Cesur Alacakurt
Başım ellerimin arkasındayken derin bir nefes aldım. Yaklaşık üç saattir bu pozisyondaydım ve her geçen saatte sinirim katlanarak artmıştı. Kapı çalındığında dikleştim.
"Müsait misin abi?" diyen İbrahim'i gördüğümde iki parmağımla gel işareti yaptım.
"Gel koçum, müsaitim." Kapıyı kapattıktan sonra karşımdaki koltuğa oturdu. Gözlerinin akı kızarmış, göz altları ise morarmıştı. Üstünden belli belirsiz sigara kokusu geliyordu. Yanıma gelmeden bir saat kadar önce içmiş olmalıydı. Kızacak gibi olsamda vazgeçtim.
"Ne var ne yok?" diye sorduğumda elini saçlarına attı. Stresli ve gergindi. Söyleyecekleri muhtemelen beni sinirlendirecekti, gerginliğini buna yordum.
"Abi çoktan birileri peşine takılmış. Evin önünde aralıklarla aynı plakalı bir araç geçiyor. Evden çıktığı an kaldıracaklar." Çenemi kaşıdım.
"Ve?" dediğimde yutkundu ve gülümsemeye çalıştı.
"Ve kendisi şu an evden çıktı." Gözlerim kısılırken elini panikle salladı.
"Ama arkasından bir ekip yolladım yakın takibe aldılar endişelenecek bir şey yok." Ayaklandığımda beni tekrar ederek ayaklandı.
"Ekibe haber ver. Başlıyoruz."
🕸
Direksiyonu sıkı sıkı kavradığım esnada sokağın başından göründü. Geriye yaslandım, dirseğimi cama yerleştirirken birkaç parmağım dudaklarıma kapanmıştı. Her adımında görüş açıma girerken incelemeden edemiyordum. Solgun ve cansız görünüyordu. Yürüyüşü bıkkındı. Yaşanan olaylardan etkilenmişti. Apartmana girerken arabadan indim ve kapıyı sertçe kapattım. Bir şekilde beni fark etmeli ve gardını almalıydı. Ama fark etmedi, hatta sesi duymadı bile. Derin bir nefes alırken ellerim istemsizce sıkı birer yumruk halini almıştı. Büyük adımlarım merdivenin basamaklarına geldiğimde duraksayacak gibi olsa da izin vermedim, basamakları teker teker çıktım. Elindeki yazıyı okurken kapının şifresini giriyordu. Duraksadı. Varlığımı hissetmişti. Kalbi adrenalinden hızlı hızlı atıyordu, sanki yerinden çıkacak gibiydi. Buradan bile duyabiliyordum. Aynı şekilde hoş bir koku da burnuma çalınıyordu.
İsis Çolpan tam karşımdaydı.
Beni daha önce hiç görmemesine rağmen tanıdığını biliyordum. Buğlem öyle çok anlatmıştı ki, beni binlerce insanın içinden çekip çıkaracak kadar iyi biliyordu. Tırnaklarını avcuna batırdığında gözlerim kısıldı. Karşısına çıkmam karnına dünyanın en sert yumruğunu yemiş gibi hissettiriyor olmalıydı. Tırnaklarını daha fazla bir baskıyla avcuna geçirdi. Zihni bulanmış, paniklemişti.
"Ne işin var burada?" derken siyah gömleğimin yakasını çekiştirdim. Aldığım hava boğazımdan geçmiyordu sanki. Bu kadar zor olmamalıydı.
"Ziyarete geldim." demek ile yetindiğinde dümdüz baktım. Biliyorum.
"Hangi yüzle?" Duraksarken söylediklerim onu irkiltmişti. Rengini tam konduramadığım ama sanıyorum ki açık yeşil ve sarımtırak renklerin bulunduğu hareleri genişledi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kutsiyet |tamamlandı|
Ficção Adolescente+18 ögeler barındırmaktadır; şiddet ve cinsellik. ~ "Sen," diye fısıldadım gecenin şavkında. Vücutlarımız ahenkle birbirine çarpıyor, aynı zevki kucaklıyordu. Boynunu kokladıktan sonra derin bir öpücük kondurdum. "Beni önce yaktın, sonra küllerimi...