Bölüm şarkıları:
•Dream River, Woodsman
•Strange Love, Martin Czerny~
OTUZ BEŞİNCİ BÖLÜM
"Uti, non abuti"Geçmişimi yakmakla kucaklamak arasında kaldığım dakikaların birinde, içimdeki tüm karmaşıklığa rağmen toplantıdaydım. Ne konuşuyorlardı, kimler gelmişti bilmiyordum. Yalnızca oturuyordum işte.
Önümde, yalnız benim görebildiğim bir uçurum vardı ve sanki her saniye oradan aşağı itiliyor, sonra da yakalarımdan tutulup kenara çekiliyordum.
Alacakaranlığın ev sahipliği yaptığı bir zaman diliminde bir grup insanla belki de tüm dünyanın kaderini değiştirecek bir konuyu masaya yatırmışken benim düşüncelerimde savrulmam pek de akıl işi değildi fakat yine de düşünmeden edemiyordum; her şeyi.
Mesela kaleme neden kalem denmişti? Şişeye neden şişe, kapıya neden kapı, bana da neden altı boş sözler söylenmişti?
"Bu pek doğru bir stratejiye benzemiyor. Siz ne diyorsunuz?"
Bakışlarım ellerime odaklandı. Bordo ojeli, uzun tırnaklarımın arasına yapışıp kalan kan kokusunu alabiliyordum. Ve pek tabii ellerimde lekesi bir türlü gitmeyen kurumuş kanı da. Bir süre sonra saymayı bıraktığım kadar çok kişinin canı şu an incelediğim ellerimde son bulmuştu; hakkım varmış gibi.
"İyi misiniz?" Önüme su dolu bir bardak itildiğinde ellerimi seyreden odağım bozulmuştu.
"Plan hazır." dedim, dakikalar sonra ağzımdan çıkan tek cümleydi.
"Tek yapılması gereken devraldığım koltukları benimle birlikte idare ettirecek bir kişi. En zekisi, en çeviği, en kuvvetlisi olsun. Silah hakimiyeti de en az benim kadar iyi olmalı. Çok konuşmasın, uyumlu olsun. Her işe burnunu sokmasın... Bunlar aradığım kriterler. Elinizde var mı yoksa bu seçeneklerde birini kendim mi aramalıyım?"
"Böyle birini tanıyorum." dedi Ali Çakmakçı. Kendisi bir ajan olmakla birlikte gizli işler saha müdürü gibi zırvalık bir konumdaydı. İlgilenmiyordum ne bok olduğuyla.
"Tanıyorsan ayarla." diye buyurdum. Emretmemden hoşlanmasa da bir şey diyecek rütbe ve cesaret yoktu. Aslında as üst diye bir ilişki çerçevesi içinde değildik ama yine de böyle olması iplerin kimin elinde olduğunu gösterirdi. Cevap vermedi fakat dişlerini sıktı.
"Acele etmiyor muyuz?" diye bir soru geldiğinde orta yaşlı, kel adama döndüm.
"Acele etmek mi? Geç bile kalıyoruz. Bu moruğun en kısa zamanda icabına bakılması lazım." Ali Çakmakçı kafasını salladı.
"Suriye'yi bombalamayı düşünüyorlar. Önemli olan kısım burası değil, Türk askerini de güvenlik için sınıra yerleştirecekler. Yüzlerce şehit ihtimali ile karşı karşıyayız. Bunu göze alamayız."
Big boss lakaplı ahmak yine boktan işlerle uğraşıyordu. Üç gün önce yapılan zirvede diplomatlar arası yükselme olunca ve Türkiye taviz vermediği için tehdit amaçlı düzenlediği ihtimaline hemfikirdik ama bu işin aslı olmayadabilirdi. Amacı ne olursa olsun işin ucu Türkiye'ye dokunuyordu bu yüzden halledilmeliydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kutsiyet |tamamlandı|
Roman pour Adolescents+18 ögeler barındırmaktadır; şiddet ve cinsellik. ~ "Sen," diye fısıldadım gecenin şavkında. Vücutlarımız ahenkle birbirine çarpıyor, aynı zevki kucaklıyordu. Boynunu kokladıktan sonra derin bir öpücük kondurdum. "Beni önce yaktın, sonra küllerimi...