29.Bölüm "Alaca"

839 27 10
                                    

"Üç yaşında da yalnızdı, on beşte de, seksende de,                                                   
Yağmurların altında, bulakların kenarında."

Göğe Bakma Durağı, Turgut Uyar

Bölüm şarkıları:

Arm of the Ocean, Blakcbriars

Ha Gayret, Kahraman Deniz

Lavinia, Canozan- Ezgi Türkeli

Yirmi Dokuzuncu Bölüm
                            "ALACA"                                                                                  

Hiçlik.

Büyük bir boşluğun içinde yitip giderken hissedebildiğim tek şeydi. Yaşıyor muydum, ölmüş nüydüm yoksa arafta mıydım bilmiyordum.

Babam vardı, Buğlem vardı, Benjamin vardı... Hepimiz bir aradaydık. Hayatımdaki en önemli bu üç kişi birbirini tanımıyordu, bilmiyordu fakat içten içe hep hissediyorlardı. Onları görmek beni yirmi dört yaşımdan çekip çıkarmış ve bir çocuk gibi sevinmemi sağlamıştı. Babamın biriciğim diye seslenişi, Buğlem'in kahkahaları, Mehmet amcanın kendi hayatından anlattıkları... Özlemini kurduğum her şey kucağımdaydı. Gün, saat, zaman ve daha birçok kavram yoktu. Nerede olmak istersek orada oluyorduk. Huzurluydum fakat bir parçam hep eksikti. Annem yoktu, hiç olmamıştı. Bunun eksikliğinden ziyade göğsümün ortasındaki o tutku dolu, yoğun duygular yoktu, eksikti.

Demir... Onu görmeyeli ne kadar olmuştu bilmiyordum. Her ne kadar yanımdaymış gibi düşünsem bile bir türlü gelmiyordu. Kahvenin en güzel tonlarındaki gözlerini görmek, elimi çehresinde gezindirmek hatta öpmek istiyordum. Kimi zaman sesini duyuyordum. Bir şeyler anlatıyordu, gelmemi istiyordu fakat ne yapmam gerektiğini bilmiyordum.

ikinci günden,

"Bugün iki oldu güzelim. Gözlerine bakamadığım, gülümsemeni göremediğim, sesini duyamadığım ve nefes alamadığım iki gün. Göğsümdeki ağırlık tanıdık ama hiç bu kadar fazla olmamıştı." Nefeslendi.

"Ameliyatın iyi geçti. Çok yakın zamanda uyanacaksın, biliyorum. Ama aynı şekilde dinlenmek istediğini de." Elimde bir ıslaklık hissettim.

"Dinlen, güzelce dinlen. Benim fıstığım savaşçıdır, bunu unutma."

üçüncü günün gecesi,

"Cesur, sevgilin yani. Cesur yani ama bir sana gelince korkak. Ameliyathanede beklerken görecektin. Deli gibiydi." İbrahim.

"Yaşadıkların yetmiyor mu? Neden vuruluyorsun? Hem de sırtından. Bir daha vurulduğunu görmeyeyim. Ayıp ya! Kızım bir sürü video kaydettim izleriz diye. Sen burada gelmiş yatıyorsun. Kim izleyecek onları? Mezardaki ninem değil herhalde. Mal gibi tek başıma  izlemek istemiyorum. Uyan çabuk."

Kutsiyet                                                           |tamamlandı|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin