"Bazı ölümlerin acısı hep yeni kalıyordu."
Serenad, Zülfü Livaneli
~Bölüm şarkıları:
•Ben Yağmuru Bilirim, Pera
•Durma Yağmur Durma, GripinOn Yedinci Bölüm
"SUDA ÖLMÜŞ BALIK"Şefkat, insanı kıskıvrak saran ve sardıkça fazlasını isteten bir duyguydu.
Üstümdeki çaresizlik, arayış ve mücadelem bir anda silikleşti. Elleri saçımda aralıksız ve fütursuz dolaşıyordu. Birkaç dakika daha böyle kalmak istemek, uçuruma hızla sürüklenen bir arabanın sürücü koltuğunda olmak gibiydi. Kaderime götüren aracın hızı tuhaf bir haz veriyordu.
Burnumun direğinin sızladığını hissettim. Kelimeleri birer mızrak gibi kalbime isabet ediyordu.
"Yapma." diye fısıldadım. Ona bu cümleyi defalarca kurmanın verdiği buruk tat damağımda gezindi.
"Neyi yapmayayım?" Ne demek istediğimi biliyordu fakat inatla üsteliyordu. Tanıştığımızdan bu yana kelimelerin ağzımdan dökülmesi konusunda şimdiki gibi ısrarcıydı. Bulanık ve sisli zihnime rağmen bunu anlayabiliyordum.
"Şefkat gösterme, saçlarımı okşama." Sözlerime inat saçlarımı okşamaya devam etti. İçimdeki yıkımı görmüyordu. Kendi kendime inşa ettiğim duvarlarımı bir bir sarstığını bilmiyordu.
"Ben ölü bir kadınım. Hislerim ölü, kelimelerim ölü... " diye devam ettim. Kimi ikna ediyordum, kendimi mi yoksa onu mu?
"Burnuma dolan koku ölü bir kadına ait olamayacak kadar nefes kesici." Dudaklarımı birbirine bastırdım. Başımı göğsünden kaldırıp gözlerimi gözlerine diktim. Hiç görmediğim, görmek istemeyeceğim o yoğun bakış mideme kramplar sokuyordu.
"Gözlerin ya da, ölü bir kadına ait olamayacak kadar uçsuz ve bucaksız." Ne diyeceğimi bilemeyerek yüzüne bakakaldım. İlk defa bu kadar açıktı, ilk defa bu denli şefkatliydi ve bu beni hiç olmadığı kadar korkutuyordu.
Çehremin her bir köşesine ezberlemek istercesine okşadı. Gözlerim kendiliğinden kapanmıştı. Boğazımdaki yumrunun her geçen saniye arttığını hissediyordum.
Şefkat görmekten korkar mıydı insan? Ben korkuyordum. Alışmaktan, benimsemekten, vazgeçememekten... Bir kişiyi bile kaybedecek gücüm kalmamıştı.
Gözlerimi araladım, kirpiklerinden dökülen her dalları büyük bir dikkatle izliyordum. Saçları olduğundan daha koyu bir renge bürünmüştü. Yüz hatları şimdiye kadar gördüğüm en yumuşak halindeydi. Kızmıyordu, bağırmıyordu, hırpalamıyordu... Bu gece kalıplarının dışına çıkıyordu. Karşı çıkamayacak kadar yorgundum ve dağılmıştım. Belki de sevgiye ve ilgiye açtım. Sevdiklerini birer birer kaybetmiş bir kadın olarak uzun zamandır bu denli şefkat görmemiştim.
"Hasta olacaksın, eve girelim." Halsizce başımla onayladıktan sonra açık kalan kapıdan içeri girdik. İçerisi dakikalarca açık kaldığı için soğumuştu. Kapıyı kapattıktan sonra bir an ne yapacağını bilemiyor gibi bir o yana bir bu yana dönüp durdu. Kollarımı göğsümde çaprazladığımda bakışları nihayet önce bana daha sonra da titreyen çeneme kaymıştı. Soğuğu iliklerime kadar yeni yeni hissediyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kutsiyet |tamamlandı|
Novela Juvenil+18 ögeler barındırmaktadır; şiddet ve cinsellik. ~ "Sen," diye fısıldadım gecenin şavkında. Vücutlarımız ahenkle birbirine çarpıyor, aynı zevki kucaklıyordu. Boynunu kokladıktan sonra derin bir öpücük kondurdum. "Beni önce yaktın, sonra küllerimi...