"Bazı ayrıntılar silindi ama içindeki özlem hep aynı kaldı."
Madam Bovary, Gustave Flaubert
~Bölüm şarkısı: Dursun Zaman, Rei 6
Yirmi Birinci Bölüm
"ZAMANSIZ"Doğru zamanda doğru yerde olmak... Gerçekten var mıydı böyle bir şey? Yoksa aksini düşünmek istemeyen zihinlerimizin bir kandırmacası mıydı?
1 Kasım 2013'te saat üç buçuk civarında çalan telefonumdaki öğrencim bugün gelemeyeceğini ve dersi başka bir zamanda yapmamız gerektiğini söylemişti. Bu yüzden spor salonundan normalde çıkmam gerekenden tam iki saat önce çıkmıştım. Durağa doğru yürürken Buğlem'i görmüş ve onu tartaklayan sevgilisinden ayırmıştım. Eğer iki saat sonra çıksaydım belki de onunla hiç tanışamayacaktık. İşte bu, doğru zaman demek oluyordu, bana göre. Yoldan geçen birine onunla tanışma hikâyemizden, daha sonra onun birileri tarafından öldürüldüğünden ve benim ona bunu kimlerin yaptığını bulmak için çırpındığımdan bahsetseydim kesinlikle hayatımdaki en büyük hata olarak dururdu. Çünkü karşımdaki benim bir deli olduğumu ve başıma bu denli işler açan kızla tanıştığıma nasıl bu kadar memnun olduğumu düşünürdü. Bu, onun açısından anlaşılabilir olsa da kabul edilebilir degildi çünkü o, benim yirmi üç senelik ömrümde geçirdiğim en mutlu günlerin onunla birlikteyken olduğunu bilmiyordu.
Her şeye rağmen iyi ki tanışmışız diyebiliyordum.
Mesela tam da şu an, sarı saçları parıldayan kızın kim olduğunu biliyordum. Yüreğim aksi için çırpınsa da adım kadar iyi biliyordum ki, annemin kızıydı. Saçlarının rengi, dalgaları bile aynıydı. O, benim aksime sanırım annesinin saç rengini almıştı. Sanırım diyordum çünkü babası kimdi bilmiyordum.
Ve eğer doğru zaman diye bir kavram varsa, benim burada olmam hiç doğru değildi. Onun bir yerlerde olduğunu bilmek bile ruhumu çok uzaklara savururken görmek, yakınımda olduğunu hissetmek, elimi kaldırsam saçlarına dokunacak olmak ağırdı. Babam aklıma geldikçe bir daha toparlanamayacakmışım gibi kırılıyordum, en derinimden.
Özür dilerim baba. Annemi, babası sen olmayan çocuğunu bağrıma basacak kadar sevmiyorum. Ben, sen değilim. Hayatıma ağır darbeler vurmuş birini bu kadar sevemem, kabullenemem. Annem ikimizi de öyle güzel savurdu ki, senin izinden bile gidemiyorum. Ne senin gibi her şeye rağmen gülümseyebiliyorum ne de her doğan Güneş'e umutla bakabiliyorum.
Yalancı, en ufak bir sevgi gösterseydi eğer affederdin.
Küçük kızın bakışları bana takıldığında gözleri tanıdık birini görmüş gibi parıldadı. Titreyen ellerimi montumun cebine sıkıştırdım. Olduğu yerde donakalmış bacaklarımı zorla hareket ettirdiğimde yanlarından geçip gitmeyi hedefledim çünkü ben onu yanıma alıp ablacılık oynayamazdım. Kalbim kabul etse bile buna ne gururum ne de aklım izin verirdi. Bir savaşın ortasındaydık ve ben en güçlü halimle olmak zorundaydım. Aklım boş kalmalıydı, evde beni bekleyen birinin varlığını hissetmemeliydim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kutsiyet |tamamlandı|
Roman pour Adolescents+18 ögeler barındırmaktadır; şiddet ve cinsellik. ~ "Sen," diye fısıldadım gecenin şavkında. Vücutlarımız ahenkle birbirine çarpıyor, aynı zevki kucaklıyordu. Boynunu kokladıktan sonra derin bir öpücük kondurdum. "Beni önce yaktın, sonra küllerimi...