım'ın doğumu başlamış." dedi Feride beni merdiven başında görünce. "Hastaneye gidiyorlar."
Anladığımı belirtmek için başımı salladım. Odama geri döndüm. Hızlıca üstümü giyinip geri çıktım. Evden çıkarken de Karan'ı aradım.
"Kardeşin doğum yapıyor." dedim telefonu açar açmaz.
"Biliyorum. Geldim şimdi hastaneye." dedi. Herkes benden hızlıydı. "Elmas'ı mı vurdun?" diye sordu sonra.
"Bunu nerden duydun?" diye sordum. O sırada arabama biniyordum.
"Hastane de yatıyor." dedi. "Sadece kovmak yetmedi anlaşılan." dedi alayla.
"Geliyorum. Gelince konuşuruz." deyip telefonu kapadım.
Hastane yakında. Bir on beş dakika sonra oradaydım. Ali ve Karan Doğumhanenin önünde bekliyorlardı. Perihan Hanım büyük ihtimalle Elmas'ın yanındaydı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
BABAMIN EMANETİ
Ficción GeneralSadece soyadınız aynı olan kişilerle aile olabilir miydiniz? Ecrin,kendi hayatını kurmuş,kendi başına yaşayan bir kızdır. Bir gün babasının eski dostu onun yanina gelir ve ona kötü bir haber verir. Bu eski dost bu kötü haberi vermekle kalmaz,aynı...