27.Bölüm "Yüz Yerde Yüz Yara"

987 37 4
                                    

"Ölüm bir eve girince sağ kalanları da biraz öldürüyor."

Bir Akşamdı, Peyami Safa

Bölüm şarkıları:
Vega, Elimde Değil
Uzak Yol, Güncel Gürsel Artıktay
Disfruto, Carla Morrison
•Loneliness, Only Piano


Yirmi Yedinci Bölüm
"YÜZ YERDE YÜZ YARA "

Akıp giden zamanın insafsızlığından hiç şüphesiz en çok ben çekmiştim. Zihnimde güzel izler bırakan anılara dönüp baktığımda hepsinin üstünden asırlar geçmiş gibi geliyordu. Fakat ruhumda geçmek bilmeyen lekeler bırakanlar ise dünden ziyade bugün gibiydi.

Ortam aniden buz keserken dudaklarımı birbirine bastırdım. Hem suçlu hem de güçlü olup kaçma çabalarına girişmesi kanımı dondurmuştu. Vicdan denen şeyden bir haber olduklarına emindim fakat bu gerçek belki de ilk defa böylesine net bir şekilde yüzüme sertçe çarpmıştı.

Ülkeyi terk edip başka bir yerde bambaşka bir kimlikle hayatına devam etmeyi nasıl düşünebilirdi? Arkasında bıraktığı koca enkazı hiç umursamadan gidecek kadar nasıl körelmiş olabilirdi bir kalp.

"Ne olacak şimdi?" diye sorarken bunu gerçekten merak eden tek kişinin ben olduğu aşikardı. Çünkü diğerleri ne şaşırmış ne de telaşlanmıştı. Soruma kimse cevap vermedi.

Yağız "Abi biz çıkıyoruz." dediği an onunla birlikte herkes ayaklanmıştı. Anlamsız fakat hafiften telaşa yönelik irislerim hepsinde ama en çok Demir'in üstünde gezindi. Hiçbir şey demeden arkasını dönüp giderken diğerleri buna aldırış etmemiş hatta hiçbir şey demeden evden çıkıp gitmişlerdi. Az önceki kalabalığın aksine salonda tek kişi kaldığımda ellerimi saçlarımdan geçirdim.

Salonun içinde birkaç tur attıktan sonra dayanamayarak merdivenleri koşar adımlarla aştım. Saniyeler sonra onun odasının önünde bulmuştum kendimi. Çok düşünmeden kapının kolunu hızla indirdim ve içeri girdim. Demir, elindeki silahın şarjörünü doldururken bir yandan telefonla konuşuyordu.

"Yirmi dakika içinde oradayım ona göre hazırlanın. Benden başkası içeri alınmayacak." Karşı taraf ne söyledi bilmiyordum fakat sert bir soluk verdi.

"Siktiğimin sokuk kuralları umrumda değil. Dediğimi yap yeter." Ahizeden karşıya ulaşan tahammülsüz, tok ve söylediğinin aksini kimsenin iddia edemeyeceği ses tonu istediğini almış olacak ki herhangi bir olumsuzluk yaşanmadan telefonu kapattı. Silahı siyah kot pantolonun bel kısmına yerleştirirken tişörtünden görünen buğday rengindeki teni bile dikkatimi çekmedi.

"Daha ne kadar orada duracaksın?" diye sordu arkasına dönme tenezzülü göstermeden. Burnumdan derin bir nefes bırakırken kollarımı göğsümde çaprazladım.

"Sen düzgün bir açıklama yapana kadar." Bana doğru dönerken sorgular bir bakış attı.

Kutsiyet                                                           |tamamlandı|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin