"İyi misiniz?"
Biri yüzümü ellerinin arasına aldı. "Ecrin hanım?"
Ellerimi sıkı sıkı tuttuğum kulaklarımdan çektim. Akrep önüme eğilmiş endişeli gözlerle bana bakıyordu. "Yaralandınız mı?" diye sordu.
Başımı hayır anlamında salladım. Yavaş yavaş kendime geliyordum.
İki elimden tutup beni ayağa kaldırdı. Ortalık sakinleşmişti. Silah sesleri artık yoktu ama insan sesleri çoktu. Akrep beni tutup mekana soktuğunda sesler baya azalmıştı.
Bana bir sandalye çekip,oturttu. Beni şu an istediği gibi yönlendirebiliyordu çünkü kendime tamamen gelememiştim.
Elime bir su tutuşturdu ve önümde eğildi.
"İçin." dedi.
Suyu yavaşça içtim. İyi gelmişti.
"Daha iyi misiniz?" diye sordu.
"Ne oldu?" diye sordum sonunda konuşarak.
"Sizi öldürmek istediler." dedi. "Olan bu."
Ayağa kalktı.Sinirle başımda dolanmaya başladı. O sırada gözüm dışarıya kaydı. Bağırışmalar oluyordu.
Suyu bir tarafa bırakıp ayağa kalktım ve dışarıya çıktım. Gözlerim bir çocuğun üstünde kitlendi. En fazla on beş yaşında bir çocuktu. Yerde yatan birinin yanına çökmüş ağlıyordu. Etraftakiler yardım bulmak için koşuşturuyorlardı.
Çocuğun neden ağladığı çok netti. "Baba!" diye ağlıyordu.
Ona doğru ilerledim. Yerde yatan adamı tanıyordum. Mekanda hep kapıda duruyordu. Her gün selamlaştığım Mervan abiydi.
Şaşkınca başında dikildim. Genç çocuk bana baktı. Bende ona baktım ve o bir anda ayağa fırladı. Beni tutacakken araya bir kaç kişi girip engel oldu.
"Senin yüzünden!" diye bağırdı bana. "Senin için.."
Çocuğu benden uzaklaştırdılar. O sırada Akrep gelip beni tutmuş ve mekana geri sokmuştu. Bu sefer odaya kadar götürdü ve kapıyı kapattı.
"Dışarısı düzelince çıkarsınız." dedi beni bırakınca.
Ona döndüm."Başka var mı?" diye sordum. Sessiz kaldı. "Başka ölen var mı Akrep?" diye bağırdım.
"Yok." dedi hemen. "Yaralılar var ama ağır değil."
Başımı ellerimin arasına aldım.
Senin yüzünden...
Senin için..
"Benim yüzümden öldü." diye fısıldadım kendi kendime. "Bir çocuğu babasız mı bıraktım ben şimdi?"
"Hayır." dedi Akrep. Bana yaklaşmaya çalıştı ama elimi kaldırıp ona engel oldum.
"Yalnız bırak beni!" dedim sertçe. Hala durmaya devam ettiğini fark edince "Çık Akrep!" diye bağırdım. Odadan çıktı.
Yalnız kalınca yere çöktüm. Ayaklarımı kendime çekip sarıldım.
Zor olan adam öldürmek değildi. Bunu şu an anlayabilmiştim.
--
Soğuktu. Sessizdi. Mezarlıklar hep böyle olmak zorunda mıydı?
Ceketime daha çok sarıldım. Saatlerdir buradaydım. Akşam olmuştu. Öylece babamın mezarının başında oturuyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BABAMIN EMANETİ
General FictionSadece soyadınız aynı olan kişilerle aile olabilir miydiniz? Ecrin,kendi hayatını kurmuş,kendi başına yaşayan bir kızdır. Bir gün babasının eski dostu onun yanina gelir ve ona kötü bir haber verir. Bu eski dost bu kötü haberi vermekle kalmaz,aynı...